3. Bölüm

13.9K 406 479
                                    

Yarım kalmış insanlar, yarınlara inanmaz...

🌴 🌴 🌴 🌴 🌴 🌴 🌴 🌴

Medya : Ulaş

~~~~~~~~~~~

"Onunla hiç konuşmadınız mı?"

"konağa gidene kadar hayır"

"peki onu hala seviyormuydun? Ya da özlemişmiydin?" gözlerimi ellerimden çekip gözlerine diktim. Bu sorunun cevabını o zaman kendime sorsam da cevap bulamamıştım. Ama şimdi cevabım belliydi.

"her ne kadar inkar etsem de... Evet. Onu unuttuğumu sanmıştım, ama yaptıklarına rağmen lanet olası kalbim onu görünce tekrar hızlandı. Bu...bu çok boktan bir durumdu. Kendime, en önemlisi kalbime çok kızmıştım." başını anladım dercesine salladı. Bir süre sessiz kaldık... Kalemini elinde çevirip duruyordu.

" konağa gidince noldu? Ne konuştunuz? Ve diğerlerinin seni görünce tepkisi ne oldu? "gülümseyerek anlatmaya devam ettim.

~~~~~~~~~~~

Kapıdan içeri girdiğimizde bütün aile bireyleri toplanmıştı. Aramızın iyi olduğu kişiler vardı. O da bundan 6 ay önce İstanbul'a geldiklerinde beni tanımıştı. Tanımıştı diyorum çünkü ben zaten hepsini tanıyordum. Orda babası Kemal amca fenalık geçirmişti. Ve benim çalıştığım hastaneye gelmişlerdi. Oğullarıyla her ne kadar kötü de olsa bir yaşanmışlık olduğu için ekstra ilgi göstermiştim.

Annesi Rojda hanım ve Elvan bana gözlerini kısarak bakıyorlardı. O zaman saçımı mavi renkte ve piercinglerim (doğru mu yazdım bilmiyorum) olduğu için şuan beni tanımamışlardı. Elvan bi anda gözleri kocaman olmuş bir şekilde bana bakmaya başlayınca beni tanıdığını anladım. Yüzümde ister istemez bir gülümseme oluşmuştu.

"Belçim ablaaa" tabiri caizse üstüme atamasıyla bir adım geriledim. Ve kollarımı beline sardım.

"özür dilerim" birşey demeden sarılmaya devam ettim. Her ne kadar onlar yüzünden bu halde olsam da onların tek suçu sevmekti. Rojda teyzenin sesiyle Elvan'la ayrıldık.

"Belçim? Kızım sen misin?" onu kafamı sallayarak onayladım. Kızının aksine gayet insani bir şekilde bana sarılmasıyla yüzümdeki gülümseme genişledi.

"siz tanışıyor musunuz?" geldiğimizden beri ve yıllar sonra sesini duymamla damarlarımdaki kan fokurdamaya başlamış, karnıma tekmeler yiyormuş gibi hissetmiştim. Düşecek gibi olduğumda Rojda teyzeye daha sıkı sarıldım. Ama Rojda teyze benden ayrılarak ismi lazım olmayan baş harfi Arat olan oğlunun sorusunu cevapladı. İçimden söylediğime gülmemek için dudağımı ısırdım.

"sonra anlatırım kure min (oğlum)"

Birkaç dakika önce ağlarken şimdi gülüyordum. Dengesiz miydim? Yoksa psikolojim mi bozulmuştu? Gidip Kemal amcanında elini öpecekken birden sarılmasıyla olduğum yerde kaldım. İstanbul'da da sarılmıştı. Ve ben her sarıldığında babamdan göremediğim baba şefkatini hissediyordum.

Ondan da ayrıldığım da bana kıskançlıkla bakan bir çift gözle karşı karşıya geldim. Hevin... Tıpkı yıllar önce olduğu gibi güzelliğinden birşey kaybetmemişti. Sadece ağlamaktan gözleri şişmiş ve kızarmış, gözaltlarında mor halkalar oluşmuştu. Bir an yıllar önce bana ihanet ettiğini öğrendiğimde ki halim geldi gözümün önüne.

Aral💫Onde histórias criam vida. Descubra agora