-11-

12.4K 604 99
                                    

Bölüm Şarkısı: eski- uclercagri

Çok geç oldu farkındayım ama keyifli okumalar💖


Güneş ilk ışıklarını dağın aralarından yeryüzüne değdirirken Erzurum'da gün doğmak üzereydi. Bir-iki saat kadar sonra birçok kişi sıcak yataklarından çıkıp sabahın köründe ayazda işe gitmenin sıkıntısıyla oflayıp hayatın çok zor olduğunu söyleyecekti bencilce.

Küçük kız ise gün doğumundan biten cezası için insanların geçmesini istemediği bir-iki saatin biran önce geçmesini istiyordu.

Kaderdi bu ya, birisi bir şey isterken başka birisi o kişinin istediği şeyi istemezdi.

Kız, küçük kapalı ceza odasında duvarın köşesine sinmiş kendini ısıtmaya çalışıyordu. Sekiz yaşında olmasının aksine çok zeki ve olgundu.

Saatinin biteceğini bildiğinden tüm gücüyle savaşıyordu. Abisi, evden kaçıp kedilere mama verdiği için kızı cezalandırmıştı.

Soğutucunun, havalandırmalardan odaya vuran soğuğu kızı dondurmak üzereydi. Abisi tam donma eşiğine geldiği zamana göre ayarlıyordu özellikle. Ölümle ne kadar burun buruna olduğunu fark etsin ve ayağını denk alsın diye.

Kız, buz gibi Karanlık  odada  doldurduğu  iki saatin üzerine bayılmak üzereydi.

Korkuyordu. Ama sebebi ölecek olması değil onu yutan Karanlıktı. Belki bir annesi olsaydı kurtarırdı.
Karanlıklardan, aydınlığa çıkarırdı biriciğini.

Ama yoktu işte içindeki kocaman karanlığın sebebi de bu değil miydi zaten? Kimsesi yoktu.

Onu bu karanlıktan kurtaracak hiç kimsesi yoktu.

Bodruma doğru gelen ayak seslerini duyunca kalkmak istedi ama eklemleri bile buz tuttuğu İçin tek yapabildiği başını kapının olduğu tarafa çevirmek olmuştu.

Daha cezasının bitmesine iki saate yakın vardı bu nedenle gelen kişiyi merak ediyordu.

"Doğa! Doğa!"

Adını söyleyen abisi Demir'i duydu.

Hüzünle gülümsedi. Hayatı ellerinden kayıp giderken abisi yine bulmuştu onu. En zor anında gelmişti yine.

Ama ruhu ölmüştü ki bir kere, insan bir kere ölürdü.

Ruhu bir kere ölür, bir kere karanlığa gömülür...

Kapının açılma sesini duyunca gözünün önüne gelen kara bulutlar görüşünü kapattı ve abisinin kollarında kurtulduğu karanlığa veda etti.

Ölüm hiç bu kadar yakın olmamıştı, Araf hiç bu kadar soğuk, kalp hiç bu kadar karanlık...

Ölüme terk edilmişti orada. Demir abisi olmasaydı ölecekti belki de, dünyadan bir şiddete uğrayan kızın ruhu da cennetin serin sularına düşecekti.

Arkada kalanların canı acıyacak mıydı peki? Gözler yine kör kalacak mıydı bu zorbalığa? Susacak mıydı diller, söylemeyi inkar ederek?

Peki vicdan, vicdan durur muydu o ölse? Keser miydi sesini? Hiç sızlatmaz mıydı kalbi?

*

Ben hep ağlardım; kedilere ağlardım, iğne olurken ağlayan yaşıtlarıma ağlardım, kalpsizliğe ağlardım, düşen çocuklara ağlardım ama hiç kendime ağlamazdım.

Ağlamazdım çünkü ağlama sırası bana gelince gözlerimin çeşmeleri kapatırdı kendini, kendime ağlamayı yasaklar gibi.

Kendim bile kendime körken? Kim beni görecek ki? Kim kurutacak beni kararlıktan? Babaannem mi?
Sanmıyorum.

Demir abim? Belki.

Yetişemezse her zaman? O zaman ne olacak yok yere ölecek miyim? Varsın öleyim, abim sevmeyi öğrenecekse ben öleyim.

İnsanların vicdanı tekrar sızlayacaksa ben öleyim.

Ben ölmeye hazırım. Eğer bir daha hiçbir kız zulüm görmeyecekse ben ölmeye hazırım.

"Çiçeğim." Başımda kahverengi uzun saçlarımı okşayan Demir abimin sesini duydum.

Gözlerim birbirine yapışmış gibi açılmıyordu.

"A-abi?"

"Abim, buradayım. İyi misin?" Abimin panik sesini duyunca derin bir oh çektim.

Yalnız değildim. Şimdilik.

Abimin en büyük korkusu beni kaybetmekti. Hep anneme benzediğimi söylerdi, ona, onu hatırlattığımı, bana bir şey olursa onu hatırlayacak bir şeyi kalmayacağını söylerdi.

Ama işin aslı bu değildi Dağhan abimle konuşurken duymuştum.

Ona, bana bir daha dokunursa onu öldüreceğini söylemişti.

Dağhan abim ise sinirlenmiş ona nispet olsun diye beni çağırıp Demir abimin karşısında kulak mememe küçük bir kesik atmıştı.

Demir abimin gözü dönmüştü bu yüzden silahı almaya yeltenince babaannem polisi aramakla tehdit edip durdurmuştu.

Benimle ilgilenen yoktu tabii o sırada.

O anda duvarın kenarına çöküp panik atak krizi geçirmiştim. Ve böylelikle krizlerim başlamıştı.

Bıçakla kulağıma atılan kesik ruhumu bedenime sıkıştırıp kriz geçirtmişti.




Vote vermeyi unutmayın seviyorum sizi🌸

KARANLIK #wattys2020Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang