SBS-1

171 7 4
                                    


Bölüm 1 : Hastalık

15 Ocak 2015


Montumun içine iyice sokulurken sıkıntıyla nefes verdim. Nedenini bilmiyordum ama içimi huzursuzluk kaplıyordu.Hızla Ilgın'ın oturduğu eve doğru yürüdüm. Seri bir şekilde merdivenlere tırmandım. Kapıyı çaldım ve içeri girdim.Girdikten sonra montumu asarken Ilgın'ın yanağından bir makas almayı da unutmadım tabii ki. Ilgın yanağını ovuştururken,

"Oo, siz buraların yolunu bilir miydiniz?" Düşünmüş gibi yaptım ve,

"Imm, navigasyondan öğrendim." Ilgın kusuyormuş gibi yaparak

"Espri yapmaz mısın lütfen?" dedi. Onu geçiştirerek

"Yapmam canım yapmam da benim Hafize sultanım nerede bakayım?" dedim. Ilgın mutfağı gösterdi ve kapıyı ritimli bir şekilde çaldıktan sonra içeriye girdim.

"Hafize sultan,"dedim a ' yı uzatarak. Hafize teyzenin yüzüne sıcacık bir tebessüm yerleşti ve

"Sultanın sana kurban olsun güzel kızım, hoş geldin." dedi.

"Hoş buldum Hafize Sultanım. Ben sana kurban olurum. Bir de kurabiye mi yapıyorsun? Valla bu Ilgın senin değerini bilmiyor. Ah ah! Hayırsız arkadaş! Ohh mis gibi koktu bu kurabiyeler ya."

"Hepsi sizin için yavrum. Çay da yapayım mı yanına?"

"Sen yorulma güzel sultanım ben yaparım çayı ama senden küçük, küçücük bir ricam, ricamız olacaktı." dedim ve Ilgın'ı çağırdım. Ilgın yine başını telefona gömerek geldi ve

"Ne var başımın belası?" dedi. Onu takmayarak alttan bir çimdik attım ve çaktırmadan 'Hani sinemaya gidecektik ya sevgili(!) arkadaşım.' dedim. O da hatırlamış gibi bir ses çıkarttı. Bİrden Hafize Teyzenin sesiyle irkildik.

"Aaa! çıldırtmayan insanı meraktan. Söyleyin artık." Tamam dercesine başımızı salladık ve ikimiz bir ağızdan,

"Cumartesi sinemaya gitmek istiyoruz, gidelim mi ?" dedikten sonra lütfen lütfen diye bağırmaya başladık. Hafize teyze gözlerini kıstı ve Rafet Amca'yı (Ilgın'ın babası) kastederek

"Komiser'in haberi var mı? Ondan bir izin alın. Benden tamamdır. Gidebilirsiniz." dedi

Hafize Sultan'ın Rafet Amca'ya komiser demesinin nedeni onun emekli bir polis olması. Çok komik ve yaratıcı sayılmasa da hoş bir takma isimdi bence. Ben bunları düşünürken Ilgın lafa girerek;

"Anne ya! Biz Komiser'den nasıl izin alalım? Biliyorsun bu konularda biraz şeyiz.. Imm" O düşünürken ben hemen cümlesini tamamladım

"Çekingen?" dedim sorarcasına. Ilgın da

"Anne valla seviyorum ben bu kızı. Baksana her bir şeyimi tamamlıyor." dedi. Bunun ardından gülüştük ve yaptığım çayı kurabiyeyle birlikte afiyetle içtik.

-

Annem ve babam ben çok küçükken bana çok değer verirdi..Annem hala da değer veriyor Yani babamı pek hatırlayamıyorum.

Annemin beni avuttuğu kelimeler doğrultusunda bunu anlamıştım. Peki inanmasam da. Bunu hissettiriyor. Ancak babam?

Ondan emin değilim, para uğruna gittiği Almaya'da benim yaşımdaki bir aşağılık kadınla annemi aldatmış. Annem bunları duyunca yıkılmış. O sıralarda Emre'ye hamileymiş. Annem ilk önce ' Ne yapayım, kaderim buymuş...' demiş. Söylentilere kulak asmamış. Babamla kavga ederlerdi hep. Babamın o iğrenç hatası yüzünden. Bir gün annem babamın çalışma odasını temizlerken o kadınla birlikte babamın fotoğrafını görmüş.

Akşama kadar babamı beklemiş. Babama bunları gösterince bilin bakalım ne oldu? Anneme tokat attı! Daha önceleri bu hatayı bir daha yamayacağı için söz veren, annemi çok sevdiğini(!) söyleyen babam anneme tokat attı.

O zamanlar çok küçüktüm. Her şeyi anı anına hatırlıyorum. Annem üstümü giydirip o kara kış gününde Ilgınların evine yani Hafize Sultan'a taşınmıştık. İlk önce annem karnı burnunda olduğu için ve benim de küçük olduğum için Rafet Amca'ya yük olacağımızı düşünmüştü. Ancak daha sonra Rafet Amca ile bu konu konuşulmuş, Rafet amca annemi kız kardeşi olarak gördüğünü, bizi evine almak boynunun borcu olduğunu söylemişti.

İlk 3 ay çok mahcup bir şekilde kaldık. Daha sonraları annem de bir işe girerek eve para getirmeye başladı. 6 ay sonra Emre doğdu. Emre ile aramızda 5 yaş var. Emre'nin doğumuyla annem her ne kadar ayrı eve çıkmak istediyse de Ilgınlar bizi yalnız başımıza bırakmak istemedi.

Ben 15 Emre 10 yaşındayken annem beyin kanamasından öldü. Biz yıkıldık. Emre hiç durmadan ağlıyordu. Ne yapacağımı bilmeden öylece ağlıyordum, hıçkırarak. Annemin cenaze töreninden sonra mezarına sarıldım. Onu burada bırakmak istemediğimi söyleyip duruyordum. Emre ben böyle yapınca daha da kötü ağlıyordu. İşte böyle başladı benim hayat hikayem... Hiç kimsesiz bir başıma kalarak. Tek varlığım kardeşim Emre'ydi. Birbirimize sarılarak avunuyorduk.

-

Annemin ölümünden sonra sık sık öksürük ve nefes darlığı çekmeye başlayınca hayatımı değiştiren hastalığımı öğrenmiştim...

Seni Böylesine SevmekWhere stories live. Discover now