Bölüm 1: PLADİX

Start from the beginning
                                    

Ölüm ve yaşam içinde kavgaya tutuşmuştu. Ölüm derhal uçurumun kıyısına gitmesi ve dipsiz karanlıkta yok olması için fısıldıyordu yüreğine. Yaşam ise avazı çıktığı kadar bağırıp yok olmak ve var olmak arasındaki farkı anlatıyordu. Daha fazla bu kavgaya dayanamadı Arya. Zaten ettikleri tek kelimeden dahi anlamıyordu. Var olmak ve yok olmak arasındaki fark neydi ki? Bunca zamandır içinde avazı çıktığı kadar bağıran yaşam ne anlatıyordu? Hem ölse ölüme ne faydası olacaktı?

Çalıştırdığı arabayı daha fazla bekletmeyip sürmeye başladı. Nereye gittiğini bilmese de sürüyordu. Tıpkı hayatı gibi...

Çok geçmeden şehre inmişti. Her gün gördüğü va bazen göz göze geldiği binlerce insan da ölüm ve yaşam kavgası yapıyor muydu içinde? Her gün uyandığında içinde kocaman bir boşluk hissediyor muydu onlarda? Kaçmak için daima bahane aradıkları hayata her gün yeniden, sımsıkı tutunuyorlar mıydı Arya gibi?

İçindeki kavgayı susturmaya çalışırken aklı da karışıyordu. İçindeki tüm bu yorucu olaylara kulaklarını tıkadı ve durmasını işaret eden kırmızı ışığa verdi dikkatini. Geçse ne olurdu ki? En fazla para cezası alırdı. Zaten boğazına kadar batmamış mıydı borç batağına, biraz daha borçlansa ne olurdu?

Kırmızı ışıkta geçmeyi aklına koymuş tüm hızıyla ilerlerken yol kenarındaki stand dikkatini çekti. "Uzay keşfi için gönüllülük" yazıyordu standın üzerinde. Standın arkasındaki iki kız sabahtan beri beklemenin ve kimsenin dikkatini çekememenin bıkkınlığıyla etrafa bakıyorlardı. Kime seslenseler onları umursamadan geçip gidiyordu.

Kızlara acıdığından mı yoksa standın üzerinde yazan yazıyı merak ettiğinden mi karar veremeyerek arabasını kenara çekti. Standın üzerindeki yazı için aklında kurduğu binbir ihtimalle arabadan indi ve kızların yanına doğru yürümeye başladı. Sonunda birisinin kendilerine doğru geldiğini gören kızlar tüm neşelerini tekrar toplayıp ona doğru gülümsemeye başladılar.

Kendisine doğru gülümseyen kızlara karşı yüzündeki somurtmayı bir kenara atıp gülümsedi Arya. İçini yakan onlarca acıya rağmen gülümsemek en büyük yeteneğiydi zaten O'nun. Standın önünde geldiğinde sarı saçları, yeşil gözleri ve bembeyaz lekesiz yüzüyle adeta sokağı aydınlatan kız tüm sevecenliğiyle "Merhaba standımızı tanıtmamızı ister misiniz?" diye sordu. Kızın sorusundan sonra ne için orada olduğunu sorgulasa da geri dönüp gitmenin büyük saygısızlık olacağını düşünüp "Olur" diye cevap verdi. Bu defa simsiyah saçları, koyu kahverengi gözleri ve esmer teniyle diğerinin yanında güzelliği sönük kalsa da piercingleriyle dikkat çekmeyi başaran kız, sevecen bir şekilde "Önce size tanıtım afişimizi gösterelim, buyrun" diyerek elindeki afişi Arya'ya uzattı. Arya kendi ayaklarıyla geldiği bu standın onu gereksiz bir şekilde yoracağını düşünüp içten içe pişman olsa da kızın uzattığı afişi aldı. Sarı saçlı kız tekrar söze girerek "Önce afişimizi inceleyin, sonra merak ettiğiniz yerleri size detaylarıyla anlatacağız," dedi. Arya elindeki afişin üzerindeki resimlere göz gezdirdi. Afiş gezegen ve uzay gemisi resimleriyle doluydu. Her resmin altında bir iki tanıtım cümlesi vardı. En çok dikkatini çeken yeşil gezegene ve altındaki yazıya göz gezdirdi. Yazıda gezegen hakkında bilgi veriliyordu. Bu bilgileri neden okuduğunu bir türlü anlayamamıştı. Asıl öğrenmek istediği şey standın ne işe yaradığıydı. Gözlerini afişten ayırıp sarı saçlı kıza bakarak "Tüm bunlar neyi anlatıyor anlamadım. Aslında standınızın üzerinde yazan yazıyı merak ettiğim için gelmiştim," dedi. Sarı saçlı kız şaşkın bir ifadeyle "Haberleri izlemediniz mi? PLADİX keşfettiği yeni gezegen için oraya gidecek gönüllüler arıyor. Diğer ülkelerdeki rakiplerine karşı bir ilke imza atıp bir astronotu değil normal bir insanı uzaya gönderecek. Rakipleri uzaya çıkmanın normal bir insan için tehlikeli olduğunu düşünse de PLADİX güvenilirliğini kanıtlamak istiyor," dedi. Aslında çok da ilgilendiği bir konu değildi uzay. Neden bu standın önüne geldi, standın üzerindeki yazıyı neden merak etti bilmiyordu. İçinden bir an önce oradan ayrılıp eve gitmeyi hayal etsede kızların tanıtımını cevapsız bırakmak istemedi ve "Yani siz burada o gezegene gidecek kişiyi mi seçiyorsunuz?" diye sordu. Kız yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirerek "Biz o gezegene gitmek isteyenlere bir form doldurtuyoruz. 2 gün sonra PLADİX bu formlar arasından bir kişiyi seçecek ve ona tarihte uzaya çıkan ilk normal insan olma fırsatını verecek" deyip hafif eğilerek standın iç kısmından bir kağıt çıkardı ve Arya'ya uzattı. Arya hala içindeki ev hayalini sürdürse de girdiği bu yorucu diyalogtan kaçamayacağını bildiği için kağıdı kızın elinden aldı. Arya kağıdı aldıktan sonra kız standın üzerindeki kalemi alıp Arya'ya uzatarak "Buyrun, bu formu doldurarak sizde uzaya çıkma şansı kazanın. Kim bilir belki siz seçilirsiniz ve adınız tarihe geçer," dedi. Arya küçük bir gülümseme atarak kalemi eline aldı. Gülümsemesi aslında adını küçümsediği içindi. Tarihe yazılsa ne olurdu ki? İsminin yaşadığı hayatta ona bir faydası yoktu aksine hayatında tanıdığı en kötü insanın ismini taşıyordu. Annesi ona kendi ismini verdikten sonra öylece terk edip gitmişti onu. Babası ona asla ismiyle seslenmezdi çünkü onun da hayatında tanıdığı en kötü insan bu ismi taşıyordu. Hayatı boyunca kendisine yük olan bu isim tarihe geçse ne olacaktı ki?..

Forma kimlik numarası dışında tüm bilgilerini yazdıktan sonra kıza dönerek "Kimlik numaramı da yazmak zorunda mıyım?" diye sordu. Kız "Bize verilen talimatlar tüm formun dolması gerektiği yönünde ama merak etmeyin tamamen gizlilik içinde yürütülen bir kampanya bu," dedi. Arya standın üzerindeki çok gizli(!) diğer formlara ve kimlik numaralarına baktı. Yine de artık kaybedebilecek hiçbir şeyi olmadığını düşünerek forma kimlik numarasını da yazıp formu kıza uzattı. Kız gülümseyerek formu aldı ve "Tebrik ederim! Umarım şans sizden yana olur," dedi. Arya gülümseyerek "Teşekkür ederim" dedi ve standın önünden ayrılıp arabaya doğru yürümeye başladı.

Şans bu vakitten sonra ondan yana olsa da bir şey değişmezdi zaten onun için. Şans neydi ki zaten? Tesadüfler silsilesinin getirdiği bir mutluluk mu yoksa Tanrı'nın bir hediyesi mi? Bir dininin var olup olmadığından dahi emin değildi artık, o yüzden şansa inanmak ona çok uzaktı. Onun formunun seçileceğine ihtimal dahi vermiyordu. Normal bir insanın seçileceğine inanmıyordu zaten. Her zamanki tanıtım oyunlarından birine alet olduğunu düşünüyordu.

Aklında PLADİX'i yargılamayı bırakıp arabasına bindi. Ölmek için ayrıldığı evine karmaşık duygularını bağrına basması için bir fısat tanıdı yine. Belki bu sefer evi merhem olabilirdi yaralarına. Karmaşık bir şehrin, duygusuz bir binasındaki, babasının kokusuna sahip o ev... Belki bu sefer o kokuyla doldurabilirdi içindeki boşluğu...

Yeni bir kitapla daha merhaba 👋

Bu bölümde de olduğu gibi her bölüm başında resim ve yazı olacak. Bu resim ve yazılar konulduğu bölümlerle alakalı resim ve yazılar olacak. Resimlerdeki karakterler ve semboller konulduğu bölümde bahsedilen karakterleri ve sembolleri gösteriyor. Karakterlerin resimlerini çok fazla koyup hayal gücünüzden çalmayacağım. Kitap fantastik bir kitap olduğu için anlatımı kolaylaştırmak adına bazı karakterleri ve sembolleri bölüm başındaki resimlerle tanıtacağım📣

Bu kitabın, kalbinizin sevgi dolu bir bölümüne hitap edeceğini düşünüyorum 😊

Umarım ilk bölümden sizleri kazanabilmişimdir 😊🖤🌿

2. Bölümde görüşmek üzere 👋

Ayrılmadan önce ilk bölümün sizde bıraktığı hissi buraya yazar mısınız?

EFERYA: Son SavaşWhere stories live. Discover now