~67~

1.4K 115 136
                                        

-Lisa Hanımın yalnızca intihar ettiğine emin misiniz? (Doktor) 
-Evet neden? (Jungkook) 
-Şuan da ne olduğunu bilmiyoruz. Fakat bir iç kanaması var ve kalbi oldukça güçsüz durumda. Her an her duruma hazırlıklı olmalısınız Jungkook Bey. (Doktor) 

Ne demek iç kanaması da vardı? Duyduklarım ile afallayarak olduğum yerde kalmıştım.
-YALAN! NE DEMEK İÇ KANAMASI VAR! BU...bu nasıl olabilir?(Jungkook)
-Jungkook ne diyorsun?(Jennie)
-Lisa...iç kanaması varmış ve kalbi oldukça güçsüzmüş. Çok geç kaldım...çok geç.(Jungkook)
-NE!(Jisoo)
-Hayır hayır HAYIR!(Rose)
-NE DEDİĞİNİN FARKINDA MISIN SEN!?(Yoongi)
Kafamı aşağı yukarı salladığımda duvara geçirdiğim yumruk ile ayağa kalktım. Beni bırakıp gidemezdi...henüz bunu yapamazdı. Kapıya ilerlediğim sırada beni tutan hemşireleri itip ilerlemye devam ettim. 
-BIRAK BENİ! ONU GÖRMEM GEREK !(Jungkook)
Kollarımı tutan doktorlara bağırmaya başladım.
-Beyefendi önce sakin olmalısınız.(Doktor)
-SAKİN Mİ? SEN KAFAYI MI YEDİN?! SANA BIRAK BENİ DEDİM!(Jungkook)
-Jungkook sakin ol.(Jimin)
Büyük bir sinirle kolumu tutan doktoru itip kapıya yöneldiğimde o kalbime dokunan sesleri duydum. İşte o an...işte o an nasıl paramparça olunur bunu öğrendim.
-Hastanın ölüm saati 18:30.(Doktor)
Ardından kapının açılması ile doktorun konuşması bir olmuştu.
-Üzgünüm. Elimizden gelen her şeyi yaptık başınız sağolsun.(Doktor)
-Doktor ne dediğinin farkında mısın sen?(Jennie)
-Üzgünüm.(Doktor)
Elinde belgeler ile çekip gittiğinde güçsüz bedenim yerle buluşmuştu.
-Hayır...hayır...gidemez.(Jungkook)
Kafamı sağ sola delirmiş gibi sallarken mırıldanıp duruyordum. 
-Beni öylece...bırakıp gidemezsin...bir kez daha...bir kez daha seni kaybedemem.(Jungkook)
Elim ile yerden destek alarak kalktığımda odaya girmiştim. Yavaş adımlarla ilerlerken yatakta öylece yatan bedene takıldı gözlerim. Her şeyden habersiz bedeni sessizce yatmaya devam ediyordu. İnip kalkan göğüsü durmuş hareketsiz bir şekilde dümdüz duruyordu. Gözlerimden akan yaşlar ile uzaktan izlemeye devam ettim. Onu böyle görmek...cansız bedeni ile karşı karşıya gelmek çok zordu. 

Diğerleride odaya girdiğinde ne yapcaklarını bilemeden öylece ağlıyorlardı. Grubun neşesi olan Hoseok bile tüm neşesini kaybetmişti. Donuk suratı ile Lisaya bakıyordu diğer herkes gibi. Yanına ilerledim ruhsuz bedeninin. Ve yavaşça oturdum yanındaki koltuğa.
-Daha yeni buluşmuşken...nasıl çekip gidersin?(Jungkook)
Ardından elini ellerim arasına alarak üzerine bir öpücük bıraktım.
-Sana olan aşkımı öğrenmeden beni nasıl bırakırsın?(Jungkook)
Dudaklarımı eli üzerinde biraz daha oyalarken konuşmama devam etmiştim.
-Sana inanmadığım için...seni ve o masum kalbini orada bir başına bırakıp gittiğim için...Lanet olsun ki sana inanmadığım için çok pişmanım.(Jungkook)
Sesim daha da kısılmaya başlarken konuşmak acı veriyordu. Bir yumru boğazıma oturmuş beni boğmak için çaba gösteriyordu.
-Sen...sen çok güçlüsün...Sen benim Lalimsin...nasıl gidebilirsin?(Jungkook)
-Jungkook.(Jimin)
-Bak Lalisa...Jimin ve Taehyung da burada. Yoongi, Hoseok, Namjoon ve kızlarda burada. Sen neredesin?(Jungkook)
Elinin üzerine bir öpücük daha bırakırken konuşmama devam ettim.
-Sen neredesin Lali? Seni bekliyoruz...sen...sen bize şaka yapıyorsun değil mi?(Jungkook)
Susup bir nefes aldığımda aldığım nefes ciğerlerime ulaşmıyordu. Ben nefes alamıyor ve boğuluyormuş gibi hissederken laflarıma devam etmiştim.
-Hadi güzelim bu şaka hiç komik değil. Artık aç gözlerini... aç ve ben buradayım gitmedim de.(Jungkook)
Hıçkırıklarım arasında  konuşmak daha da zorlaşırken ben susmadım. 
-AÇ ARTIK GÖZLERİNİ! ÖLEMEZSİN! ÖLMEDİM DE BURDAYIM ŞAKA YAPTIM DE! HADİ LİSA!(Jungkook)
-Jungkook...hadi yeter artık.(Namjoon)
Dolu gözlerle beni sakinleştirmeye çalışan Namjoon'a bakıp elini geri ittirdim.
-Hayır...hayır yetmez. O gidemez...gitmemeli...bir kez daha onsuz yaşayamam.(Jungkook)

Cursed LoopWhere stories live. Discover now