Bölüm 23

154 11 2
                                    

Hastaneye gelmiştik. Cengizhan da yoldaydı.

Ecem arabayı tam girişte durdururken Tunç, Ecem'in arabayı durdurmasını beklemeden arabadan indi.

"Sedye!" diye bağırdı fakat sanırım bekleyemedi ve Atacan'ı kucaklayıp içeri götürdü. Bütün bunlar olurken ben de içeri fırladım ve hemşireye seslendim.

Bu sırada Tunç içeri girdi. Atacan'ı kucağında taşıyordu. Hemşire'nin sesi kulaklarımı doldururken ben gözlerimi Atacan'ın bilinçsiz bedeninden alamıyordum.

Ona bir zarar gelmesi bile benim için çok acıydı. Üstelik ilişkimiz o kadar tazeydi ki. Sanki içimde, göğüs kafesimde bir yangın vardı. Anlatamam bu hissi. Kaybetme korkusu.

Ya önemli bir şey varsa? Arabada 'O ölüyor' diyerek abartmıştım ama bu da olası bir şeydi.

Ona olan hislerim çok taze, biliyorum. Ama o giderse ben n'apardım?

Nefes alışverişlerim sıklaşıyordu. Ellerim titremeye başlıyordu. Görüşüm kararmaya başlamıştı.

Hemşire iki kolumdan tuttu.

"Sakin olun! Doktor Bey!" diye bağırarak etrafa bakındı.

"Dolunay!"

Tanıdık bir ses duyunca arkamı döndüm.

Kısık sesle "Cengizhan." deyip ağlamaya devam ettim. Kollarımı kendime çektim. Ellerimin titremesi durmuyordu. Kollarımı etrafıma sarınca kendimi onun kollarına bırakmaktan başka çare kalmamıştı elimde.

Benim nefes alışverişlerim devam ederken o soğuk ama ağlamaklı bir sesle "Atacan iyi olacak. Endişelenme. O iyi olacak." dedi.

Bu söylediğine kendisi cidden inanıyor muydu? İnansa bile bana bunun garantisini verebilir miydi? HAYIR.

Ağzımdan o kadar hızlı nefes almaya başlamıştım ki -ağlayınca burnum tıkandığı için mecburen ağzımdan nefes alıyorum-, artık akciğerlerim acımaya başlamıştı.

Yanımızdan ayrılmayan hemşire "Panikatak geçiriyor." dedi.

"N'apmalıyız?"

"En kolay yol, nefesini tutması veya yavaşlatması."

Cengizhan bana döndü.

"Dolunay, sakin ol. Sakinleşmeye çalış."

"Bu durumda nasıl sakin olmamı bekliyorsun?"

"Şş, o iyi olacak."

"O ölüyor! Tıbbi bilgim var ve araştırma da yaptım! O, ölüyor!"

"Hey. Bana bak bakayım. Senden izin almadan ölemez."

"Salaklaşma Cengizhan. Ölmek için birinden izin almazsın. Öyle olsaydı annem benle babamdan izin alırdı."

Birden beni iki kolumdan tuttu ve kendini hafifçe geri çekti. Dolmakta olan gözleriyle bana baktı ve, "Asıl umudunu kaybettiğinde o ölmüş olur. Pekala sen, onun katili olmak istiyor musun?" dedi.

Tekrar ona sarıldım.

"Cengizhan bu ya tümör ya da anseptik menenjit."

"Olsun."

Görüşüm bulanıklaşmaya başlamıştı. Kafamı geri çektim. Etrafa bakınıyordum fakat bir şey görmem mümkün olmuyordu. Yürümeye başladım. Adımlarımı gittikçe sıklaştırıyordum.

"Dolunay?" Kulağıma Cengizhan'ın sesi geldi.

"Dolunay!"

"Olmaz." dedim iyice sıklaşmış nefesimin içinde sesimi zar zor bularak. "Birini daha kaybetmeye dayanamam."

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin