5

1.1K 163 45
                                    



"Senin ve benim biz olacağımız ap ayrı bir dünya hayal ettim. Sadece benim olmadan önce, yeni bir dünyaya ayak basmadan önce, böyle sonlandırmak istedim."

Eli ile saçlarımı okşadı. Öyle farklı bakıyordu ki gözlerime, aklım hiçbir şeyi idrak edemez olmuştu.

Belli eden heyecanıyla alt dudağını ısırdı.

" Kim Jennie.. "

Gözlerini gözlerime kenetleyerek gülümsemesini genişletti. Ardından sol dizini kırarak önümde eğildi.

İşte o an düşündüğüm şeyin olmamasını için milyonlarca diliklerimi Tanrıya sundum.

Elimi tuttu, gözlerinin içi gülüyordu resmen. Yutkundum o bu kadar güzel bakarken gözlerime, nasıl kıyabiliridim ki ona? Nasıl kalbini kırardım?

Derin bir nefes aldı.

"Parlayan yıldızlar şahit olsun bu geceye, ay tüm içtenliğiyle güzel dileklerini dilesin, tenin tenime, kalbin kalbime ait olsun. Hayran kalsın tüm dünya bize. sen ve ben imza atalım tarihe ve aşkımız adına tekrar doğalım bu gece."

Bedenim titredi, kalbim durdu o an. Korkaklık tüm bedenimi ele geçirirken cebinden çıkardığı bir adet kutuyu gördüm.

Kutuyu açarken içinde parlayan tek taşa bakmıştım tüm esaretimle.

"Güzelim bu geceden itibaren Jeon Jennie olurmusun? Kalbini bana verir misin? -

Duraksadı, titreyen ellerinden heyecanını görebiliyordum.

" Benimle evlenir misin? "

Yutkundum zorlukla. Ben ondan ayrılmayı amaçlarken, o yeni bir biz yaratmak istiyordu. Bu gece Jimine aşkımı itiraf edecekken o benden yeni bir geleceğe imza atmamı iztiyordu.

Hayat hiçte adil değildi işte. Tüm zorlukları benim üzerme yığmaya bayılıyordu. Bu zorluklar bedenime bir yığın olarak düşerken ben ise altında eziliyorfum çaresizce. Hiçbir zamanda mutlu olamayacaktım. Bunuda biliyordum.

Fakat sonra bir şey fark ettim. Ben mutlu olamayacaktım evet ama başkalarının mutsuz olmayada hakkı yoktu ki. Beni deli gibi seven adamın kalbini kırmaya, öylece bırakıp çekip gitmeye, bu güzel konuşmalarını ve kalbini hiçe saymaya hiç hakkım yoktu hemde.

Hala beklentiyle bakan gözlerine baktım gülümseyerek. Ve aklımdan hiçbir zaman geçmeyecek olan o kelimeyi sarf etti dudaklarım.

"Evet. Jeon Jennie olmaya hazırım sevgilim."

Haddini aşan sesim tüm Seul'ü inletirken, Jungkook bedinimi kolları arasına alarak beni kendi ekseni etradında defalarca döndürmeye başladı. Kollarıyla öyle sıkıyordu ki bedenimi, bir an bütün kaburgalarımın kırılacağını düşünmştüm.

"Tamam dur, beni biraz daha böyle sıkmaya devam edersen, tüm kaburgalarım kırılacak."

"Ne yapayım sen söyle? Hayatımın tek aşkı artık sadece benim olacak. Sen benim olacaksın güzelim. "


Yavaşça bedenimi yere indirdiğin de, arkadan gelen alkış sesiyle dikkatini o yöne verdi.

Aynı şekilde başımı arkadan gelen sesin kaynağına çevirdiğimde bize doğru gelen Hyesa ve arkasında öylece duran Jimini görmemle avuç içlerim terlemeye, kalp atışlarımın ritmi bozulmaya başladı.

Onun burda ne işi vardı?

"Öyle bakmasanıza-"

Hyesa yanımıza yaklaşarak sevinçle konuşmasına devam ederken, benim tek odak noktam beni sessizce izleyen Jiminden başkası değildi.

"Ne yapayım dayanamadım. Ben bu görüntüyü kaçırmazdım. Hem benim meraklı bir kişilik olduğumu bildiğin halde bana haber veren sendin Jungkook. Hata senin. "

Ve o an anladım ki, dünya aslında adil bir yerdi, hepimize her zaman hak ettiğini verirdi, birimiz mutlu olurken diğerimiz onun uğruna göz yaşı döker, acı çekerdi her zaman. Bu döngü hep böyle devam ederdi. Fakat aklıma takılan bir şey vardı. Herkes hak ettiğini alıyorsa, ben neden sana kavuşamıyordum Park Jimin? Yoksa ben seni hak etmeyiyor muydum?çok mu günahkar birisiydim ki? Bu yüzden mi hep sana hasret kalıyordum?

Benim sınavım sen miydin Park Jimin? Tanrı beni böyle mi cezalandırıyordu?

Gelecekten ben: şuan okuyan tatlışlara söylüyorum, bu kadar saçma bir kurgu bir daha dünyaya gelmez. O kadar çok cümle fazlalığı ve yazım yanlışı var ki, bence bu kurguyu okumayı bırakın. Zamanınızdan gidiyor.

Dernièr, JenminWhere stories live. Discover now