16.Burası Minik Telaşeler

1K 179 174
                                    

Mutsuzluğun nedeni mutluluğa sebep aramaktır, deli şeytan. Bak bunu öğrendim.

-jotunheim-

İyi okumalar... Bol gülüşler.


16.Ekim

Öğleden Sonra

-YEFE-

Tatlı bir heyecan içine girip yerinden zıpladı... Etrafta koşuşturuyor onu taklit eden Guncik ile aynı mutluluğu paylaşıyordu. Üç yaşındaki çocuktan daha şen, elinden tuttuğu Guncikten daha küçük yaşta gibiydi. Bugün onun doğum günüydü. Özel insanlarda olan Yefe kişiliği ile bugün varolmuştu.

Yefe'nin doğum günüydü bugün; ekimin ortası, on altısı.

Guncik'te onu taklit edip zıplamaya başladı. Yeni bir oyun öğretiyor zannediyordu. Giydiği elbisenin etek kısmındaki tüller onunla birlikte havalanıyordu.

Saçları iki yana ayrılmış bir anten gibi tepesinde toplanmıştı. Ufuk kardeşinin saçlarını böyle bağlıyordu. Çünkü uzaylıların anteni olduğunu düşünüyordu. Kardeşi de uzaydan olunca değme keyfime diyordu.

Güneş odanın kapısına hafifçe vurup seslendi. "Yefe girebilir miyiz?"

Hemen çocuk halini içine oturtup giydiği takım elbiseye uygun bir rol sergiledi. Guncik'in elini bırakıp takım yeleğini düzelttikten sonra ellerini ceplerine koydu. Avm camlarından boy gösteren karton mankenlere dönüştü.

"Buyrun."

Güneş müsait olduğunu anlayınca içeri girdi. Odada gördüğü kişi ile yüzü aydınlandı. Gözleri kamaşma ile tatlı tebessüm yaydı.

Arkasından ilerleyen Yiğit'de onun gibi oldu. İkisininde yüzündeki ifade kopyalanmış gibiydi. Yüzlerine oturan şefkat ve sevecenlik kocaman bir gülümseme vermişti.

Güneş dayanamayıp gördüğü tatlılığı diline döktü. "Ya sen ne tatlı olmuşsun. Yerim seni." Kollarını açıp sarılmak için ilerledi.

Yağız Efe bu iltifat karşısında ellerini cebinden çıkardı. Poz kesmeyi bırakıp yanaklarına avuçlarını dayayarak gözlerini kırpıştırdı. Tatlılığın kanında olduğunu biliyordu.

Yıllarca çevresindeki insanlara tatlı olduğunu kanıtlamaya çalışmıştı. Nihayet fark edilmişti. Bu resmen düşen elmanın yer çekimini göstermesi gibi hazıra konulmuş gerçek yansıması olmuştu.

Takım elbise sayesinde tatlı olduğu kabul edilmişti. En son rüyasında Altın Küre ödülünü alırken bu kadar gurur ve sevinçle dolmuştu. Rüyasında Johnny Bravo'ya nasıl göz kırpıp cakas attıysa Guncik'e de öyle hava atmak istedi.

Tüm havası Güneş'in çömelerek Guncik'e sarılması ise sönüp gitti. Kalp kırıkları Titanic gibi içine batarken alt dudağını sarkıttı.

Şu an bir asfalt kenarına çöküp beş kilo jöleyi saçlarına yedirmiş halde arabesk rap dinleyebilirdi. İçindeki bez bebekler ve Cindy'ler ere kaçmıştı. Gözü çıkası Ken'ler.

Daha fazla üzülerek kişiliğine yasta ve hasta etmedi. Teselliyi kendinde aradı. Kollarını kendine sararak, bir nevi kendine sarıldı. Canısı kendisiydi. Neyse ki aynalar gerçeği söyler ve onun ne kadar mükemmel olduğunu kanıtlardı.

Belki abisi onu sever diye bakışlarını kaydırarak ona çevirdi. Fakat o da Güneş'in kucağında sevilmekten memnun Guncik'in yanağını sıkıyordu.

BURASI LİSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin