Bölüm 1

2.1K 50 18
                                    

Herkesin içinde eksiklik vardır. Yaşanmamışlık. Dolu bir çift göz. Bırakamadığı el. Özlem, vazgeçememe. Herkesin içinde umut; sönmeyen, parlaklığını yitirmeyen. Kırgınlık mesela. Parçaları canını acıtan, üstüne her bastığında. Kaybı olur her insanın. Ne zaman aklına gelse, içindekilerin öldüğünü hissettiği. Her hatırladığında canını yakan anılar mesela... İçinde açılan yaralar. Yaşayan, ama ulaşılamaz insanlar...

AMA.

Delilik de vardır. Eğlenceli aptallıklar yapma arzusu. Aşmak istediği engeller. MUCİZELER.

Delilik olmayan hayat, eksiktir. Ve ben şu an, eksiklerimi tamamlıyorum.

Saate bakıyorum. Güzel, 3:04. Babam çoktan uyumuştur. Götze'nin de bir taraflarında pireler uçuştuğuna göre (Güzellik uykusu muymuş, neymiş. Acaba hiç aynada kendine baktı mı, çok merak ediyorum.) bu evden çıkabilirim anlamına geliyor.

Nereye mi? Birazdan öğrenirsiniz.

Önceden hazırladığım kıyafetlerimi çantama yerleştiriyorum ve kaykayımı da alıp ses yapmamaya özen göstererek merdivenlerden aşağı inmeye hazırlanıyorum. Ama bir dakika! Kapım! Babam sabah uyandığında ne görecek? Daha doğrusu, ne görmeyecek? Beni yatağımda bulamayacak. Odama sabah erkenden kaykaya çıktığımı söyleyen bir not bırakıp evden dışarı sızdıktan sonra Ecem'lerin evine yöneliyorum. Zaten başka gidecek yerim de yok.

Kapının önüne geldiğimde Ecem'i arıyorum. Biiip. Biiip. Biiip.

Tekrar ara.

Ve tekrar.

Ve tekrar.

Açana kadar.

"Dolunay, saatin kaç olduğundan haberin var mı?" Sesi uykudan yeni uyanmış gibi geliyordu.

Düşününce, bu gayet normaldi.

"Ooo, geç bile kaldık."

"Neye?"

Bahçeden gelen bir çıtırtıyla çimlerin içine gömüldüm ve ses çıkarmadım. Aradan 30 saniye geçti mi, bilmiyorum; Ecem'e cevap verdim.

"Eksiklerimize."

"..."

"Ecem?"

"..."

Ah hayır, bu kız niye bu kadar uykucu ki? Dünyaya bir kez geliyorsun ve bütün zamanını uyuyarak mı harcıyorsun?

Ne yazık.

"Ecem, uyansana. Ecem. Ecem bak ne diyeceğim. Kayahan geliyor."

"Ne? Kayahan mı? Bu saatte mi? Bu iğrenç halimde mi?"

Elimden geldiğince sessiz bir şekilde kıkırdayınca, nihayet gerçeği akıl edebilmişti.

"Of, Dolunay. Hiç güzel bir uyanma şekli değil, emin ol."

"Aşık olacak bir 'Kayahan'ım olmadığına göre, bu sözde hiç güzel olmayan uyanma şeklini tatmayacağım anlamına geliyor. Sen de kabul etmelisin ki, her bakımdan mükemmelim."

O da kıkırdadı.

"O kısmını göreceğiz."

"Mükemmellik kısmını mı?"

"Nope. Aşk kısmını."

"Ha ha ha. Bak ne diyeceğim, 18'ime girmeme çok az kaldı ve ben hala hiçkimseye aşık olmadım. Sence bundan sonra böyle saçmasapan bir duyguyu tatmak için zahmete girer miyim?"

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin