-Jungkook. (Lisa)
Sesime karşılık bana dönerken şaşırmış bir hali vardı.
-Lisa? (Jungkook)
-Jungkook çok zamanım yok. Şuan bunu başardığıma bile inanamıyorum. Sana daha doğrusu size söylemem gereken bir şey var. (Lisa)
-Kahvaltıda söyl-Bir şey mi oldu? (Jungkook)
-Jungkook o ben değilim. Yanınızdaki Lisa evet yüzüm her şeyim aynı ama ben değilim. Ona...inanıp sakın ipuçlarımızı anlatmayın. (Lisa)
-Ne...ne demek sen değilsin Lisa? Sen değilsen kim o?(Jungkook)
-Bilmiyorum Jungkook bilmiyorum. Min Ji yine uğraşıyor olabilir benimle. (Lisa)
-Lisa sen neredesin? İyi misin? (Jungkook)
-Ben...ben başka- HEY NEREYE KAYBOLDUN!? (Lisa)

Yugyeom beni sarsarak kendime getirdiğin de söze başlamıştı.
-Kendini çok fazla zorlama Lisa. Başardın evet ama kendine zarar veriyordun az kalsın. (Yugyeom)
-Yugyeom her şey için teşekkür ederim...ben gerçekten teşekkür ederim. (Lisa)
-Asıl benim sana teşekkür etmem gerekiyor. Önemi dahi yok güçlü kal yeter. (Yugyeom)
Gülümsediğim de oda gülümseyip gözden kaybolmuştu. Gözlerim Jungkook'u bulduğun da uyanmış etrafa saf saf bakınıyordu.
-Rüya mıydı? Yoksa gerçek miydi? Aishh kafayı yiyeceğim. (Jungkook)
Kendi kendine konuşurken hala daha gerçek olup olmadığını sorguluyordu.

Tekrar odaklanarak zihnine girdiğim de bu sefer o beni görmüştü.
-Jungkook hala çok zamanım yok. Küre...elindeki küreyi aktif hale getir bir şey denemem gerekiyor. (Lisa)
Cevabını dahi duyamadan zihninden çıkmıştım. Ağzımdan gelen demir tadına aldırmayarak akan kanı cebimdeki peçete ile sildim. Kendimi çok zorladığım için bazı etkileri olduğunu söylemişti Yugyeom. Buda bunlardan biri olmalıydı.

"-Fakat kendini çok zorladığın zamanlar bazı etkileri olacak. (Yugyeom)
-Ne gibi etkiler? (Lisa)
-Burnunun kanaması veya ağzından kan gelmesi. Çok ileri seviyeleri bilmiyorum Lalisa. Ya da bilmek istemiyorum. (Yugyeom) "

Jungkook'a baktığımda elinde küre ile etrafa baktığında önünde dikilmiştim.
Fakat beni görüyor gibi bir hali yoktu.
-Küreyi aktif hale getirdim fakat bir sürü ruh görmem dışında bir şey olmadı. Ne yapmaya çalışıyorsun Lisa? (Jungkook) her zaman ki gibi kendi kendine konuşup duruyordu. Fakat beni görmemesi beklemediğim bir şeydi. Bende o ruhların dünyasında kalmıştım fakat beni halen daha göremiyordu. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Aklım almıyordu.
Fısıltı şeklinde bir ses duymamla onun işi olduğunu anlamıştım.

"Ah Lalisa sence bunu akıl edemeyecek kadar aptal mıyım?"

-Neden göremiyor beni? (Lisa)

"Şu aptallığınla çok eğleniyorum. Jungkook'a küre ile ulaşacağını bildiğim için sana bir büyü yaptım. Küre aktif olsa bile kimse tarafından görülemeyeceksin."

-Seni adi pislik. (Lisa)

" Pislik falan olmuyor bak şimdi. Sana iyi eğlenceler malum arkadaşların beni bekliyor. "

Ardından gelen kahkaha sesi ile küfürler savrulmuştu ağzımdan.
-ONLARDAN UZAK DUR! (Lisa)
İçimdeki ağlama isteğimi tutarak ne yapmam gerektiğini düşündüm. Bir kez daha zihnine girersem çok fazla zorladığım için sonu kötü olabilirdi. Ne yapmam gerekiyordu? Gözlerimle etrafı aramaya başladım. İşime yarayacak en ufak bir şey dahi yeterdi. Ben etrafı ararken Jungkook oturduğu yerden ayağa kalkmıştı. Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerlediğini gördüğüm de telaşla yan tarafımda duran vazoya çarpıp yerle buluşmasına sebep olmuştum. Düşen vazonun çıkardığı sesle Jungkook kapı kolunu bırakıp sesin geldiği yöne doğru bakmaya başladı. Vazo gerçekten de düşmüş müydü?

"Bu dünya diğer dünya ile aynı düzene sahip tek farkı havası ve yaşayanları."

Yaşlı teyzenin sözleri kafamda yankılandığında nedenini anlamıştım. Bu dünya ve öteki dünya aynıydı. Tek farkı birimiz başka bir boyutun içindeydik. Aklıma gelen fikir ile olduğum yerden harekete geçerek Jennie'nin unuttuğu çantasına yöneldim. Sanırım ilk kez şans yüzüme gülmeye başlıyordu. Titreyen ellerim ile kırmızı ruju elime alarak duvara doğru koştum. Jungkook hala anlamaz bakışlar ile etrafına bakıyordu. En sonunda arkasını dönüp kapıyı açtığında ellerim ile kapıyı geri ittim. Şaşırmış olacak ki bir adım gerileyerek olduğu yerde durdu. Kafasını sağ sola sallarken duvardaki yazı sonunda dikkatini çekmişti.

'Jungkook benim Lisa. Beni göremiyorsunuz çünkü başka bir boyuta sıkışıp kaldım. Detayları sonra anlatırım fakat dediklerimi yapmanız gerekiyor.'

Öylece duvara bakarken gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Olayı anlamaya başladığında ise telaşla bağırmaya başladı.
-LİSA! TANRI AŞKINA! LİSA İYİ MİSİN!? Seni oradan çıkarmak için ne yapmamız gerekiyor? (Jungkook)
Ruju elime alarak bir kez daha yazmaya başladım.

'Öncelikle kutuyu bulun. Bende orada olacağım. Ondan sonrasını bilmiyorum şuan sadece kutuyu bulmamız gerekiyor.'

-Tren istasyonu... Peki ama kutuyu bulduğumuz zaman sen ne yapacaksın? (Jungkook)

'Jungkook kutuyu bul sonra onu daha önceki kutuyu açtığımız yöntemle açacağız.'

-Hemen yola çıkıyoruz ve sen Lisa çok dikkatli olacaksın. (Jungkook)

'Yanınızda Lisa olarak dolaşan yabancıya sakın çaktırmayın Jungkook çok dikkat edin.'

-Lisa anlamaması imkansız. Bu yüzden yalnızca ben gidiyorum. (Jungkook)

'Yalnız değilsin ben varım :)'

-Şaka sırası değil hadi gidelim. (Jungkook)
Diyerek güldüğünde tebessüm etmiştim. Onunla konuşmak bir nebze de olsa iyi gelmişti sanırım.
-Seninle nasıl irtibata geçeceğim? (Jungkook)

'Yanına bir kağıt ve kalem alırsan seninle irtibata geçebilirim. Yani sanırım. '

Anladığını belirterek çantasından bir kağıtla kalem çıkarıp cebine koydu.
-Hadi o zaman gidiyoruz. (Jungkook)
Kapı kolunu indirip açtığında karşımızda Jennie'yi görmesi ile durakladı.
-Jungkook sana bir şey söylemem gerekiyor. (Jennie)
-Evet? (Jungkook)
-Lisa...Lisa gerçekten o değil. Boynundaki beni...beni yok. (Jennie)
-Biliyorum Jennie biliyorum. (Jungkook)
-Ne? Nasıl yani? (Jennie)
-Sessiz ol ve içeri geç her şeyi anlatacağım. (Jungkook)

Cursed LoopWhere stories live. Discover now