48

1.1K 123 111
                                    


"Geliyor musunuz bebeğim?"

"Evet hyung beş dakikaya oradayız."

"Tamam bekliyorum."

Seonghwa telefonunu kapattı ve odasından içeri girdi. Birazdan alışveriş merkezine gidip hazırlık yapacaklardı. Yani Wooyoung o amaçla götürüyordu onları.

5 dakika kadar sonra evin kapı zili çaldı. Seonghwa da hazır bulunup koşa koşa açtı. Hala ağrıları vardı ama hareket edebiliyordu en azından.

"Hadi gidelim!"

Seonghwa heyecanla bağıran Wooyoung'ı şöyle bir süzdü. Hala okul kıyafetleri ileydi. Arkasında da Jongho vardı.

"Bunlar ile mi gideceksin? Okul kıyafetleri ile?"

Wooyoung hazır cevap olarak çantasını açıp içindeki kıyafetleri gösterdi.

Sanki kendisi evlenecekmiş gibi heyecanlıydı.

"İyi hadi geç de giyin. Jongho bebeğim sen de gel, sana meyve suyu koyayım."

Wooyoung koşarak içeri girerken Jongho da arkasından mutlu mutlu girdi.

Meyve suyunu çok severdi ve hyungu da bunu biliyordu. Böylece her onlara geldiğinde birkaç bardak meyve suyu içiyordu.

Wooyoung boş salona geçip üstünü çıkarmaya başlayadursun, Jongho ve Seonghwa da mutfağa girdiler.

"Heyecanlı mısın hyung? Eğer öyleysen pek belli etmiyorsun da."

Seonghwa bardağa sıvıyı dökmeyi bitirdi ve arkasına döndü. Büyük bardağı Jongho'nun önüne koyarken konuştu.

"Pek dışarı göstermiyor olabilirim ama inan ki aşırı heyecanlıyım. Hatta Hongjoong hyungın sürekli "Bir sıkıntı mı var?" diye soruyor."

Jongho ağzındaki meyve suyunu yutup meraklıca konuştu.

"Hyung gerçekten bir sıkıntı falan mı var? Bana anlatabilirsin."

Seonghwa ayakta durmayı bırakıp masada durmadan yeni yudumlar alan güzel çocuğun yanına oturdu.

"Merak etme bebeğim yok hiçbir sıkıntı. Sadece ağrılar biraz böyle yapıyor beni sanırım. Yoksa sıkıntı falan yok."

Jongho omuz silkti ve çocukça gülümseyerek boş bardağı hyungının önüne koydu.

Seonghwa onun bu hallerine güzel bir tebessüm bıraktı ve bardağı da alıp kalktı.

"Evet ben hazırım hadi gidelim geç olmadan."

Jongho mızmızlanma tarzında konuşmaya başladı.

"Ama ben meyve suyu içiyordum. Birazdan gidelim. İki dakika daha."

Wooyoung onun bu tatlı hallerine kıkırdayıp kafa salladı.

"Hadi gidelim!"

Jongho meyve suyunu birirdiğinde hevesle bağırdı. Wooyoung ve Seonghwa sohbet etmeyi bırakıp ayağa kalktılar ve kapıya ilerlediler. Jongho da onlar ile beraber gitti.

...

(alışveriş merkezinde)

"Hyung sana çok güzel bir gelinlik alacağız tamam mı? Böyle bembeyaz tüllü bacak kısmı kısa arkası uzun ama kabar-"

"Wooyoung ben bir kadın değilim. Takım elbise giyeceğim."

Seonghwa sinir ve alay karışımı bir şekilde kendinden daha genç olanın sözünü kesti.

group of hoes | ateezWhere stories live. Discover now