Bölüm 2

56 4 0
                                    

Çıplak ayakları ile ıslanmış çimenleri ezerek ilerleyen kadın kalbinin sesini kulaklarında hissediyordu. Attığı her adımda hem biraz meraklanıyor hem de endişeleniyordu. Etrafına baktı.
Ormanlık bir alandı ama arkasındaki ağaçların arasından evini görebiliyordu sağ tarafında bir çıtırtı sesi geldiğinde hızla o yöne doğru döndü

"Orada kim var?"

Kadın yürümeye devam etti yaklaşık 8 metre uzunluğunda, büyük çınar ağacının önünde durdu. Çıtırtı sesleri bu ağaçtan geliyordu. Sanki ağaç giderek açılıyordu . Ağacın kalın gövdesinw elini uzattığında bir göz belirdi ve bir baykuşu andıran gözbebekleri kadına dikildi. İkisi de birbirine sessizce bakarken kadın karşısında ne durduğunu anlamaya çalışıyordu

"Merhaba!" Dedi ağaç. Kadın çığlık atarak geriye doğru koşmaya çalışınca ayağa takılıp yere yuvarlandı. Oturduğu yere kaşlarını çatarak tek gözlü çınara baktı
"Nesin sen?"

"Ben bir ağacım."

"Onu görüyorum şapşal. Nasıl konuşabiliyorsun?"

Kadın ellerini pijamasına sürüp temizledikten sonra ayağa kalktı ağaç tekrar konuştu.

"Sana ihtiyaçları var Marpessa. Kendi isteklerini ve hayallerini kenara bırak. Onlara yardım et. Onların kalplerini sevgisizlikle ve öfke ile dolmasına izin verme. Hepinizin hayatı sana bağlı. Istediğin şeyi değil yapman gerekeni yap."
Kadın ağacı alaya alarak kıkırdağında ağaç konuşmasını durdurmuştu. Bunu fark eden kadın özür dileyerek tekrar devam etmesini istedi." Benim zamanım azalıyor .Sabah olmak üzere"

Kadın etrafına bakındı sabah olmasına neredeyse saatler vardı.

"Bana bak kütük! Onlar kim? ve emin ol hayatta kimse benim yönlendirmemle değişmez. ben kimim ki?"

"Seçimlerine dikkat et çok kararsızsın dediğim gibi yapman gerekeni yap"

"Sen osun. Tıpkı onun gibi konuşuyorsun "

Ağaç büyük bir gürültüyle ortadan ikiye bölündü kadın korkmuş ve afallamıştı. Geriye doğru adımlar atarken rüzgar hızlanmıştı. Neredeyse kasırgaya dönüşecekti.  Kadın evine baktı ama hareket edemiyordu. Sert rüzgarın etkisiyle yerdeki çalılar etrafta soruluyordu ve kadının yüzüne çarpanlar derisini sıyırıp geçerken yüzü kanlar içerisinde kalıyordu. Kasırganın arasından tanıdık bir ses duydu

"Koş hatris yapabilirsin" Ama kadın koşmayı bırak hareket dahi edemiyordu.

Kadın çığlık atarak yataktan fırladı terlemişti ve ensesindeki saçları ıslanmıştı. Derin derin nefes alıp veriyordu. Ayağa kalkıp masasında duran sürahiye doğru ilerledi. Bardağa boşalttığı suyundan iki üç yudum aldı. Aklı rüyasındaki o tanıdık sesteydi ve yine  tanıdık gelen cümleler.

Pencereden içeriye doluşan korna sesiyle kafasını kirlenmiş pencereden çıkarınca kırmızı vosvos arabasıyla sevgilisi thomas 'ın geldiğini gördü. Adam arabadan indiğinde kadın üzerindeki bol mavi pijamalarına aldırmadan kapıya doğru koştu.

Kapıyı açınca bir çift çimen yeşili gözle buluşması bir oldu. Kadın her defasında hayranlıkla izlediği gözlere bir kez daha mest olurcasına bakarken adamın çam kokulu parfümüyle yüzünü ekşitti .

-Ne zaman vazgeçeceksin şu ağaç sevdandan?

Kadının yapmacık sinirine hitaben sarışın adamın dudağında bir tebessüm oluştu.
- Unutma ki sevgilim ben bir çiftçiyim. Ve bitkiler benim ilgi alanım. Ayrıca bence çok egzotik bir koku. Eminim ki zamanla alışacaksın.

BENİMLE DANS ETTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang