۝ B: BTBP || 8/1

11.5K 806 30
                                    


-8-

PART 1

Gürültülü müziğe rağmen kendisine doğru yürüyen kişinin varlığını hissettiği an gözlerini kapıya çevirdi adam. Müzik sesine rağmen bir çift topuklu ayakkabının sesi kulaklarında yankılanmıştı.

Bugün işe başlayalı 3 gün olmuştu. Sabah Alara'nın kapısını çalıp muzır bir ifadeyle onu çalıştığı mekâna davet ettiğinde oldukça heyecanlı ve neşeliydi. Doğrusu ilk 3 gün sorun çıkmamış olmasından çok memnundu. Oysa bu şansla daha ilk günden başına şimşek çakacağından veya göktaşı düşeceğinden o kadar emindi ki... Neyse ki her şey yolundaydı ve iddianın bitmesine yalnızca 4 gün kalmıştı. Her ne kadar çoğu duruyorsa da bu işe "Çoğu gitti, azı kaldı." mantığıyla bakmaya çalışıyordu. Kazanacağı zaferin mutluluğunu ve enerjisini içinde taşırken kendisini ifadesiz ve mağrur bakışlarla süzen Alara'ya "Bu gece bekliyorum bak, ona göre." dedi adam. Bakışları iddialı ve kendinden emindi. Hiçbir cevap vermese de onun geleceğine kalıbını basardı.

Şimdiyse tüm güzelliği ve çekiciliğiyle karşısındaydı genç kız. Siyah deri taytı ve bununla uyumlu metalik yakalı deri ceketi, içinde lila rengi çizgili kumaş bluzuyla oldukça göz alıcıydı. Yoğun makyajıysa adamın bakışlarını dudaklarına kilitliyordu. Yarım saat öncesinde kızdan herhangi bir ses çıkmayınca onun geleceğinden ümidi kesmişti fakat şimdi beklemediği bir anda onu karşısında görünce kalbinde çiçekler açıyormuş gibi tuhaf hissetti. Bu his çok farklıydı, daha önce yaşamadığı derin ve ani gelen bir şeydi. Ve Burç'u tamamıyla çepeçevre sarmışa benziyordu. Öyle ki, genç adam nereye doğru kıpırdasa bu hissin sarmaşıkları onu istediği yöne çevirmeyi başarıyordu; Alara'nın olduğu yere... Pırıltılı bakışlarını bar taburesine oturan kıza dikti ve "Hoş geldin." diyebildi yalnızca. O an söyleyecek çok şeyi vardı esasen, tabi kadının güzelliğinden dili tutulmasaydı. Şuan ne söylese anlamsız gelecekti bu güzellik karşısında. Yine de susmadı, saçmalama ihtimaline karşı duygularını dile getirmeye devam etti. "Şuan çok güzelsin, biliyor musun?"

"Yılışma, henüz iddiayı kazanmış değilsin. Bira bardağını kafana boca etmek istemiyorum." diyen Alara'ysa gülerek sağ eliyle ensesini kaşıyor, bakışlarını karşısında duran adamdan kaçırmak için türlü oyunlar oynuyordu. İtiraf etmeliydi ki bu adamın her hareketinden etkileniyordu. Ancak bu etki tepki meselesi değildi, karşısında duran kişi belki de "İstanbul'un En Azılı Çapkını" yarışması düzenlenseydi zirveye yerleşebilecek bir adamdı. Her gittiği yerde eski sevgilileriyle karşılaşıp onların gazabına uğrayan bir şehvet düşkününden başkası değildi. Böyle bir durumda deli gibi âşık olsa da karşısındakine güvenemezdi ki, bu mümkün değildi. Hangi kadın böylesine bir adama güvenebilirdi? Tüm bunları bilerek Burç'u da ümitlendirmemek adına uzak davranmaya çalışıyordu ama nafile... Takılmıştı bir kere bu çapkının ağına, kurtuluşu var mıydı? "Nasıl gidiyor bakalım 3. İş günün?"

Karizmatik bir hareketle elindeki kokteyl karışımını çalkalarken göz kırptı ve "Harika!" dedi. Lakin burada sınırlı kalsaydı iyiydi, bir de o kokteylin tamamı Burç'un dikkatsizliği sonucu üstüne dökülmesiyle hava atmaya çalışan kıza rezil olmuştu. Alara önce şaşırmış, sonra da katıla katıla gülmeye başlamıştı. Üstelik bir de "Ne kadar harika geçtiğini görebiliyorum." diye alay etmesiyle şaşkın bakışlarına bir son vermeye çalıştı adam. Umursamaz bir biçimde gözlerini kısarak "Oluyor bazen böyle aksilikler, çok da şey yapmamak gerek yani." dedi ve karışımın yenisini hazırlamak için birkaç dakika uğraştı. Kokteyl işini hallettikten sonra ellerini havluyla silerek karşısında duran güzelliği kesti. "Eee, ne ısmarlayayım sana?"

"Senin paran yoktur şimdi, ısmarlama bir şey."

"Aaa, elimiz ekmek tutuyor artık. Olsun o kadar! Sen de bizi iyice züğürt belledin!"

Gülerek "E peki bari bir votkalı bira alayım." dedi. Açık konuşmak gerekirse, Burç'un tüm sakarlıklarına ve rezilliklerine rağmen çalışmak için gayret etmesi ve işine dört elle sarılması genç kızı epey etkilemişti. Hâlbuki ilk günden eline yüzüne bulaştırır sanmıştı ancak böyle bir durum olmamıştı. En azından direnmiş, savaşmıştı. Hatta bu durum onun değişebileceğine dair sinyaller bile veriyordu ona göre. Tabi bir işte istikrar sağlamak müzmin çapkınlıktan istifa etmek anlamına da gelmiyordu maalesef, bunun farkında olmak Alara'yı üzse de o an renk vermedi. Şuan önemli olan tek şey, genç adamın çalıştığı iş için ne kadar heyecanlı ve istekli göründüğüydü. Bu iddia meselesi onu gerçekten çalışmaya teşvik etmişti. Burç'un uzattığı içkiyi alırken elleri onun ellerine temas ettiği an vücudunu ney düğü belirsiz, anlamsız bir ateş basmıştı. Bunun adına etkileşim diyorlardı, biliyordu Alara. Hep duyardı arkadaşlarından, 'Şöyle elektrik aldım, böyle yandım.' diye anlatırdı kızlar. Ama hepsi bu. Daha önce birtakım ilişkileri elbette olmuştu ancak hiç böyle şeyler hissetmemişti, bu yüzden şaşkındı ve korkuyordu kız. Çünkü karşısındaki adamın güvenilmez olduğu her saniye iç sesi tarafından kulağına fısıldanırken sakin ve rahat durması mümkün görünmüyordu.

"Burç!"

Uzaktan gelen sesin sahibi yanlarına geldiğinde Alara meraklı, Burç ise şaşkındı. Bar taburesine oturan kızıl afet de en az Burç kadar şaşkın görünse de bir yanı intikam almaya müsaitti.

...

BODRUM: Bir Topuklu, Bir Papyonlu ღBİTTİღWhere stories live. Discover now