Bölüm 6 - Kız Kardeşim

738 67 2
                                    

5 Mart
Sabah saat dokuz gibi yatağımda oturmuş Prens'le oynarken açık olan kapıdan içeriye ablam girdi. Onu görünce şaşırdım. Çünkü okulda olması gerekiyordu. Kapının kolundan tutup sallanarak karşımda dikiliyordu.

"Abla?"
"Rüya?"
"Senin burada ne işin var, okulda olman gerekmiyor mu?"
"Ben de seni gördüğüme çok sevindim tatlım."
"Daha dört gün önce görüştük." dedim. Ablam odama girip kapıyı kapattı. Çantasını kenara fırlatıp, kendini yatağın ucuna attı.

"Rüya gerçekten bu karamsarlığınla bütün neşemi aldın götürdün ya."
"Ablacım farkında mısın bilmiyorum ama şuan bir akıl hastanesindeyiz. "

"Tamam be."
"Sen hasta mısın niye gitmedin okula?" diye sordum. Ablam,
"Yooo. Hasta falan değilim kaçağım ben kaçak." dedi. Oturduğum yerde doğruldum. Prens kucağımdan atladı. Ben hayret içinde sordum. "Okulu mu kırdın?"
"Aa canım benim. Sen "kaçak" deyince bunu okuldan kaçmak olarak mı anladın? Ben kanun kaçağıyım demek istemiştim. Adam öldürdüm. Tabi okuldan kaçtım kızım ne bekliyorsun acaba?"

"Abla, seni tanımak güzeldi."
"Ne?"
"Sen bence şimdi ülkeyi terk et. Hatta o az oldu gezegeni. Yok yok galaksiyi terk et yeridir."
"Ne saçmalıyorsun Rüya? Hiçbir şey anlamıyorum. "
"Annem senin okuldan kaçtığını öğrenince ne yapacaksın diyorum?"

"Hiçbir şey yapmayacağım, yani annem kızmaz herhalde. "
"Evet %0,01 ihtimalle kızmaz."
"Olsun canım, yine de ihtimal var yani."
"Bence sen boş hayallerle kapılma."
"Sağ ol Rüya ya. Şu odaya girdiğimde mutluluk seviyem %100'dü. Sayende %0,01'e düştü."
"Olsun canım, yine de ihtimal var yani." dedim.

Gülmeye başladım, ablam kafama hafifçe vurdu. Sonra alay ederken kullandığı ses tonuyla,
"Bu gençlik nereye gidiyor ya? Ben senin ablanım ablan. Saygı göster bana." dedi. "Abla aramızda iki yaş var. Ben on altı yaşımdayım, sen on sekiz. 'Bu gençlik nereye gidiyor' ne?"
"Sus ben yetişkinim, sen çocuksun."
"Peki ninem ver elini öpeyim." ablam mavi gözlerini kocaman açıp sordu.

"Nine mi?"
"Abla, senin saçın mı beyazlamış?" dedim onu sinir etmek için. "Yooo. Sarı sarı duruyor işte. Ne beyazı?" dedi. Bir yandan saçlarına bakıyordu. Herhalde şaka yaptığımı anlamamıştı. Bazen sarışınlığı tutuyor. Ben sırıtınca şaka olduğunu anlayıp gülmeye başladı. Biz ikimiz gülerken Prens "susun da uyuyayım" dercesine bize bakıyordu.

Neşemiz annem pat diye odaya girene kadar sürdü. Ablam neredeyse yataktan düşüyordu. Gerçi ben hala gülüyordum. Annem kaşlarını çatıp, "Hayat?" dedi. Ablam, "Leyla Sultan?"
"Sen niye okulda değilsin?"
"Şeyyy..." Ablam ne diyeceğini düşünürken ben onun yerine cevap verip onu kurtardım. "Ben istedim gelmesini. Yani çok ısrar ettim. Özür dilerim." dedim. Annemin bakışları yumuşadı. Ablama hiç kızmadı.

7 Mart
Bu sabah uyandığım anda tepemde babamın gökyüzünü andıran gözlerini gördüm. Sonra babama annemin benimkinin kopyası gibi görünen gözleri dahil oldu, sonrada ablam onlara katılıp bana bakmaya başladı.

