14 - Evin en sevilen yeri

12K 1.6K 1.8K
                                    


Jealous Of The Birds - Tonight I Feel Like Kafka 



"Kalemimi gördün mü?" diyerek salona girdi heyecanlı bir şekilde. 
"Ne kalemi?" İstemsiz bir şekilde etrafıma bakınmaya başlayarak sordum soruyu.
"Kapağında altın renkli işlemeleri olan koyu yeşil bir dolma kalem." 
"Görmedim." dedim ayağa kalkarak. "Odana baktın mı?"
"Baktım," derken kafasını sallıyordu.

Kim Taehyung'un evinde geçen ikinci günün akşamı, o gün içerisinde okula gitmediğim için harıl harıl ders çalışmaya çalışırken sürekli "şunu gördün mü?" diyerek salona dalmalarıyla geçiyordu. 

"Kayıp mı ettim ki?" dedi kendi kendiyle konuşarak. 
"Değerli bir şey miydi?"
"Yok değildi de," dedi gülerek. "Onunla atıyorum genelde başlıkları." 
"Ne başlığı?"
"Yazı başlığı." 

Yazı deyince kafamda şimşekler çaktı tabii hemen. Gözlerimi üzerine dikerken "acaba mı?" diye geçiyordu içimden. Bir ihtimal bana yazı yazıyor olabilir misin ya da bana yazdığın yazılara da o kalemle mi attın başlıkları, diye sormak istedim. 

"Başka bir kalemle atamaz mısın?"
"Var mı sende?" diye sordu hiç üzerimden çekmediği gözleriyle beni yeni baştan bir kez daha süzerek. 
"Rengi fark etmezse eğer," dedim masanın dibinde duran çantayı elime alıp ön gözünün fermuarını açarken. "Siyah var." 
"Olur," diyerek kafasını salladı.

Ona verdiğim hiçbir kalemi geri alamayacağımı henüz bilmediğim için en sevdiğim kalemi verdim ve o kalemi çok sevdiğimin de, kalemimi geri alamayacağımı fark ettiğim ilk ana kadar idrakinde değildim. Kalemlerime alıcı gözüyle bakarken bu yazı işlerine değer veriyor herhalde, diye düşündüm sadece. Kıymet verdiğine inandığım için ben de önemsedim ve aynı özeni göstermeye çalıştım kendimce. En pahalı olanı eline tutuşturdum, sonrasında da... sonrası malum işte, üzerine yattı kalemin.

"Teşekkür ederim," dedi baş parmağıyla işaret parmağının arasında tuttuğu kalemi inceleyerek. "Artık bununla atacağım tüm başlıkları." 

Aferin Jeongguk, dedim içimden, kendi topuğuna sıktın. Ensendeki giyotinin soğukluğunu da hissediyor musun bari aptal herif? Yenilir yanılır da yeni bir yazı yazmaya karar verirse bunun hangi mürekkeple yapılacağını biliyorsun artık. 

"Rica ederim," gözlerimi kaçırdım, garip hissettim. 
"Aç mısın?" diye sordu birden. 
"Değilim," derken ona bakıyordum.

Akşam yemeğini o evde olmadığı için dışarıda yemiştim ve aç değildim. 
"Ben acıktım," dedi karnını tutarak. "Akşam yemeğini birlikte yeriz diye düşünüp bir şey yememiştim." 
"Saat dokuz?" Telefonumun ekranına baktıktan sonra kaşlarımı kaldırarak ona döndüm. "Altıda söyledim sana yediğimi, neden bir şeyler hazırlamadın ki?"
"Tekrar acıkırsın, birlikte yeriz diye düşündüm." 
"Akşam yemeğini ertesi günün sabah kahvaltısıyla yapasın mı var senin, neden bekliyorsun?" 

Aniden öfkeleniverdim. Allah kahretmesin ama üzerimdeki öfke, annemin yemek yemediğim zamanlarda bana karşı duyduğu öfkeyle neredeyse kardeş sayılırdı. Kadın sadece doğurmakla kalmamış, üzerindeki tüm anaçlığı da bana yıkmıştı belli ki. 

"O kadar aç değildim zaten," diyerek gözlerini kaçırdı. 
"Hadi ya?" dedim alayla. Bir tane patlatsam çok mu aşırıya kaçardı acaba? Terlik fırlatsam ıskalar mıydım? Annemin bıraktığı miras yalnızca duygusal mıydı yoksa yeteneklerime de birkaç dokunuşu olmuş muydu? 

"Neden öyle bakıyorsun?" diye sordu gergin bir şekilde.
"Nasıl bakıyorum?" dedim haliyle. 
"Az sonra canıma kıyacakmışsın gibi."
"Ha ha ha," dedim sakinleşmeye çalışarak. Şaka değil, sahiden sinirliydim ve sakinleşmeye çalıştım. "Ne alakası var? Niye  canına kıyayım senin? Bana ne senin yemediğin yemekten, kaçırdığın öğünden, kendine ettiğin eziyetten? Umurumda değil, bana ne?"

Kişisel Şuur KayıplarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin