1 - Ah canım ya

24.6K 2.3K 1.6K
                                    


Surl - Snow



"Yaratılış planının, insanın mutlu olması gibi bir maksadı yoktur."  Der Sigmund Freud. Sonra başka bir yerde, "Yaşamın değeri olmadığını" söyler ve "ancak ondan başka bir şeyimizin de olmadığını" ekler. Kendimi motive etmek için sık sık bunları hatırlarım. Mutsuz hissediyorsam "zaten kimsenin bana mutluluk" sözü yoktu derim veya yaşamaktan bıktığım bir noktadaysam "sahip olduğum tek ve en değerli şey olan hayatımı neden harcamalıyım?" diye sorarım kendime. Yaşadığım olayın şiddeti ne olursa olsun onu küçümseme eğilimindeyimdir. Böylelikle beni fazla incitmeyeceğine inanırım, ki öyle de olur bu. Yine de tüm bunlara rağmen eğer tahammül edemeyecek gibi hissediyorsam, "Sakin ol" diyerek mırıldanırım. Tıpkı şu an da olduğu gibi, "Sakin ol Jeongguk" derim kısık sesle. "Sakin ol, katil olmak için çok genç ve yufka yüreklisin."

"Sen misin yufka yürekli?" Der o da yamuk bir gülümsemeyle. "Güleyim de boşa gitmesin." 
"Taehyun, benden ne istiyorsun?" Sorduğumda şaşırmış gibi yaparak yüzüme bakar. "Taehyung." Diye düzeltir önce. "Benimle saygılı konuşmayacak mısın? Bu mu senin ailenden aldığın terbiye?" Tabii, böyle anlarda o eğlenirken onun aksine ben mahvolmuş bir haldeyimdir çünkü Kim Taehyung kimsenin bulaşmak istemeyeceği türde bir tiptir. Siz ona bulaşırsanız o da size bulaşır. Pislik olduğu içindir bu. Boka basarsanız ayakkabınız kirlenir ya hani? Öyle bir şeydir. Bunları bildiğim halde sondaki 'g' harfini bile isteye söylemem yine de çünkü o ayakkabı zaten bir kere kirlenmiştir. "Saygıyı hak edecek ne yaptın?" Derim genelde. "Seni hastanelik etmedim?" Diyerek yanıtlar. Benim için ömür törpüsü gibi bir şeydir. 

Ne zaman kader hakkında düşünecek olsam aklıma ilk önce o gelir çünkü onunla ilk karşılaşmamız reddedemeyeceğim kadar kadersel ve kederlidir. 

İki sene önce kız arkadaşımın katılmak için can attığı bir etkinlikte kesişmiştir yollarımız. Ben takım elbisemle ortada dikilmiş salak salak etrafımı izlerken görmüştür beni. Görmüş yani. Anladığıma göre hareketlerim onu sinir etmiş. Ne yapmışım da bana bu kadar gıcık olmuş? Şimdi bile en ufak bir fikrim yok. Direkt benden haz etmemiş adam, nefret etmiş benden hatta tiksinmiş. Evet, o etkinliğe katılma nezaketini gösterdiğim için evren beni böyle ödüllendirmiş. Hiç tanımadığım manyağın tekinin nefretini kazanmışım böylece. 

Kim Taehyung, o zamanlar ikinci sınıf bir psikoloji öğrencisiymiş ama okula gelme amacı ders dışında her şeymiş. O, konservatuar okumak istemiş duyduğuma göre ancak ailesi izin vermemiş. Sonra "Tamam, madem illa bu olacak diyorsanız ben de benim için biçtiğiniz kıyafetleri giyerim fakat onlarla sizin istediklerinizin tam aksini yaparım" gibisinden bir restle ailesinin burnundan getirmiş bu izin vermeme mevzusunu. Manyak mıdır nedir işte önüne gelene sataşmaya başlamış böylelikle. Başta bunlardan biri olmasam da sonunda ben de bu burnu boktan kurtulamayanlar kervanına katılmak zorunda kalmışım herifin psikopatlığı yüzünden. Bir de öyle biriymiş ki bu, kafa tutsanız bir dert tutmasanız başka bir dertmiş. Deli manyak, nefes alır gibi herkesin hakkından geliyormuş. Bunlardan biri de benmişim, evet. 

İşte böyle gel zaman git zaman sanırım diğerleriyle uğraşmaktan bıktığı için -ya da önceki hayatımda kral katliamı yaptığım için falan, yine emin değilim- bana sarmış. Sadece benimle uğraşmaya başlamış. Gelip gidip moralimi bozmak, keyfimi kaçırmak ve beni hayattan soğutmak için elinden geleni ardına koymamış. Kurtulabileceğim biri de olmadığından mecbur boyun eğmişim ben de. Tabii, boyun eğmek dediysek yine kendimi "hayır, gayet de cesur biriyim" diye kandırabileceğim kadar baş kaldırmalarım olmuş arada olmamış değil hani ama çok azmış bunların sayısı. Zannediyorum ki onun için diğerlerine nazaran daha dişli olduğum için ciddiye almış beni. Benimle uğraşmak en azından stresini alıyormuş. Delinin zoruna bakar mısınız? Haberim bile olmadan stres topu yapılmışım ve bundan haberim bile yokmuş. 

Kişisel Şuur KayıplarıWhere stories live. Discover now