10

1.1K 187 58
                                    


"Kollarında uyanmak kadar güzel bir şey yok Jimin."

"J-Jungkook?"

Jimin, hızla Jungkook'un kollarından sıyrılıp ayağa kalktı.

"Jimin, sana zarar mı verdim?"

"H-Hayır. Yalnızca dokunma, asla dokunma tamam mı? Lütfen, daha fazla dokunma."

"T-Tamam, tamam dokunmayacağım."

Jimin nefes nefese kendi yatağına oturup örtüsüyü başının üstüne kadar çekti. Genelde biriyle temasta bulunsa bu tür krizler peşini bırakmazdı.

"Jimin?"

"Jungkook lütfen uzak dur, lütfen, lütfen, lütfen..."

Jungkook endişeli hissediyordu, kendini tutamayıp örtünün altındaki Jimin'e hafifçe dokundu.

"Y-Yapma, yapma istemiyorum yapma!"

Jimin örtüsünü Jungkook'un üstüne atarak lavaboya koştu. Kapıyı kilitleyip yere oturdu, dizlerini kendine çekerek ağlamaya başladı. Bedenindeki his onu delirtiyordu.

Jungkook üstündeki örtüyü yatağa atıp lavabonun kapısına koştu. Sertçe yumruklayıp tüm sesiyle bağırdı, "Çık oradan Jimin! Küvetten uzak dur lütfen!"

'Korkuyorsun, beni yeniden kaybetmekten çok korkuyorsun Jungkook...'

"Jimin lütfen, yalvarırım çık oradan senden uzak duracağım!"

'İçerdeki ben değilim Jungkook, bunu unutuyorsun.'

"Sus! Jimin dışarı çık!"

'Buradayım Jungkook, buradayım ahahaha!'

Jungkook sinirle bağırarak kapıyı sertçe tekmeledi.

"Çık şuradan çık!"

'Sakinleş Jungkook, ben hep buradayım zaten.'

"S-Sus, sus."

Jungkook geri geri gelip başını elleri arasına aldı. Parmaklarını saçlarından geçirip çekiştirdi. Ağlamak istiyordu, sanki gözyaşları ondan bağımsız gibiydi.

'Ağlama Jungkook, beni de üzüyorsun sevgilim...'

"Git... Git, ölüsün sen git!"

"Burada ne oluyor?"

Seokjin ve Namjoon hastaneyi inleten seslerle hızla odaya geldiler. Namjoon hızla elleriyle kendini kapatmış Jungkook'un kollarından tuttu.

"Sakin ol Jungkook."

'Bak Jungkook, yanına geldim sevgilim.'

Jungkook duyduğuyla başını kaldırıp Namjoon'un arkasına baktı.

Jungkook

Oradaydı... Sevgilim, Jimin'im oradaydı.

Kollarımı Namjoon'dan kurtarıp hızla yanına gittim. Kahverengi gözleri parıl parıldı.

"B-Burda mısın? Geri mi geldin? Hm?"

Gülümseyip bana bir adım yaklaştı, onu çok özlemiştim. O kadar özlemiştim ki...

'Görmüyor musun? Geldim işte, yanındayım.'

Gözlerimden akan yaşları silip gülümsedim. Bakışlarımı bedeninde dolaştırdım, hâlâ minicikti. Üzerindeki kıyafetler ilk günümüzdekiyle aynıydı.

"Sen, sen ölmüştün? Nasıl geldin Jimin?"

'Uyuduğum yerden kaçtım sevgilim, senin için.'

Elini yanağıma doğru uzattığında gözlerimi yumup dokunuşunu bekledim.

"O gerçek değil Jeon Jungkook!"

Namjoon'un gür sesiyle hızla gözlerimi açtım. Jimin'im, sevgilim yoktu.

Namjoon yüzünden gitmişti.

"Senin yüzünden!"

Hızla arkamı dönüp Namjoon'a saldırdım. Ne cüretle sevgilimin gitmesine neden olabilirdi?

"Jungkook dur!"

"Seokjin, sakinleştirici! Hemen!"

