6

1K 147 30
                                    

Dernier senin ve benim hikayem güzelim. Bizim hikayemizde mutlu son diye bir şey yok.

....

"Cidden yani nasıl olurda bizden önce evlenirsiniz?

Hyesa masanın üzerin de ki birasını alıp yudumlamadan önce başını Jimine çevirip konuşmasına devam etti.

" Değil mi Jimin?"

Jimin yerde tuttuğu dalgın bakışlarını Hyesa ya çevirmişti. Sabahtan beri tek yaptığı susup, gerçekleşecek olan evlililiğimizle ilgili konuşmaları dinlmekti.

"Hmm?" diyerek sessizce cevap vermişti.

"Diyorum ki bizde evlenelim"

Hyesa beklenmedik bir cümle kurduğunda, gözlerim şaşkınca açılmıştı. Jimin durgun bakışlarını bu sefer  bana çevirdi. Tereddütle bakıyordu gözlerime, benden çekiniyor gibi bir hali vardı.

Susmayı tercih etti, bir an öyle sadece gözlerime bakmayı tercih etti. Kalbimin acıdığını hissettim. Gözleri kırgınlıkla bakıyordu sanki. Sanki bir an olsun benim için üzüldüğünü, evleneceğim için üzüldüğünü düşünmüştüm,i. Fakat bir anlık olmuştu bu, bakışlarını benden çekip Hyesaya çevirmişti.

" Bilmiyorum Hyesa, şuan evlilik için çok erken"

Hyesa astığı suratıyla onu sessizce onaylamıştı.

Jimin tekrar bakışlarını bana çevirirken, gözlerimi onun üzerinden bir an bile çekmiyordum. Sanki ona şuan bakmazsam bir daha asla bakamayacakmışım gibi hissediyordum.

Yutkundum. İçim parçalanıyordu. Bir taraftan asla kırmak istemeyeceğim ve fazlasıyla değer verdiğim sevgilim, diğer taraftan tek bir gülümsemesiyle bile kalbimin hızını arttıracak olan adam.

Biliyordum. Ben asla mutlu olmayacaktım. Herşey her, zaman zor olacaktı benim için. Jungkookun yüzüne her baktığımda Jimini görmek isteyecekti gözlerim. Geri dönmek isteyecektim. Fakat bir çıkış yolum olmayacaktı. Olsada fark edermiydi ki zaten? Pişman olup geri döndüğümde bana aşık olacakmıydı ki Jimin? Şuan bile başkası için atan kalbi, geri döndüğümde benim için mi atacaktı?

Lanet olsun ki o beni hiçbir zaman sevmeyecekti. Ve ben Jungkook la evlenecekken bile, onu düşünüyordum.

"Erkenden yenge olmak istiyorum o zaman"

Hyesa nın heyecanla söylediği saçma şeyle, Jungkook aniden gülmeye başlamıştı.

" Jennie ve benim bir parçamın dünyaya gelecek olma düşüncesi kullağa harika  geliyor."

Jungkook bana bakarak neşeyle konuşurken ellerimizi birleştirmişti. Gözlerimi korkaklıkla Jimine çevirdim. Ellerimizde olan bakışlarını hızla çekerken sıktığı eline gözüm kaymıştı.

Bu bile içimde olan umut taneciklerini yeşertiyordu. Saçmaydı evet ama, bana olan bakışlarında bie kırgınlık seziyordum, sanki üzülüyordu. Yada bunların hepsi benim saçma kuruntularımdı.

Jimin derin bir nefes verip oturduğu koltuktan ayaklandı.

"Jimin nereye?" diye soran Hyesa ya bakmadan konuşmuştu.

" Mutfağa"

......

Mtufağa giden Jiminin ardından su içmek için girmiştim. o sandiviç hazırlarken kaçamak bakışlarımla defalarca ona bakıyordum.

Hiç başını dahi kadırmadan yaptığı sandviçle ilgileniyordu. O böyleyken bile mükemmel gözüktüğünü düşündüm. Neden bu kadar mükemmeldin Park Jimin? Normal halindeyken bile neden kalbimin hızını arttırıyordun? Gözlerin herkes için sıradanken benim için neden bir sanat eseri gibiydi?

Uzunca onu süzdüm . Anlına dökülen siyah tutamlarını, salatayı ekmeğin arasına yerleştiren küçük ellerini. Herşeyiyle mükemmdi. Ona bakarken tezgaha bırkamaya çalıştığım bardak büyük bir sesle anında yere düştü. korkarak bir iki adım geri çekilmdiğümde Jimin anında ilgilendiği sandiviçi yarım bırakarak telaşla yanıma koştu.

"hey, iyi misin?"

tuttuğu eline çevirmiştim bakışlarımı. Ardından yakında duran yüzüne.

Susmuştum. Yüzü o kadar yakınımdaydı ki, hiçbir şeye odaklanımıyordum. gözlerim aralandığı dudaklarına kayarken kalbim hızını arttırmıştı. Nefesim kesilmişti.

" Sana diyorum Jennie, iyi misin?"

Alt dudağımı yalayarak yutkundum.

"Değilim"

Elimde duran gözlerini gözlerime çıkarmıştı. öyle farklı bakıyordu ki gözlerime, her zaman ki Jimin değildi sanki .Bir an sadece ona sarılmak istedim. Herşeyi unutup sadece kokusunu içime çekmek istedim.

" Değilim Jimin, hiç iyi değilim."

Gözümden bir damla düşmüştü istemsizce.

"Çaresizce kuruyan çiçek için üzülüyorum, elinden hiçbir şey gelmiyor. O kadar çaresiz ki ,bir an önce biri sulamazsa köklerini ,vermezse sevgisini, habersizce kuruyup gidecek.Yok olacak Jimin. Kimseye haber vermeden sessizce kuruyup yok olacak."

Tutamadığım yaşları akıttığım gözlerimden. Dudaklarım titredi. O çiçek bendim Jimin. eğer kimse çektiğim acıyı bi an önce görmezse ,sessiz çığlìklarımla yok olurum .Eğer bir damla su vermezlerse köklerime umarsìzca kahrolurum.

Elini yanağıma çıkartarak okşamıştı.

"Jennie"

Kısık çıkan sesi tüm bedenimi kasıp kavururken dayanamadan kollarımı sardım sevdiğim adamın boynuna.

göz yaşalarım teker teker boynunu ıslatırken ,beklemediğim bir şey oldu. Hiçbir zaman beklemediğim fakat hayalini kurduğum şey.
Park Jimin bembeyaz damarlı ellerini belime çıkardı.

Tereddütle çıkardığı elleriyle bu sefer sıkıca sarmaladı bedenimi.
O kadar çok sıkıyordu ki, bir daha asla bırakmak istemiyormuş gibiydi.

"Jimin" dedim titreyen sesimle.

"şş, sadece sarıl Jennie"

Boynumda duran burnunu içine çekti. Ardından sırtımda duran elinin tekiyle saçlarımı okşadı.

"Sadece sarıl. Çünkü eğer sana şimdi sarılamazsam , kokunu içime çekemezsem, bir daha hiçbir zaman yapamam. Bir daha asla olmayacak bir şans elime geçmişken, bırak doyasıya sarılayım sana Jennie."

Dernièr, JenminWhere stories live. Discover now