"Profesör..." dedi titrek sesiyle. Uzun zamandır sadece ağlayan dudakları, Jin gelince açılmıştı. Sadece sevgilisi geldiğinde konuşabiliyordu Taehyung. Ağlamadan, hissiz ruhuna his ekleyerek... "Beni çözer misin?"

Profesör bir saniyeliğine durakladı. İkisine baktı bir anlığına. Ofladı ve acılarını izledi. İkisinin de çaresiz suratına baktı. O kadar çaresiz duruyorlardı ki, profesör ikisini de kurtarmak istedi. İkisinin de bu iğrenç yüz ifadesine, mutluluk eklemek istedi.

İlerledi sonra. Taehyung'a yaklaştı ve çözdü onu. Her kelepçesini tek tek çözdü ve doğruldu koca beden. Her yeri ağrıyor olmalıydı, bedeni uyuşmuş olmalıydı. Ona yaptıkları deneyler ağırdı.

"Özür dilerim, evlat. Bunca zaman senin ve türünün canavar olduğunu düşündüğüm için özür dilerim. Haksızdım ve bunu telafi etmek için ne gerekiyorsa yapacağım."

Taehyung gülümsedi ve profesörün omzuna vurdu. Ona kızmıyordu, hiçbir zaman kızmamıştı. Çünkü haklıydı bu koca adam. Creatura'lardan korkmakta da, onları yok etmek istesinde de haklıydı. Kim tehlikede olmak isterdi ki? Kim geceleri kulaklık takıp ayı izleye izleye gezmek istemezdi ki? Kim, kim koca bir canavarı dünyasında isterdi?

"Önemli değil." diye fısıldadı Taehyung, yorgunca. "Sizi her zaman anladım."

Sonra oturduğu yerden Jin'e döndü Taehyung. Güzel sırtı hala Taehyung'a dönüktü. Taehyung, hala sevgilisinin güzel suratına bakamamıştı. Onu görememişti bir türlü.

"Jin, bana dön."

Taehyung'un yorgun sesini duydukça titredi Jin. Başkalarına sevdiği adama yaptığı şeyi anlatsa, herkes onu suçlu bulurdu. Fakat Jin de insandı. O da bencildi, o da acı içindeydi. Herkesin yaptığı gibi bir hata yapmıştı sadece. Düşünmeden yaptığı minik bir hata...

Jin dönemediğinde, yutkundu Taehyung. Uzun zaman olmuştu aşkını yaşamayalı, onu görmeyeli... Uzun zaman olmuştu, Taehyung gülmeyeli. Bu yüzden ayaklandı Taehyung. Sevgilisinin kalbinin çoktan eriyip yok olduğunu biliyordu. Tanıyordu onu, biliyordu. Şuraya gelmek için bile kendini ne kadar zorladığını biliyordu.

"Göz kapaklarımın güzel olduğunu söylemiştin, hatırlıyor musun?" derken ayaklandı Taehyung. Jin'e doğru adımlar atarken, bir anda yalpaladı. Uzun zamandır yürümediği için koca bacakları dolandı birbirine, düşecek gibi oldu. Ve o anda döndü Jin ona, hissetti sevgilisinin düşeceğini. Minik bir çığlıkla minik ellerini, sevgilisinin koca koluna sardı. Sonunda göz göze geldiklerinde, gülümsedi Taehyung belli belirsiz. İşte diye düşündü, İşte yaşam kaynağım.

"Gözlerimin gerçekten güzel olduğunu, senin gözlerine bakınca anladım ben. Çünkü senin de gözlerinin biri çift, diğeri tek kapağı var." derken özlemle bakıyordu ikisi de, aşık oldukları o gözlere. "Birbirinden farklı olan iki şeyin bir araya gelince bu kadar güzel olacağını düşünmezdim."

Jin'in gözlerinden döküldü yaşlar, yağ misali. Kaydı kaydı durdu, gözleri dolu dolu oldu. Göremedi sevgilisini, buğulu olmadan.

"Yapma bana bunu..." diye fısıldarken buldu kendini Jin. "Yalvarırım kız bana, bağır. Yalvarırım öyle güzel bakma."

Taehyung yaladı dudaklarını. Profesör ise cama doğru ilerledi. Askerlerin her an gelebileceğini onlara hatırlattı fakat fark etmedi kimse onu. Onlar kendi acılarında boğulurken, kimseyi duyacak durumda değillerdi.

"İlk duyduğumda kızdım, kırıldım." dedi Taehyung, dizlerinin üzerine çökerek. Koca bedenini sevgilisine göre ayarlamaya çalışıyordu. "Fakat düşündüm. Haklıydın, Jin. Kardeşin o... Biliyorum beni kırmak istemedin, acı çektirmek istemedin. Ne kadar pişman olduğunu da biliyorum ama kaçmayacağım. Ben insan öldürüyorum, bu bir gerçek. Askerler gelene kadar burada kalacağım. Sen de, profesör de, insanlar da haklıydı. Bizim yok olmamız gere-"

CREATURA -TAEJIN-Where stories live. Discover now