"Ne oluyor?" diye sordum. Cevap gelmedi.  "Siz iyi misiniz?" Yine cevap yok. Derin bir nefes aldım, aklımdan Gölge'nin benimle oynadığı geçti. Geçmez olaydı.

"Gölge sen misin?" Herkes bana tuhaf tuhaf bakmaya başladı. Ablam sordu. "O kim be?" Dilimi ısırdım. Salak ayağına yattım. "Kim kim?"
"Gölge."
"Gölge? Iıı, yok bilmiyorum."
"O gördüğün şeye bir isim mi koydun?"
"Aslında o söyledi ama..."

Annem ablamla olan konuşmamızın arasına girdi. "İlaçlarını almayı bırakmışsın" dedi. "Ha siz ondan böyle tuhaf tuhaf bakıyorsunuz" dedim. Babam kızdı, "Bu sana normal birşey gibi mi geliyor Rüya. Kızım sen nasıl bırakırsın ilaçlarını?" dedi.

"İçiyorum da ne fark ediyor baba? Ben yine kendimin korkunç kopyasını görüyorum. Ama kendisi level atladı duvarlardan geçiyor." dedim.

Annemden de bir azar yedim. "İşte sırf bu yüzden içmen gerek o ilaçları, doktor veya biz dedik diye değil." dedi. Ben patladım. "Ya siz beni niye anlamıyorsunuz. O ilaçların hiçbir etkisi yok. Hatta bana yarardan çok zararı var. Her geçen gün daha kötüye gidiyor. Fiziksel olarak da zarar veriyor. Her daim karnım ağrıyor." dedim. Ablam, "Tamam üstüne gitmeyin." dedi.

Annem ve babam baş-başa konuşmak için odadan çıktı. Ablam bana bakıp gülümsemekten başka hiçbir şey yapmadı. Sonra ablamın arkasında Gölge belirdi. Ona (Gölge) baktığımı fark edince ablam da arkasını döndü. Dondu kaldı. Geri geri yürüyerek yanıma geldi.

"Anne, baba." Diye bağırdı. Birileri kapıyı açmaya çalışıyordu ama kapı açılmıyordu. Gölge'nin elinde nerden bulduğunu bilmediğim bir et bıçağı vardı. Yüzündeki şeytani gülümseme kalp atışlarımı hızlandırıyordu. İkimizin de anlayamadığı bir hızla yanımıza gelip bıçağı ablamın karnına sapladı. Ablam yere yığıldı.

Kitlendim kaldım. Yaklaşık otuz saniye sonra kapının kırılma sesiyle irkildim. Annem çığlık atıp ablamın yanına koştu. Bir görevli gelip bileklerimden sıkıca tuttu. Niye bunu yaptığını elimde duran, Gölge'nin ablama sapladığı bıçağı fark edince anladım. Herkes kapıyı kilitleyip ablamı bıçakladığımı düşünüyordu. Annem ve babam bile bunu düşünüyordu. Bakışlarından belliydi.

Titreyen bir sesle "abla" dedim.
Gerçekten ben mi yapmıştım? İlaçları bıraktığım için hayal görüp ablamı bıçaklamış olamazdım. Bunu yapmış olamazdım. Ben yapmışım yapmamışım fark etmez kimse bana inanmayacak. Çaresizlik neden bu kadar kötü bir şey, olduğuna emin olduğun şeylerin aslında olmaması ve neyin gerçek olduğunu anlayamamak neden bu kadar berbat?

En kötüsü ne biliyor musunuz? Bana cevap verecek kimse yok. Şimdi buraya yatırıldığım gün yazdığımın tam zıttını yazıyorum. Köşesinde bir yatak bulunan, içinde kalemim, defterim dışında hiçbir şeyi olmayan, beyaz bir odaya kapatıldım.
Sadece deli önlüğüm eksik ama onun yerine bembeyaz giysiler var üstümde. Zorla ilaçlarımı içirdiler. Ve sanki ölüm döşeğinde olan benim ablam değilmiş de ben onu öldürmeye çalışmışım gibi davranılıyor bana. Deli olduğuma inanmıyorum.

Onlar öyle dedi diye buna inanmayacağım.
Ben deli değilim. Buna inanmaya niyetim yok ama onlar,
Bana deli dediler...

Bana Deli Dediler (Tamamlandı)Where stories live. Discover now