BÖLÜM 20

572 122 21
                                    

"Huzura ihtiyacım var.
Başımı yastığa koyduğumda
rahatça uyumaya ihtiyacım var."

"'


Zaman insanları beklemeden akıp gidiyordu, tabi akıp giderken beraberinde bir çok şeyi de değiştiriyordu. Akıp giden zaman içerisinde birileri aşkı buluyor, birileri aşkı kaybediyor, birileri hayata veda ederken birileri merhaba diyordu.

Ahmet Şanoğlu hayatı boyunca kötülük yapmıştı. Şimdi hesap vaktiydi. Çıkarıldığı mahkemece müebbet hapsine karar verildi. Artık onun için zamanın pek bir kıymeti yoktu. Bu dünyadan göçüp gitse ardından ağlayacak tek bir kişi bile kalmamıştı. Aslından bu ona verilmiş en büyük cezaydı. Muhammed Emin ne kadar itiraz etse de bu cezayı alması için en iyi avukatı tutmuş bütün bağlantılarını kullanmıştı Kenan bey. Mahkeme çıkışında herkesin yüzü gülüyordu. Muhammed Emin'i yalnız bırakmamak için Mert ve Pınar'da gelmişti.

"Sağ ol. Bir tuhaf hissediyorum sana nasıl sesleneceğimi bilmiyorum." dedi Muhammed Emin Kenan beye bakarken.

"İçinden nasıl geliyorsa öyle seslen oğlum. Önümüzde vakit çok hiçbir şey için acele etmeye gerek yok." dedi gülümseyerek Kenan baba.

"Amcam yemek veriyor. Sende gel bizimle istersen."

'Uygun olur mu ki?"

"Niye uygun olmasın? Sen benim aslanımın hayatını kurtarmışsın her şeyi anlattı Muhammed Emin bana. Sende benim kardeşimsin bundan sonra." dedi Mustafa Kemal bey.

🪢

Asi olaylardan sonra büyük halasının yanında kalmaya başlamıştı. Biraz toparlandıktan sonra köyde küçük bir ev tutup yaşamına devam etmeyi planlıyordu. O kadar olaydan sonra o evde kalamazdı. Her köşesinde babasından bir iz bulunan ev ona acı vermekten başka bir işe yaramıyordu. Bahçede çayını yudumlarken telefonu çaldı İlayda arıyordu.

"Asi nasılsın? Elif anneyle konuştum da anlattı bana olanları. Ne denir bilmiyorum ama sadece sesini duymak istedim." dedi İlayda sesinden bile hüznü hissediliyordu.

"Sağ ol canım. Araman bile yeter yalnız olmadığımı hissettirdin."

"Her zaman yanındayım ben Asi. Bir şeye ihtiyacın var mı?"

"Huzura ihtiyacım var. Başımı yastığa koyduğumda rahatça uyumaya ihtiyacım var. Muhammed Emin'in kaderinin nedeni gerçekten babammış. İlayda ben buna nasıl dayanacağım?" diye sordu Asi bu sorunun cevabının hiç kimsede olmadığını bildiği halde.

"Yapma canım senin bir suçun yok ki. İnsan ailesini seçemiyor."

"Başka şeyler konuşalım mı? Sen nasılsın neler yapıyorsun?"

"Ben iyiyim İzmir'de bir ev tuttum görmen lazım küçük bahçesi var birde kedi sahiplendim. Özel bir okulda da işe başladım her şey yolunda yani."

"Çok sevindim en azından birimiz mutlu."

"Sende gelsene yanıma birlikte çalışır geçiniriz."

"Teşekkür ederim İlayda ama gelemem ben gittiğim yerlere karanlığımı da taşıyorum. Burada kalıp öleceğim günü bekleyeceğim."

"Bir çaresi bulunur elbet canım 🎶
Bir uyuyup uyanalım.
Bir yolu vardır elbet
Yarın yeniden yaşamanın."

"Sesini özlemişim. İyi ki varsın."

"Sende iyi ki varsın canım."

Muhammed Emin her gün olduğu gibi Asi'yle konuşmak için kaldığı eve geldi. Korkarak çaldı kapıyı çünkü bu kapı defalarca kez kapanmıştı suratına. Çoğu kez yaşlı kadın açmıştı kapıyı yüzünde mahcubiyetle "Evde yok de dedi oğlum" demişti yalan söylemeyi beceremiyordu. Bir süre kapıda öylece bekledikten sonra tam dönecekti ki açıldı kapı. Karşısında Asi'yi görmesiyle kapıyı kapatmasından korkup ayağını kapıya dayadı.

KÖRDÜĞÜM Where stories live. Discover now