'Tekrar geleceğim Jungkook, sakinleş ve uyu.'

Jimin

Kulaklarımı tıkamam yetmiyordu. Jungkook bağırıyor ve bağırıyordu. Krizi bir türlü atlatamamıştım, üstüne daha da kötü olmuştu her şey.

"Jimin, hadi çık oradan."

"O-Olmaz, olmaz çıkamam olmaz!"

Kulaklarımı ellerimle daha da kapattım. Bacaklarımı iyice çekip gözlerimi yumdum. Yalnızlık istiyordum. Evimi, odamı istiyordum.

"Jungkook uyuyor Jimin, korkma gel hadi."

Derin derin nefesler alıp verdim. Sakinleşmem gerekiyordu. Bana dokunamazdı, hiç kimse bana dokunamazdı. Güvendeydim, yalnız ve güvende.

"Biz de senden uzak duracağız Jimin, kimse dokunamaz sana korkma."

Sakinleş Jimin, sakinleş...

Titremelerim yavaşça kesildiğinde gözlerimi açıp etrafa baktım. Burada, lavaboda yalnızdım. Bana kimse dokunamazdı. Hiç kimse dokunamaz.

"Sana sormamız gereken şeyler var Jimin, onları sorup gideceğiz söz veriyorum sana."

Seokjin güvenilir kişi, o bana dokunmaz. Sana dokunamaz Jimin, hadi.

Ayağa kalkıp yavaşça kapıyı açtım. Dediği gibi Jungkook uyuyor, Seokjin ve Namjoon da benden uzak duruyordu.

Ellerimi indirdim ve derin bir nefes verdim. Güvendeydim, bana dokunabilecek biri yoktu.

"Gel böyle otur da sakinleş Jimin."

Seokjin'in dediğini yapıp yatağıma oturdum. Bakışlarım yatağında hareketsiz yatan Jungkook'a kaydı. Bir süre onu inceledim. O çok korkunçtu.

"Jimin, daha iyi misin?"

"Evet."

"Pekala, ne oldu burada? Seni krize sürükleyen şey neydi?"

Bakışlarımı önce Namjoon'a, ardından da Seokjin'e çevirdim. Namjoon pek güvenilir biri gibi gelmiyordu gözüme.

"Dün gece Jungkook ağladı. Benimle uyu dedi, o an iyi hissettim ve onunla uyudum. Sabah o bana sarılırken uyandım. O an, o an çok temas vardı. Uzaklaştım ama o benden uzaklaşmadı. Yatağıma gelip örtümü üzerime kapadım yalnız hissetmek için ama o yine durmadı. Konuşup durdu ve k-koluma dokundu. Ben kalkıp kendimi lavaboya kitledim. Sonra Jungkook bağırmaya, kapıya sertçe vurmaya başladı. Çok korkunçtu o. O kadar korkunçtu ki b-ben, ben nefes bile alamadım. Sürekli küvetten uzak durmamı söyledi."

Seokjin bir şeyler not edip önce Namjoon'a, sonra da bana baktı, "Bak Jimin, biliyorsun Jungkook'un aklında yarattığı sevgilisi sana benziyor. Yani, Jungkook benzetiyor en azından. Ve o küvette öldüğünü gördüğü için sana küvetten uzak dur demiş. Seni kaybetmek istemediğinden."

"İyi de ben onun hiçbir şeyi değilim ki."

"Ama onun için sen en değerli kişisinin bir kopyasısın Jimin."

Daha fazla buna katlanmak istemiyordum. Her ne kadar, Jungkook'a alışmaya başlasam da...

"Neden onunla beraber kalmak zorundayım? Bunu istemiyorum. Evimi istiyorum, lütfen."



Selam!

Buradaki aktiflik düşük olduğundan pek yazasım gelmiyor fakat bunu yazmayı da ayrı seviyorum... O yüzden böyle ara ara bölüm atacağım~

Okuyan herkese teşekkür ederiimm~

Sizi seviyorum! Kendinize iyi bakın!

Yakında görüşmek üzere~

~JikookShipperB

Diphylleia Grayi |Kookmin| ✔️Where stories live. Discover now