BÖLÜM 17 🇹🇷⠀ ོ -Güncellendi-

4.1K 252 35
                                    

Severek okuyan kardesimiz @cristianur7'ye ithâfen ;)

Önceki bölümden:

"Hemen ölmezsin Ahsen ölmek istersin sadece..."

Beni yana itip hızla çıkışa gitti. Bense olduğum yerde kalmış yere bile çömelecek halde değildim. Nefesimin daraldığını hissederken bir anda her şeyi tekrar yaşamaya başladım. Çığlıklarım kulaklarımı yırtarcasına beynimde yankılanıyordu. Bütün bedenim kontrolden çıkmış zangır zangır titriyordu. Bütün her şey durmuştu. Bu yaşadıklarıma inanamıyor, kabul edemiyordum. Kalbimden,gönül evimden vurulmuştum. Ve tam her şey yoluna girdi. Hayallerimi yaşayacağım derken. Hayal kırıklığının ve gönül acısının içimde bıraktığı yaranın dilime döktüğü iki cümleyle son buldu nefes alışım.

"Biz evlenecektik..."

Fırat'tan

Küçük Nazlı kollarımdan ayrılmak istmesede ailesine teslim ettik. Kapıda bizi gören anne ve baba kocaman bir gülümsemeyle çok ısrar etti içeriye davetlerinde. Bu bile yeterliydi zaten. Gitmemiz gerektiği için birliğe döndük. Celal komutanla konuşup tekrar bir toplantı yapmak şarttı. Hainlerin yerini biliyordum. Ama benden başka bilen yoktu. Beklenmedik olsada Zap bölgesini önermem daha uygundu. Nedenini sorarsada yer yapısı, konumunun uygunluğunu öne sürebilirdim. Böylece günlerdir boşuna dağları gezmiş olmayız. Bir anda çökeriz hainlerin tepesine. Günün sonuydu. Lojmanın kapısını açıp girdim içeriye. Tabikide anahtarı fırlattım. Bendeki bu alışkanlığa annem çok kızar:

"Birgün kaybedeceksin anahtarı eşek sıpası" derdi.

" Sahi ya!Onla konuşmaya vakit ayırdımmı hiç?Zavallı kadın gece gündüz beni düşünüyor. Özledim evimi. Evimin kokusunu,Ailemi..."

İçeriye doğru ilerlerken derince çektiğim nefesi oflayarak verdim dışarıya. Odama geçip yalpak adımlarla oturdum yatağımın ayak ucuna. Bu sefer dokunmatik telefondan aradım. Genelde tuşluyu görevde kullanıyorum. Çok çetin bir durum yaşarsam. Son son ailemi arar vedalaşırım diye. Ki bu hayatımda sadece bir kere başıma gelmişti.

" Şehit olacağım bu sefer" demiştim.

Film şeridi gibi geçti kardeşlerimin haince yapılan bomba saldırısıyla paramparça oluşları gözlerimin önünden.Şimdiki tim benim iki üç yıl önce birlikte görev yaptığım arkadaşlarımın kopyasıydı.

"Tarık,Börü'ye benziyor. Yiğit, Kerem'e
Ömer,Mustafa'ya Yusuf, Selçuk'a... "

Hepsi üç yıl önce kaybettiğim kardeşlerim gibiler. Helede börü... Benim ilk okuldan tutun askeriyeye kadar kardeşimdir her yerde beraberdik. Gerçekten kardeştik. Şimdi sorarsanız bana:

" Neden geceleri gizlice keskin nişancılık yapasınki,Neden ellerine boncuk bırakasın..?"

"Niyemi? Kardeşlerimin intikamı için. Onların ailelerin gözlerinden dökülen her damla yaş için ben her gece bir hain vurmadan gözlerimi yumamıyorum."

O boncuk dediğiniz tesbih parçaları bana kardeşimden hediye edilen en güzel şeydi. İlk okulda babasının en değerli tesbihini uzun uğraşlar sonucu almış hediyesini bana hediye etmişti. Babası adı gibi aziz adamdır. Bir tesbih dükkanı var. O güzel elleriyle çok güzel tesbih yapıp satar insanlara. İstanbul'a,evime her dönüşümde ailemden sonra Aziz amcanın yanına giderim. Oda bana tesbih hediye eder. Saçlarına aklar düşmüş,beyaz sakallarının arasında yer yer kalan siyahlıkları kederinin simgesi gibi... Omuzlarına oturan, güneş görmekten eskimiş ceketinin altında bile asil duran adam. Aslan gibi bir evlâdını şehit verdi bayrak kokan vatanına. Cenazesinde yorgun sesiyle mırıldandığı tek şey:

Kara Kartal🇹🇷⠀ ོDonde viven las historias. Descúbrelo ahora