-Bu fotoğrafını ben çekmiştim. (Jungkook)
-Tüm takımı çektiğini sanıyordum. (Lisa)
-Herkes öyle sanıyordu. Ama sadece seni fotoğraflarını çekiyordum. (Jungkook)
Ne diyeceğimi bilememiş öylece gözlerine bakıyordum. Deli gibi atan kalbimle karşısında durmuş ona bakıyordum.
-Şurada senin yazdığın yazılar var. (Jungkook)
Dediği yere kafamı çevirip okumaya başlamıştım.
'Sevgili Günlük,
Buraya yeni taşındık ve kimseyi tanımıyorum. Ezilmekten korkuyorum.'
'Sevgili Günlük,
Kızları ve arkadaşlarımı çok özledim keşke hemen dönsek.'
'Sevgili Günlük,
Bugün yeni birileri ile tanıştım ve gerçekten çok eğlenceliler.'
'Sevgili Günlük,
Ben sanırım Jungkooktan hoşlanıyorum. Keşke geri dönme ihtimalim olmasa.'
'Sevgili Günlük,
Aptal bir lanete bulaştık bu yüzden sana yazamıyorum.'
'Sevgili Günlük,
Bu sana son yazışım olabilir. Lanet...çok ileri gidiyor. Jeon Jungkook seni seviyorum. Olurda bu lanetten sağ çıkamazsam bunu unutma olur mu? Sen başıma gelmiş olabilecek en güzel şeydin. Seni seviyorum. Bu günlüğü evde bir yere saklayacağım. Eğer Olurda ben gidersem duygularımı bu günlükten öğrenirsin umarım. '
-Bu günlük...bana olan aşk itirafını saklıyor. Sakın kaybetme. (Jungkook)
-Utandırma beni daha fazla. (Lisa)
Gülüp burnumun ucunu öpmüştü. Bende ellerimi beline sararak sarılmıştım. Hiç bitmeyecekmiş gibi kokusunu doya doya içim çekmiştim.
...
-Of Jen. (Lisa)
-Oflama ve o elbiseyi giy. (Jennie)
-Ama-
-İtiraz istemiyoruz Lily. (Rose)
-Ve aşağıda bekliyoruz. (Jisoo)
Dedikten sonra hepsi aşağıya inmişti.
Bugün okula veda partisi olacaktı ve bizde oraya gidecektik. Fakat Jungkook ile zaman geçirmeyi daha çok istiyordum. Sabahtan beri telefonlarıma cevap vermemişti. Buda moralimin düşmesine sebep olmuştu. Kızların bana verdiği bordo elbiseyi üzerime giydim. Uzun eteği yerde kuyruk oluştururken yandan bacağımın üstüne kadar olan yırtmacı ayrı bir hava katıyordu. Omuzları yarım şekilde koluma düşerken göğüs dekoltesi ile oldukça iyi duruyordu. Siyah topuklularımı giyip saçımı da dağınık topuz yapmıştım. Bordo bir ruj ve hafif göz makyajım ile hazırdım. Çıkmadan önce siyah ceketimi de üzerime geçirerek elime siyah küçük çantamı aldım.
-OBAA! (Hoseok)
-Sen ne güzel olmuşsun. (Jennie)
-Vazgeçtim bunu evde bırakıyoruz. (Yoongi)
-Neden? (Lisa)
-Çok güzel olmuşsun. Kurtlar sofrasına yem götürüyoruz resmen. (Yoongi)
Gülüp yanağına bir öpücük kondurduğumda konuşmuştum.
-Sende çok yakışıklı olmuşsun. Bir tilki kapacak diye korkuyorum. (Lisa)
-Abartma. Ben uyumayı düşünüyorum bir köşede. (Yoongi)
-Şaşırmam valla. (Rose)
Hepimiz gülüp eğlenirken arabaya binmiş yola çıkmıştık.
Partinin olduğu yere geldiğimizde herkes buradaydı. Bir masanın etrafına toplandığımızda tek eksik Jungkooktu.
-Jungkook nerede? (Lisa)
-Gelir birazdan.(Jimin)
-Sabahtan beri telefonlarıma bakmıyor. (Lisa)
-Şarjı bitmiştir. (Taehyung)
-Sabahtan beri mi? (Lisa)
-Lisa sadece beklesen olmaz mı? (Jin)
Onaylayıp sustuğum da onlardaki rahatlığa anlam veremiyordum. Neden merak edip endişelenmiyorlardı.
Kızlara Jungkooku arayacağımı söyleyerek binadan çıkıp gecenin sessizliğinde adını tuşladım.
Çalıyor fakat hala cevap veren olmuyordu. Git gide merak etmeye başlıyordum.
Arkamda ses duymamla o tarafa doğru döndüm.
-JUNGKOOK! ONUN BAŞI DERTTE LİSA ONU BULMALISIN! (Yoona)
-Ne demek istiyorsun? (Lisa)
-Lisa dediklerimi yapmalısın anladın mı beni? (Yoona)
Kalbime saplanan bir acı ile donup kalmıştım.
-Lanet...tekrar başlıyor sanırım. Aşağıdaki sahile inip ışıkları takip et Lisa. Onu bul ve kurtar. (Yoona)
Ardından ortadan kaybolmuş beni bir başıma bırakmıştı. Ona bir şey olursa yaşayamazdım. Bunu bir kez daha kaldırabilecek gücüm yoktu. O...o lanet bitmişti hani diye geçirdim içimden. Hani her şey eskisi gibi olmuştu. Ayağımdaki topukluya rağmen koşmaya başladım. Sahile geldiğimde ortalık zifiri karanlıktı. Hem korkuyor hemde deli gibi endişeliydim. Gördüğüm bir mum ile adımlarımı yavaşlattım.
-Jungkook! (Lisa)
Sesime karşılık gelmeyince gözümden bir damla yaş süzülmeye başlamıştı.
-NEREDESİN! JUNGKOOK YALVARIRIM ÇIK ORTAYA! (Lisa)
Arkamda hissettiğim nefes ve belime dolanan eller ile vücudum kaskatı kesilmişti.
-Jungkook? (Lisa)
-Sessiz olup benimle gelir misin? (Jungkook)
-Sen yaşıyorsun? İyi misin? Lanet-
-Lisa. Sadece sessiz olup beni takip et. (Jungkook)
Gülümseyip elimi tuttuktan sonra yavaş adımlarla yürümeye başladık. Kısa bir süre sonra iki yanı mumlarla dolu bir yol karşımıza çıkmıştı. Birlikte yürürken içimde anlam veremediğim bir his dolanıp duruyordu. Biraz daha yürüdükten sonra karşımıza beyaz bir yer çıktı. Beyaz tabanın üzerinde beş altı minder vardı ve etrafı mumlarla çevriliydi. Önünde İSE kırmızı gül yaprakları serpiştirilmişti. Beyaz alanın tavanında ise mor yıldızlar etrafa renk katıyordu.
-Jungkook. (Lisa)
Kafamı yana çevirdiğim de Jungkook önüme geçmişti. Önümde diz çöktüğünde cebinden çıkardığı yüzük kutusu ile gözlerimin içine bakıyordu.
-Seninle geçirdiğim her anım her saniyem pırlanta kadar değerli Lalisa. (Jungkook)
Duyduklarım ile gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.
-Bu mavi ayın çıktığı gecede mor yıldızların altında seni sevdiğimi söylemek istiyorum. Ben seninle bir saniye geçirmek istemiyorum. Ben seninle bir ömür geçirmek istiyorum. (Jungkook)
Ellerimle göz yaşlarımı silerken tebessüm ile dediklerini dinliyordum.
-Sen benim ilk aşkımdın. Sen benim ilkim ve sonumdun. Lalisa Manoban...benimle bir ömür geçirmek ister misin? Benimle evlenir misin? (Jungkook)
Ağzımdan çıkan bir hıçkırık ile ne diyeceğimi şaşırmıştım. Gözlerime öylece bakarken ben kalp ritmimi unutmuştum.
-Ben...evet! Seninle bir ömür geçirmek isterim!(Lisa)
Yüzünde büyüyen gülümsemesi ile yüzüğü parmağıma taktıktan sonra ayağa kalktı. Elleri ile yüzümü kavradığında dudaklarını dudaklarıma kenetlemişti. Özlem dolu öperken elleri belime inmiş benim ellerim de boynuna dolanmıştı.
Ardından alnını alnıma yaslayarak konuşmuştu.
-Seni seviyorum. (Jungkook)
-Bende seni seviyorum. (Lisa)
Şuan minderlerin üzerinde oturmuş mum ışığında denizi izliyorduk. Ne hissettiğimi ben bile anlayamıyordum.
-Çocuklar. (Yoona)
-Hey sen! Bana nasıl yalan söylersin?(Lisa)
-Benim planımdı suçlama çocuğu. (Jungkook)
-Diğerleri biliyor muydu? (Lisa)
-Hepsi biliyordu Lisa. (Jungkook)
Tanrım. Demek bu yüzden merak etmiyordu kimse.
-Biz artık gidiyoruz. (Yoona)
-Siz? (Lisa)
- Bende gidiyorum. (Yugyeom)
-Tanrım. Sizi çok özleyeceğim.(Lisa)
-Gitmeyen yalnız biz kaldık. Size veda etmeden gitmek istemedik. (Yoona)
-Kendinize iyi bakın çocuklar sizi özleyeceğim. (Jungkook)
-Umarım aradığınız huzuru bulursunuz sizi çok sevdiğimi unutmayın. (Lisa)
-Bende sizi çok özleyeceğim. Bak Jungo bu kızı bir üz kafana taş atarım ona göre. (Yoona)
-İstesen de üzemem onu. (Jungkook)
-Lisa sana emanet Jungkook. Birlikte mutlu olursunuz umarım. (Yugyeom)
Sarıldıktan sonra gözden kaybolmuşlardı. Sonunda huzura ermişlerdi. Lanetin döngüsü kırılmış kazanan aşk olmuştu.
Mavi dolunay da parıldayan mor yıldızlar vardı. İki gencin gerçek aşkı ile bulunun dört yapraklı yonca ile bu döngü sona ermişti. Lalisayı ve Jungkook'u hayata döndüren aralarında olan gerçek aşktı. Jungkookun göz yaşı Lalisanın bedeni ile buluştuğunda ruhu bedenini bulmuştu. Gerçek aşk...ve birbirini deli gibi seven bu iki gencin masalı burada sona ermişti...
...
Selaam :)
Final olması içimde bir burukluk bıraktı nasıl yazdığımı bilmiyorum umarım beğenirsiniz💜
Mutsuz son yapsam mı yapmasam mı derken böyle mutlu bir son ile kapanışı yaptım.
Sizi seviyoruum💜
ESTÁS LEYENDO
Cursed Loop
FanfictionHer zaman ki gibi normal bir gündeyken neden bir anda lanetin içinde bulunmayasın ki? ~27/06/2019~
~Final~
Comenzar desde el principio
