BÖLÜM 2

1.1K 180 589
                                    


"

Buz gibiydi. Babam buz gibiydi. Sevmez ki o soğuğu çok uyumayı da sevmez, gitmeyi de sevmezdi nasıl gitti?"

'''

Muhammed Emin kendini kaybetmiş gibiydi. Bağırıyor eline ne geçerse fırlatıyordu. Sanki her şeyi kırıp dökmek, yok etmek istiyor gibiydi. Mert zor olsada Muhammed Emin'i tutup kendine gelmesi için bir tokat attı.

"Abi kendine gel ne oluyor?"

Kaya gibi adam çocuk gibi ağlıyordu yüreginde oluşan acı yüzünden okunuyordu. "Amcam yalan söylüyor. Meto amcam bana yalan söylüyor. Gerçek değil hayır Meto gerçek olamaz."

"Abi gerçek olmayan ne ?" diye korkuyla sordu Mert.

Muhammed Emin'in "Babam beni terk etmez." demesiyle Mert'in kalbine bir bıçak saplandı o bu anı daha önce yaşamıştı. Ameliyathanenin önünde endişeyle beklerken doktor o acı haberi vermişti ama onun bu gerçeği kabullenmesi günler almıştı. İşte şimdi de abisinin yüzünde görüyordu o acıyı. "Mirza amcaya bir şey mi olmuş?" diye sordu yanlış anlamış olmayı umut ederek.

"Amcam diyor ki....." Yapamıyordu bir türlü o kelimeyi söyleyemiyordu Muhammed Emin.

"Oğlum konuş ne olur?" dedi Elif hanım.

"Babam ba..bamm öl..müş....."

İşte o an dünya üstüne yıkıldı sanki babası, arkadaşı bu hayatta ki tek varlığı gitmişti. Koşarak dışarı çıktı hiç durmadan yürümek istiyordu sadece yürümek. Sonra tüm gücünün bittiğini hissedip dizlerinin üzerine çöktü. Öyle bir bağırdı ki bütün İstanbul' da yankılandı acısı.

Yine böyle çaresiz olduğu bir anı hatırladı. Üniversitede sevdiği kız en yakın arkadaşıyla aldatmıştı kendisini eve gidemiyordu okula gidemiyordu yaşamak bile istemiyordu. Yine bir gece sokaktayken karşısında babasını görmüştü "Baban burda oğlum acıyı da mutluluğu da beraber yaşayacağız. Vazgeçmek yok hayat uzun sıkma canını ben burdayım baban yanında." deyip sıkıca sarılmıştı.

Tüm zorluklara birlikte göğüs gelmişlerdi ama şimdi..... Karanlığın ortasında yapayalnız kalmıştı. Artık üzüldüğünde yanında olan, mutluluğunu paylaşan, yıkıldığında ayağa kaldıran kimse olmayacaktı yanında. Arkasında bir el hissetti, babası ölmemişti işte yine zor durumda yalnız bırakmamış gelmişti . "Baba!" deyip arkasını döndü ama karşısında ki Mert'ti.

"Abi Mustafa amcayla konuştum memlekete gitmemiz gerekiyor cenaze işlemleri için." dedi Mert gözlerinden firar eden iki damla yaşı hızla silip.

"İki gün önce sarıldım, bir kaç saat önce konuştum onunla oğlum, sadece bir kaç saat önce konuştum. Nasıl olur lan nasıl bir insanın hayatı bir kaç saat içinde son bulur?"

"Abi yapma abi güçlü dur senin ayakta durman gerekiyor."

"Yok, yok, gücüm yok kalmadı gücüm. Yaşamak için nefes almak için bile gücüm yokken sen bana ayakta kal diyorsun."

Muhammed Emin'i belki de en iyi anlayan kişiydi Mert. İki yıl önce kaybetmişti babasını. Sıkıca sarıldı Muhammed Emin'e. Bu acının tesellisi olmazdı ki. Eve gelip annesini de aldı arabaya binip havaalanına doğru sürdü. Antep'ten aktarmayla Hatay'a ulaştılar. Muhammed Emin Mert ve Elif hanım' la beraber onları almaya gelen araca bindiler.

Araba hızla ilerken zaman kavramı Muhammed Emin için durmuştu. Her şeye rağmen eve gittiklerinde babasını bulacağını umut ediyordu. Babası onu asla yalnız bırakmazdı. Babası güçlüydü. Ölüme bile meydan okuyacak kadar güçlü. Bütün bunlar sadece kötü bir kabustan ibaretti. Gözlerini sıkıca kapatıp kafasını arabanın kapısına vurmaya başladı. Yanında oturan Mert ellerini tutup sıkıca sarıldı Muhammed Emin'e.

KÖRDÜĞÜM Where stories live. Discover now