1. Burası Lise

34.4K 1.4K 1.6K
                                    

BURASI LİSE

1. Bölüm:  Burası Lise

Masalların ve kahramanların çeşitleri gerçek hayattaki çocukların yanında bir hiç kalır. Çocukların küçük çaplı, büyük mercekli koca dünyaları vardır. Büyükler; olmak istedikleri, oldukları ve olmaya çalıştıkları kişilikler için boğuşurken, çocuklar her daim kendi kahramanları olur.

Biz çocuklar ve çocuk kalanlar severek aşarız her şeyi. Büyümek dedikleri o garip şeyi bile severek aşarız. Yeter ki kendi kahramanlıklarımızdan vazgeçmeyelim.

O masal gibi hayatlar olduğuna değil, masalların hayatlar olduğuna inanır. İnandığı her şeyin gerçekte mümkün olduğunu sanır. Dozu olmadan bir şeyleri sevmeyi, duygularını saklamadan göstermeyi bilir. Abartır, yüksek yaşar hayatı. O öyle bir oğlandı. Onun liseli olduğu ilk sabah yine ortalığı katması ile canlanmıştı.

Başını ellerinin arasına almış, duygusal dalgınlık yaşarken kendine ufuk çizgisi olarak tezgahtaki bulaşık süngerini seçmişti. Derin bir iç çekti...

"Ah! Aman Yarabbim. Bu lise hayatı çok zor."

Ablası Güneş, elindeki çay bardağını usulca masaya koyup ona döndü. Tabiki de bu dert yanmasına verecek tepkisi vardı. Olağan bir durum gibi sakinlikle kardeşinin kafasına şaplak vurdu. Dertli, çilekeş tavrından tokat sayesinde saniye ile sıyrılan Uzay dudağını sarkıtarak ablasına döndü. Ani bir düşüşle dibine çakıldığı mutsuzluk hayatını sorgulattı, tabii daha çok ablasını.

"Neden? Niye yani abla?"

Ciddi ciddi sorgulama aşamasındaydı; hayatını, ablasını, ailesini hatta kendini bile.

"Daha okula bile gitmedin diyedir belki. Belki de... Olmayan beynindeki boşluk, azap çeksinde kendine gel diyedir. Belkide -ki bu en güçlü ihtimal- canım istedi diye vurmuşumdur. Tüm bu sebepler yetti mi sana, benim malım!?"

Ablasının söylediği lafa kaşlarını çatsada daha sonra sevinç içinde annesine döndü. Kendini kırıntı ile mutsuzluğa boğup, yine bir kırıntı miktarıyla mutluluktan havalara uçuyordu.

"Ablam ilk kez bu kadar uzun cümle kurdu analık(üvey anne). Şu an duygusallaştım vallahi. Çocuğum baba demiş gibi hissediyorum. Canım ablam."

Kollarını zorla kendini bu yapış yapış sevgiden kurtarmaya çalışan ablasına sardı. Olabildiğince sıkıp bu sırada intikamınıda aldı. Sonunda büyük bir zafer ile çekilince ablası sinirden delirmişti zaten.

Hatta öyle sinirlenmişti ki onu değil annesini muhatap alıyordu. "Anne bak şu çocuğu evlatlık falan verin."

İki kardeş arasındaki evden gönderme savaşında bir teklifte Uzay'dan geldi. "Seni ere  verelim kız." Kafasına yine bir şaplak yedi. Daha fazlasına cesaret edemeyip kahvaltısına döndü. Daha sonra okul için hazırlanmalıydı.

Hazırlanması uzun sürdü yavaş ve gönülsüz hareket ediyordu. Sonunda evden çıkmadan ablası onu karşısına alıp kontrol etti.

"Üniformana bakayım. Aferin bozma sakın, kıyafetlerine dikkat etmelisin. Okula gidiyorsun serserilik yapmaya değil. Çantanı aldın mı? O da tamam."

Uzay omuzları düşmüş, bıkkın ifade ile ablasına bakarken aslında zihin gücü ile bir bedenin arkasını görebilir mi diye deniyordu. Eğer ablasını değilde arkasındaki portmantoyu görürse süper kahraman olmuş olurdu ve böylece okula gitmek zorunda kalmazdı...

BURASI LİSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin