°PENTADECA°

1.8K 313 387
                                    

Hayatın üç aşamadan oluştuğunu duymuştu, Jin. On dokuz yaşında, kendini aptal bir yazar olarak gören hastası söylemişti ona. "Hayatım aynı deprem gibi." demişti Jin'in gözlerinin içine bakıp. "Sallandı aklım ilk önce. Sonra çatlaklar oluştu ruhumda, enkaz altında kaldı duygularım. Üç evre, doktor. Üç evrede yaşamayı unuttum ben."

Jin düşünüyordu. Taehyung'un gözlerinin içine baka baka inatla onların imkansız olduğunu söylediği anı düşünüyordu. Onu duyduktan sonra sallanmış mıydı, yoksa çatlaklar mı oluşmuştu? En kötüsünü katmadı Jin. Enkaz altında değildi, biliyordu bunu. Çünkü Taehyung'a ulaşmak istiyordu. Ona ulaşmak için, imkansızlığı imkan haline getirebilmek için çabalayacaktı.

"Oğlum?"

Jin, profesörün sesiyle kaldırdı kafasını. İş yerindeydi. Yine kendi derdini içine gizleyip, başkaları için ayırmıştı ruhunu. Yine yalan söyleyip, mutlu gibi davranmıştı. Kendisi karanlıkta boğuluyorken, insanlara hayatın güzelliğini anlatmıştı.

"Kalbini kırmak istemiyorum. Git, profesör."

Jin, profesörün ne ara geldiğini fark etmemişti. Hoş, bunu umursamamıştı da. Profesörü gördüğü an, onu 'casus' olarak yayında suçlayışı gözlerinin önüne geliyordu. Taehyung'un onu bırakışı ve acımasızca ikisinin olamayacağını söyleyişi geliyordu. Gerçeklerin yüzüne tokat gibi çarpışını hatırlatıyordu, ona bakmak.

"Neden? O canavar sana bir şey mi söyledi?"

Jin, gözlerini parmaklarının arasındaki alpaka kaleme indirdi. Her şeyin onu hatırlatması, yüreğine minik bir ateş düşürdü. Taehyung'la sadece bir geceyi birlikte geçirmiş olmalarına üzüldü içten içe.

"Canavar..." dedi Jin, kendi kendine. Sonra üzüntüyle karışık alayla güldü. Bu kelime yakışmıyordu ona. Jin'i defalarca kendi türünden koruyup, bilinci kapalıyken hastaneye kadar taşıyan ve zarar gelmesin diye sabaha kadar bekleyen Taehyung'a hiç yakışmıyordu hem de.

"Canavar sensin." dedi Jin, fısıltıyla. "Canavar benim. Canavar olan insanlar."

Profesör şaşkınla kaşlarını havalandırdı. Jin'in ne saçmaladığını düşünürken, Jin araladı dudaklarını.

"Kendisine sırnaşmaya çalışan kediye tekme atanlar canavar. Karısını ve çocuklarını dövenler, bir insanın üzerinde veya bedeninde bir hakkı olduğunu düşünenler, hayvanları zehirleyenler canavar, profesör. Taciz edenler, tecavüz edenler... Köpeği kediyi bir kenara bırak, elinden gelse otlara sürtünecek olan iğrenç varlıklar canavar. Sırf çocuğu kız diye diri diri gömenlerden tut; eşini veya çocuklarını gözünü kırpmadan öldüren şerefsizler canavar! Kimse değil, onlar!"

Profesör birkaç saniyeliğine durdu. Bilmiyordu, yaptığı o canlı yayınla bir haftadır Taehyung ile görüşemediğini, ondan bir telefon bile alamadığını bilmiyordu. İnsanlığı kurtarayım derken, Jin'i yok ettiğini bilmiyordu, profesör.

"Tekrar söylüyorum, benim tanıdığım kimse canavar değil. Umarım sen canavar değilsindir, profesör."

Profesör, diyecek bir şey bulamadı. Jin'in söyledikleri mantıklı gelmişti tuhaf bir şekilde. Bunun doğru olmadığını bilse de, doğru gibi gelmişti kulağına. Bu yüzden geriye birkaç adım attı. Jin'i kendine böylesine bağlayan o Creatura'yı, araştırmayı bırakmaktan korktu bir an. Kaşları çatık bir şekilde Jin'e baktı ve kafasını iki yana salladı.

CREATURA -TAEJIN-Where stories live. Discover now