2

1.5K 188 38
                                    


Onu mahvettiğimi göremiyor. Demekki beni herşeyimle seviyor.

.....

"Dernier, sevebileceğini düşündüğüm bir hediyeydi, beni mutlu ettiği kadar senide mutlu edeceğini biliyordum. "

Gözlerinde ki mutluluğu görebiliyordum. Bakışlarını elinde ki müzik kutusundan alarak bana yönlendirdi.

"Ah, bunun artık satılmadığını sanıyordum"

Gülümsedim. Zaten satılmıyordu.

"Bir antikacıdan aldım, bunu bulmak benim içinde oldukça zor oldu"

Gülümsedi. Alt dudağını ısırırken derin bir nefes verdi, sanki ona bir müzik kutusu değilde, dünyaları vermişim gibi sevinçle gözlerime baktı.

"Sanırım doğum günümde aldığım en güzel hediye buydu."

İçimi saran mutluluğu iliklerime kadar hissediyordum. Onu mutlu etmek benim en büyük mutluluğum olmuştu.

"Bunun anlamı ne sevgilim? Daha önce böyle bir şeye hayranlık duyduğunu bana söyleseydin, seni mutlu eden ben olacaktım."

Hyesa çakma üzüntüsüyle dudaklarını büzerken, Jimin tatlı gülümsemesini Hyesa ya sunmuştu.

"Üzülmene gerek yok güzelim, inan bana verdiğin hediye mükemmeldi. "

Jimin Hyesayı teselli ederken, kollarını bedenine sararken, deli gibi sevdiğim gülümsemesini ona sunarken, benim tek yapabildiğim onalrı uzaktan buruk kalbimle seyredebilmekti. Hyesayı Jimin teselli ederdi, fakat benim anlatmaya korktuğum sevgimin verdiği ızdıraptan dolayı kanayan ruhumu kim teselli edebilirdi ki? Kimse. Beni kimse, hiçbir zaman anlamayacaktı, ona olan aşkımı bir tek ben bilecektim, zaten anlamalarınıda beklemiyordum. Hatayı yaparak ona aşık olan bendim, karşılığında anlayış beklemem saçma olurdu.

.......

"Uçtuğumu hissediyorum Jeon"

Ellerimi iki yanıma açarak ciğerlerime temiz havanın girmesine izin verdim. Hiçbir şeyi net düşünemiyordum, içtiğim kadehlerden olsa gerek, önümde gözüken herşeyi çift görüyordum, kucağında durduğum adamın yüzünü bile.

Çıkık dişlerini gözler önüne serdiğinde alayla konuştu.

"Evet güzelim, sevgilinin seni uçuruyor"

İyice bulanıklaşan görüş açımla gözlerimi kısmış ve çatılan kaşlarımla yüzünü net görmeye çalışmıştım.

"Jungkook, eve gitmek istiyorum. "

"Tamam bebeğim, seni evimize götürüyorum zaten."

Dudaklarımı büzmüş ve gözlerimi kapatmıştım.

"Tamam, çabuk ol "

Dudaklarını  birbirine bastırırken yanına ilerlediğimizi siyah büyük arabanın içine yavaşça bedenimi bıraktı. Kendisi şoför koltuğuna geçmişti, yanında yorgunluktan uyuklamak üzere olan Jimine gözüm kaydığında sinirlenmeden edememiştim. Bir gece daha onun yüzünden mahvoluyordum. Fakat kendisinin ruhu bile duymuyordu.

"Çok yoruldum"

Yanımda mayışmakta olan Hyesaya kafamı çevirmiştim. Ona karşı yavaştan kin güdümeye başlamıştım fakat bu elimde olan birşey değildi. Kötü bir kız olmadığını bilsemde kendime engel olamıyordum.

mırıldanarak söylediği şeye Jungkook gülerek cevap verdi.

"Doğum günü çocuğu bile bir yudum içki içmezken, siz ikiniz içkinin dibine vurdunuz yorulmanız gayet normal"

Dernièr, JenminWhere stories live. Discover now