➣tmima 1

58 6 1
                                    

O günün gecesi Somnus arsız gözlerle Zeusa ateş açıyordu.

Ancak haberi yoktu.

Ortak alınan kararla Somnus, dünyaya gönderilecekti.

Genç kudretli, bir o kadar da sinsi ulvi insanlaşma kararına kurban gidecekti.

Gözünü kör eden feri, kurallardan daha güçsüz olduğunu unutmuştu.

O bir hataya düşmüştü.
____________________________

(3 YIL SONRA)

Seoul'un sonbahar akşamı farklıydı.

Yapraklar titreyerek yeryüzüne inerken hafif serin bir poyraz sokakları turlar, gecenin ışıkları yol boyu parlardı.

Kahkahalar çoğu kafeden yankılanır, sokak çalgıcılarının kulağa hoş esen melodilerine karışarak yumuşak keyfi tüm insanlara yayardı.

Köşelerde satılan yiyecek tezgahlarında yemek yarışı, hoparlör sistemine ayarlanmış yolun müsait bölgelerinde dansa kendini kaptıran gizli yetenekler, kimi zaman arkasında diğer bir gizli yetenekle şarkı söyleyenlerin ritimlerine uyum sağlardı.

İşten dönmüş elindeki iş çantasıyla kendilerini seyirci kalmaktan alıkoyamayan yorgun gülümsemeli iş adamlarından, kendini kafelerinin kapısına atıp tepsiyi beline dayayarak tatlı gülümsemeyle izleyen genç garsonlara kadar insanlar eğlenmesini biliyordu.

Seoul kalabalık ve neşeliydi.

Sessiz geçen gece, yalnız kalan insan olmazdı.

Ta ki bir süreye kadar..

3 yıl öncesinden anlaşılmaz durgun sakit, şehre ve sınırlarına örs misali düşmüştü.

Kimse nedenini tam anlamıyla anlayamamıştı. Ancak bu karartı ilçelere öyle bir inip dağılmıştı ki, gece müzik sesi azalmıştı.

Yiyecek tezgahlarının yanına eğlence yarışları yapan küçük çocuklar yerine işlerine telaşla koşuşturan el çantalılar uğramaya başladı.

Sokaktaki insan sayısı bir hayli büyüklükte azaldı.

Sanki insanların ruhunu görünmez bir grilik kaplamıştı.

Pencereden dışarı bakarak iç çeken genç oğlan kolyesini parmaklarına yollayarak oynuyordu.

Saçını beceriksizce tepeden toplayan küçük bir kız elindeki lolipopu almaya çalışan diğer kıza bağırıyor, tek eliyle onu kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu.

Gözleri sokağın başka bir tarafına kayarken kolyesinin zincirini parmağına dolamaya başladı.

Dökülmüş yapraklar tırmıkla toplanıyor, yığın oluşturacak şekilde diğer toplanmış yapraklarla birleştiriliyordu.

Bir zamanlar o yaprakların üstünde sevinçle zıplayan çocuklar doldu aklına, ardından tekrardan kavga eden iki kıza baktı. Beceriksiz topuzlu miniğin yere düşüp ağlıyor olduğunu gördü.

Bir iç daha çekti Jungkook ardından saçlarına akın çoktan yer ettiği kitap okuyan annesine döndü.

"Düzelmeyecek mi?" Burnuna kayan yuvarlak gözlüğün ardından ihtiyarlığa kapı açmaya başlayan kadın ona baktı.

"Bilmiyorum oğlum. Ancak bunun Olimpos'un definden sonra gerçekleşmesi gerçekten tuhaf."

Tamamen annesine dönerken elini arkasındaki soğuk mermere yasladı genç oğlan.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 04, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

𝐇𝐲𝐩𝐧𝐨𝐬𝐢𝐬 𝐀𝐭 𝐃𝐚𝐰𝐧  ۩taekook۩Where stories live. Discover now