gözlerin ilkbahar, teninde çiçekler

6.2K 449 541
                                    

I'll be your baby, on a sunday
oh, why don't we get out of town?
call me your baby, on the same wave
oh, no, no, there's no slowin' down

smut okumak istemeyenler için başında yıldız var uwu😚
——

Ünlü Amerikalı muggle gazeteci ve yazar Hunter S. Thompson der ki;

"Ve lütfen mutlu olduğunuzda bunu fark edin; ve haykırın ya da mırıldanın ya da sadece düşünmekle yetinin, 'Eğer bu muhteşem değilse, muhteşem olan nedir ki!"

Draco Malfoy karla kaplı uzun su kamışlarının, lavantaların ve yeşili kışa yenilmiş çayırların arasından yürürken suratındaki huzurlu gülümsemeyle soğuk havayı soluyordu. Mutlu olmak, gece gökyüzüne bakarken bile sırıtabilmeyi sağlıyormuş, daha önce bilmiyordu bunu. Kalabalık ve keyifli Noel yemeği bittiğinde, ya da ikizlerin yeni fişekleri denemeye karar vermesiyle bitmek zorunda kaldığında kendisi o kalabalık ortamdan biraz uzaklaşmak istemişti.

Çünkü sahiden de Molly Weasley sinirlendiğinde çok başka birine dönüşüyordu. O anları hatırlarken tekrar güldü.

Hayatı boyunca hiç bu kadar uzun süre mutlu kalmamıştı, bu sebeptendir ki bir şey olacakmış da mutluluğu yarım kalacakmış hissinden kurtulamıyordu bir türlü.

"Draco Malfoy."

Harry'nin muzip ses tonuyla olduğu yerde duraksayıp arkasına döndü. Kendisinin üzerinde kalın kabanı varken Harry sadece kazakla dışarıya çıkmıştı. Kendisine güzel bir gülümsemeyle baktığını görünce dudakları istemsizce ona eşlik etti.

"Size eşlik edebilir miyim?" dedi Harry soğuktan dolayı birbirine sürtüp durduğu elleriyle.

Draco onun oyununa eşlik etmeye karar vererek kabanının iki yanından tuttu ve açtı. "Kucağım size her zaman açık, Harry Potter."

Harry bir an bile düşünmeden kendisini Draco'nun kucağına bıraktı. Kollarını kabanın içerisinden Draco'nun beline sararken kafasını uzun olanın boynuna gömdü. Draco kabanı onun üzerine doğru kapattı ancak onu kapatmasaydı bile Harry sarışın olanın kokusuyla ısınmıştı bile.

Bir süre öylece birbirlerine sarıldılar. Kar artık durmuştu ama soğuğu olduğu gibi duruyordu. Kış çiçekleri kokularını gökyüzüne bırakıyor, uzaklardan gelen orman hayvanlarının sesi yine çiçek kokularına eşlik ederek gökyüzüne karışıyordu. Harry genç adamın yüzünü görmek isteyerek kafasını yasladığı naif boynundan kaldırdı ve kendisini izleyen grilerle buluştu.

"Senin yanındayken..." diye fısıldadı Draco, ses tonu şiir gibiydi. "daha güçlü bir insanmışım gibi hissediyorum."

Harry bir an nefesini tuttu, demek ki kalpleri birbirine aynaydı ve hisleri yansıtıyordu. Bu zamana kadar söylememişti ama kendisi de Draco varken daha güçlüydü. Kendisinden emindi. Uzun zamandır Draco'yu öpmenin nasıl hissettireceğini düşünüp dururdu o yüzden kafasını hafif kaldırarak dudaklarını sarışın olanın dudaklarına bastırırken daha fazla düşünmesine gerek kalmadı.

Draco dudaklarıdaki temasla başta şaşırsa da saniyeler sonra elini Harry'nin yanağına yaslamış ve genç adamın dudaklarını kabul ederken öpücüğü derinleştirmişti. Harry her zaman birini öpmenin kalbi hızlandırdığını okumuştu kitaplarda ama hiç deneyimlememişti.

loverWhere stories live. Discover now