-31-
Cesaret, yalnızca verilen kararların arkasında durmak, onun için savaşmak değildi. İnsan, verdiği bir karardan pişmanlık duyduğunda geri dönebilecek kadar cesur olmalıydı. Alara bunu günler boyu uzun uzun düşündü. O yeterince cesur değildi. Sevdiği adamın karşısına geçip pişman olduğunu, vazgeçtiğini söyleyememişti. Gururu izin vermemişti çünkü. Çok direnmişti, yolundan vazgeçmemek için inat etmiş, yıldırmıştı Burç'u. Şimdi birdenbire karşısına geçip "Vazgeçtim." diyemez, pes edemezdi. Burç "Neden vazgeçtin?" siye sorduğunda verecek bir cevabı da yoktu üstelik.
Günler günleri kovalamış, nihayet dava günü gelip çatmıştı. Genç kadın bir idam mahkûmu gibi merdivenlerden aşağı inerken salonda volta atan kocası da pek farklı görünmüyordu. Ortam yüksel gerilim hattı gibiydi. Derin bir nefes aldı. "Ben hazırım."
Onaylar bir yüz ifadesiyle "Tamam, çıkalım istersen." derken oldukça durgundu Burç. Ortamda ölüm sessizliği hâkimdi. Kapıya doğru yürürlerken bir an duraksadı adam.
Arkasında kalan kocasına döndü ve "Ne oldu?" diye sordu merakla. Ondan ikna edici bir söz, bir cümle beklediğindendi belki bu dikkati. Bu duraksamanın hiç anlamı yoktu, kim bilir.
Bunu defalarca sormaktan yorulan Burç bir kez daha şansını denemek istedi. "Alara, sen... Emin misin?" Alara'yı bilmiyordu ama onun ayakları geri geri gidiyordu. Hiç istemediği bir yola sürüklenmişti ve bu yolun bedelleri onun için bile çok ağırdı. Bir an genç kadının kararsız olma ihtimaline tutunmak istedi.
Esasında Alara da değildi ancak şu saatten sonra vazgeçmenin de bir fayda sağlamayacağını iyi biliyordu. Herkesle konuşulmuştu, aileler bir şekilde zoraki de olsa ikna edilmişti. Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmişken aptal bir kararsızlık yüzünden vazgeçmesi de hiç mantıklı gelmiyordu doğrusu. Bu aşama da kalbini mi yoksa mantığını mı dinlemeliydi, o konuda da kararsızlık yaşıyordu. Galiba artık geri dönüş olmadığının farkındaydı. "Gidelim mi?"
Umudu kırılmış bir biçimde buyur etti kadını ve "Peki, önden buyur." dedi yalnızca. Sahi, artık söylenecek bir şey kalmış mıydı? Alara bırakmamıştı. Söylenecek her şeyi tüketmişlerdi. Arabadayken de yol boyunca sessizlik hâkimdi.
Alara gerginliğini bir an olsun unutmak adın radyoyla uğraşmaya başladı. En sevdiği radyo istasyonunu açık bırakıp camdan dışarıyı seyretmeye koyuldu. Bu yol başka türlü geçecek gibi değildi. Zamansızca kulaklarında uğuldayan şarkıda geleceğindeki pişmanlıkları gördü genç kadın.
Bu sabah yalnız uyandım
Sensiz olmaz, sensiz olmaz
Tanıdık kokular yok
Sensiz olmaz
Kahvaltım anlamsızdı
Sensiz olmaz, sensiz olmaz
İlk sigaram bile tatsızdı
Sensiz olmaz
Anlaşılan alışmışım
Sensiz olmaz, sensiz olmaz
Bir verdiysem iki almışım
Sensiz olmaz
Aşk bir dengesizlik işi
Sensiz olmaz, sensiz olmaz
Dengeye dönüşen bir sevgi
Sensiz olmaz
Yine kendi kendime sormadan duramadım
Niye seni böyle istiyorum diye bulamadım
أنت تقرأ
BODRUM: Bir Topuklu, Bir Papyonlu ღBİTTİღ
الفكاهةBirbirinden habersiz, gelinin de damadın da düğününden kaçtığını düşünün. Eş zamanlı olarak... Gelinsiz, damatsız bir düğün... Ve kader onları tekrar karşılaştırırsa, ne olur? ♚ ♔ ♚ Gülmeye ve birbirinden tuhaf tesadüfl...