KAÇIRILMA

163 11 2
                                    

.

.

.
Ve şu olgun ruhumun ağırlığı kimseye kalmasın. Kimsenin gözü kalmasın kimsenin adı,sözü, tipi, biçimi kalmasın gözümde!

Akan saatte nerede olduğum kiminle olduğum umurumda bile değil.
Ne olur... Artık Güneşin ısıttığı toprak gibi olayım umutlu, mutlu ve yeterli.

Ortaokulda annemin öldüğü insanlar tarafından öğrenildiğinde, psikolojimi bozmaya meyilli bakışlar her zaman yanı başımdaydı.
Annem hatıralarını hala dün gibi hatırlarken küçük kafamla gördüğüm halüsinasyonları gerçek sanar babama göstermemeye çalışarak gizliden gizliye sevinirdim.

Annem öldüğü halde beni mutlu gören insanlar bu durumu bir hayli garipser beni her yerde küçük düşürmekten kaçınmazlardı.
Tüm bunlara bir de vücudumdaki yara bereler eşlik ederdi, her şeyi mahvetmek için.
Ben tüm acıların ne olduğunu bilmeden babam yine saçlarımı okşuyor sanardım.
Büyüdüm. Annesiz, babasız, arkadaşsız, kimsesiz büyüdüm.

Aden büyüdü. Yarasıyla beresiyle, dalgasıyla, bakışlarıyla insanların, kumral saçlarına mavi gözlerine sığdırdığı annesinin hatıralarıyla büyüdü Aden.

Aden koca kız oldu. Lise son sınıfta kendi halinde, babasından gördüğü şiddetlere boyun eğmeyen, hatta ve hatta varlığın içinde fakirlik çeken koca bir kız oldu.

☄️☄️

topuz saçlarımı elimle yeniden düzeltip kalemi masaya bıraktım.
Son senem de bu şehirden gitmek için gece gündüz çalışıyordum. Kendime yepyeni bir hayat kurmak için part time çalışmam yetmezmiş gibi boş derslerimizde de kütüphanede test çözmeye çalışıyordum. Yanımda kikirdeye kikirdeye gülen kızlar ne kadar dikkatimi dağıtsa da.
Topuzumu düzeltip tekrar dikkatimi toplamaya çalıştım.

...
Okul sonunda bitmişti hatta kendimi test çözmeye o kadar çok kaptırmışım ki. Kütüphaneyi temizlemek için gelen görevliler sayesinde fark etmiştim. Aslında erken kapanmazdı genelde okulun kütüphanesi, ama perşembe günleri çıkış saatinden yarım saat sonra kütüphanede kapanıyordu.

Nazlı'yı duvarın kenarında gördüğümde adımlarımı hızlandırıp yanına gittim. Beni görünce çoktan miyavlamaya başlamıştı bile.

Yanına çömelip boynunu sevmeye başladım. Aç ve susuz olduğunu elimi yalayarak anlatmaya çalışıyordu ama ben zaten farkındaydım bu yüzden hep yanımda taşıdığım kedi mamasını şişemdeki su ile ıslatıp önüne koydum. Buradan bu duvar kenarından asla ayrılmazdı Nazlı. Mahallelinin ona yaptığı Kedi Evi bile vardı duvarın yanında. Daha minnacıkken annemi aramaya çıktığımda buldum Nazlı'yı eve getirdiğimde babamın onu şefkatle karşılayacağını bekledim ama annemin ölümünden sonra onu her şeyiyle beraber kaybettim. Annem ile beraber öldü sanki. Nazlı'yı kovdu, bende son çare Gülşen teyzeye getirdim o da öldüğünde apartmandakiler evlerine almadılar ama göndermeye de kıyamadılar o zamandan beri bu bahçede yaşayıp gidiyor güzel kızım.

Çalan telefonum ile Nazlı'yı sevmeyi bırakıp ayaklandım. Babamın aramasına şaşmamak gerekiyor. Eve geç kalmadığım sürece asla aramaz zaten. Telefonu meşgule atıp hızlı adımlarla yokuşu çıkıp apartmana girdim asansörü bir kez daha es geçip merdivenlere yöneldim. Astımım kapalı alanlarda kaldığımda bile kendisini belli ediyordu, fobi miydi bilmiyorum ama nefessiz kalmamın sebebini astımıma yoruyordum her zaman.

Çantamdaki anahtar ile kapıyı açıp eve girdim. Babam her zamanki koltuğunda oturmuş gazetesini okuyordu. Bir şey söylemeden odama çıkıp biraz dinlenmek istiyordum ama babamın seslenmesiyle ona döndüm.

YAKAMOZ Where stories live. Discover now