Bölüm 19

2.3K 227 147
                                    


Öncelikle güzel yorumlarınız için bol bol kalpler getirdim size. İzmir'in göbeğinde internet sıkıntısı çektiğim ve evimde olmadığım için size bir kapak resmi verememiş olsam da bölümü ertelemek istemedim. 

 Ayriyeten bir önceki bölümde tam yerinde bir tahminde bulunan @cancankus1234 'e çok teşekkür ederim :) 

Bölümümüz bütün hafta yorumlarıyla beni güldüren @kitaptakiben' e gelsin o zaman. Bu bölüm tam senlik derken şaka yapmıyordum :)

İyi okumalar :)

*******

'Görüşmeye geldim.' dedi sırıtmaya devam ederek. Bir şey demeden ilerleyip karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Ortadaki sehpaya çantamı ve dosyamı bıraktıktan sonra gözlerim tekrar Kadir'i buldu.

' Burası benim iş yerim Kadir. Ne iş yeri ya okul burası?' dedim kaşlarımı kaldırarak. Oturduğu yere biraz daha yerleşti. Dirseklerini koltuğun iki tarafındaki yükseltiye dayadı.

'İyi ya ben de okula geldim zaten. Sen öğretmensin ben de veli.'

Kaşlarımla ağzım aynı orantıda açıldığında bir süre hala sırıtmakta olan Kadir'e boş bakışlar attım. Veli mi dedi o?

'Veli mi?' diye sordum şaşkınlıkla. Bir şey demedi ancak kafasını aşağı yukarı sallayarak söylediğimi onayladı.

'Kimin velisisin sen?

'Yeğenimin. Yani Arif'in yeğeni aslında. Hani şu sarı var ya. Heh onun. Ama ben de pek severim Buğra'yı.' dedi bacak bacak üstüne atıp. Kadir de en az Mina kadar oyunbazdı. Kafamı iki yana salladım.

'Neden bu okul peki Kadir?' diye sordum sol kaşımı kaldırarak. Amacım kesinlikle niyetini irdelemek değil tamamen bahanesini duymaktı.

'Yeğenimin güzel bir eğitim almasını istiyorum Zeynep öğretmenim. Önceki okulundan pek mutlu değildi.' deyip gözlerini havaya kaldırdı ve bir süre düşündü. Sonra gülümseyen yüzü tekrar bana döndü. ' Biz de memnun değildik ailesi olarak. Sizin okulun eğitiminin çok iyi olduğunu duydum. Ve sekreterlikteki Selda Hanım'a bahsettiğim gibi özellikle dil eğitimi bizim için çok önemli. ' dedi kafasını sallayarak.

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp bir süre bekledim. Güzel bir bahaneydi. Dahası epey uğraşılmıştı. Dolayısıyla oyununa dahil olmakta bir sakınca görmüyordum.

'Pekala Kadir Bey. Merak ettiklerinizle başlayalım isterseniz. Sizi dinliyorum.' dedim ciddi bir ifade ile. Ela gözlerini kısıp bir süre düşündü.

'Her gün dersiniz var mı Zeynep öğretmenim?' dedi o da ciddileşerek. Kafamı aşağı yukarı salladım.

'Haftanın 4 günü İngilizce dersimiz var. Haftada 10 saat İngilizce eğitimine ayrılmış durumda. Tabi ki seçmeli yabancı dillerimiz de mevcut.'

'Biz seçtik yahu. İngilizce iyidir.' dedi ciddi bir ifadeyle. Küçük bir kahkaha dudaklarımın arasından kurtulup odanın duvarlarında yankılandı.

'İngilizce zorunlu dersimiz zaten Kadir Bey. Benim dersim dışında Fransızca, Almanca ve İspanyolca derslerimiz de var. Onlardan birini daha seçiyorsunuz. İki yabancı dil yani.' deyip kafamı salladım. 'Dil eğitimi sizin için önemliymiş ya ben bilgi vermek istedim sadece.' dedim gülümseyerek.

Kadir birden ayağa kalktı. Sağ eliyle beni göstererek gülümsedi.

'İşte aradığım işini severek yapan, eğitim öğretim aşkıyla yanıp tutuşan bir öğretmen. İçim çok rahatladı. Bunu bir yemekte kutlamalıyız.' dedi coşkuyla. Olayları nasıl, ne zaman ve ne şekilde bağladığını anlamadığımdan ötürü dumur olmuş bir şekilde onu izledim. Hala kendi kendine söyleniyordu.

SemenderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin