BÖLÜM 15

619 109 36
                                    

"Sen tam her şeyimi kaybettiğim anda çıktın karşıma her şeyim oldun."

"'

Başında fena bir ağrı hissediyordu. En son üzerine bir grubun saldırdığını hatırlıyordu. Hiç açımamış art arda sallamışlardo yumruk ve tekneleri. Gözlerini açtığında hastane odasındaydı Muhammed Emin ama en kötüsü başucunda Samet'in durmasıydı. İşte şimdi bütün teşkilata rezil olmuştu.

"İyi misin Muho?" diye sordu Samet sesi endişeyle çıkıyordu.

"İyiyim iyiyim ne oldu bana?" diye sordu Muhammed Emin en son hatırladığı şey dayak yediği görüntülerdi

"Biz tacizci ihbarı için gittik otele ama orada senin kalabalığın ortasında yumruklandığını görünce şaşırdık tabi. Yengenin anlattığına göre sana şaka yapmak istemiş ama sonu kötü bitmiş. Kalabalığın elinden zor aldık seni." diyerek durumu açıkladı Samet.

"Asi nerede?" diye sordu Muhammed Emin elindeki serumu çıkarırken.

"O gelmedi. Oğlum nasıl bir halt işledinde bu kadar kızdırdın yengeyi?"

"Sanane Samet."

"Ama ne dayak yedin be. Kırık olmadığına şükret." dedi Samet gülerek az önceki endişeli ses tonundan eser yoktu.

"Neyse tamam yeter çık odadan üstümü giyeceğim sende çıkış işlemlerini hallet.." dedi Muhammed Emin o sırada yataktan kalkmıştı.

"Sen kafayı mı yedin? Doktorlar asla çıkarmaz seni."

"Asla asla deme." deyip sırıttı Muhammed Emin doktorların itirazlarını dinlemeyip hastaneden çıkmıştı. Samet'i ne kadar sevmesede şu an onun yardımına ihtiyacı vardı. Aklındakini anlatıp kapıdaki polis aracına bindi.

Asi restorunun mutfağında yemek hazırlıkları yaparken aklında ki tek düşünce Muhammed Emin'di. Şimdi ondan kurtulmuştu. Ne olursa olsun Muhammed Emin böyle bir şeyi affedip tekrar peşinden koşmazdı. "Kurtuldum ondan, parti vermeliyim." diye fısıldadı. Hem malzemeleri doğrayıp hemde kendi kendine konuşurken Osman'ın sesiyle irkildi.

"Asi kapıda polisler var seni soruyorlar. Hakkında şikayet varmış." dedi Osman bakışları hiç olmadığı kadar endişeliydi.

"Polis mi?" dedi hayretle Asi. Ellerini yıkayıp çıktı mutfaktan karşısında Samet ve iki polis memurunu görmesiyle durumu anladı. Belli ki Muhammed Emin ondan şikayetçi olmuştu.

"Yenge kusura bakma seni karakola götürmemiz lazım. Hakkında iftira atmak ve darpa sebebiyet vermekten suç duyurusu var." dedi Samet.

"Artık şaşırmıyorum tamam gidelim. " dedi Asi Osman'da gelmek istedi ama gerek olmadığını söyleyip Samet'le birlikte çıktı Asi. Polis arabasına bindiğinde şaşkınlıkla baktı. İçerisi pembe mavi balonlarla süslenmiş Muhammed Emin tam karşısına dikilmişti. Asi anlamaya çalışırken birden arabanın kapısı üstlerine örtüldü. Muhammed Emin yanına gelip durdu. Elleri titriyordu sanki bir şey söyleyecekti ama bir türlü konuşamıyordu. Kravatını gevşetip gülümsedi.

"O kadar da dedim Samet'e bana şunu bağlamayın diye."

"Ne oluyor Muhammed Emin? " diye sordu Asi şaşkınlıkla etrafına bakarken.

"Sana her geçen gün hayran kalıyorum Asi. Çok cesurca bir şey yaptın ve tam sana yakışacak bir hareketle ardına bakmadan beni orada bırakıp gitmişsin."

"Ben seni rezil ettim sen bana hayran olduğunu söylüyorsun nasıl bir manyaksın sen?"

"Şimdi hayatın neden bizi bir araya getirdiğini daha iyi anladım. Ben manyağım ama senin de benden aşağı kalır yanın yok." dedi Muhammed Emin tebessüm ederek.

"Muhammed Emin...."

"Şşşş bir saniye bölme ve dinle lütfen. Sen benim en kötü halimi gördün Asi. Ama aslında ben basit bir adamım. Benim için bir şey ya evettir ya hayır. Ben buyum Asi ne eksik ne fazla.Ben öyle süslü kelimeler bilmem. Kimse beni o şekilde sevmedi ki. Birtek baba sevgisi gördüm bilirsin babaları gizli severler. Muhammed Emin böyle bir adam. Eğer kabul edersen bu adam seninle yeni bir hayat kurmak istiyor. Eğer kabul edersen gerçek Muhammed Emin'i sana göstermek istiyorum.Yaptığım hataları telafi etmek istiyorum. Seninle evlenmek istiyorum. Yüzük almadım çünkü bizi yüzük değil sevgimiz bağlasın istiyorum."

Neden tam karanlığa alıştığın anda gelir elektrikler? Neden hayallerin hep tam vazgeçtiğin anda gerçekleşir? Neden bütün olasılıklar yerle bir olduğu anda çıkar önüne umut? Asi bunları düşünürken Muhammed Emin biraz daha yaklaşıp elini tuttu. "Bize inan Asi." dedi çok güzel bakıyordu, çok güzel gülüyor çok güzel konuşuyordu ama güzel olmayan şeyler yaşamışlardı ve maalesef ki tüm güzelliklere küsmüştü Asi. Elini hızla çekti Muhammed Emin'in elinden.

"Ben bize inanmıştım ben bir hayal kurmuştum. Ama sen beni sevdiğim adama güvenmeyecek hale getirdin. Şu an midemde kelebeklerin uçuşması, ayaklarımın yerden kesilmesi gerekirken ben acaba bu da mı bir oyun diye düşünüyorum. Sen bizim mutlu olma ihtimalimizi öldürdün. Şu an net bir şekilde anladım Muhammed Emin sen kazanmışsın ben gerçekten bizi kaybetmişim." dedi Asi ve kapıyı açıp indi arabadan restorana doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı.

Muhammed Emin arkasından inip bileğinden tutarak durdurdu onu. "Hayır, hayır Asi. Herkes ikinci bir şansı hak eder. Ben Pınar'a karşı hiçbir şey hissetmiyorum. Ben sana ihanet etmedim. Beni bir kez dinlesen anlayacaksın. Ben gerçekten iyi değildim, psikolojim mahvolmuştu. Ben sadece babamı kaybetmedim ki ben her şeyimi kaybettim. Sen tam her şeyimi kaybettiğim anda çıktın karşıma her şeyim oldun."

Asi tam bir şey söyleyecekti ki bir anda sokakta silah sesi duyuldu. Tam ne oldu diye sesin geldiği yöne bakacakken Muhammed Emin "Asi!" diye bağırıp üstüne atladı. Refleks olarak gözlerini kapatıp bağırdı Asi. Gözlerini açtığında sokakta hâlâ silah sesleri yankılanıyordu. Muhammed Emin de üstüne kapanmıştı.

Asi korku dolu gözlerle etrafına batarken Muhammed Emin gözlerini Asi'nin gözleriyle birleştip konuştu. "Seni Seviyorum. Seni çok seviyorum kadın." dedi. Sokakta silah sesleri yankılanmasına rağmen Asi sadece kalbinin sesini duyuyordu. Polisler ve tanımadığı adamlar çatışırken o da gözleriyle çatışıyordu. Bir türlü kendine hükmedip gözlerini Muhammed Emin'in gözlerinden alamıyordu. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki Muhammed Emin'in bunu fark etmemesi mümkün değildi. Asi'nin şaşkın bakışları arasında eğilip kalbinin üstüne öpücük kondurdu Muhammed Emin. Bu adam yer ve zamanın farkında değil miydi? Silahlardan değil belki ama birazdan heyecandan ölebilirdi Asi.

Bir anda silah sesleri durdu. Asi önce heyecandan duyma yetisini kaybettiğini sandı ama daha sonra duyduklarıyla asıl gerçeği anladı. "Asi Şanoğlu bugün olmazsa yarın seni elime geçireceğim ve Muhammed Emin'e yaptığının cezasını çekeceksin. O sahipsiz değil arkasında babası var." diye bağırdı adam. O an herkes olduğu yerde donup kalmıştı.

"Babası mı?" diye kendi kendine tekrar etti Muhammed Emin. Asi' nin üstünden kalkıp bağırmaya başladı. "Sen kimsen çık karşıma. Babamla ne alakan var söyle."

"Karın benim kim olduğumu gayet iyi biliyor. Şimdi anlamıştır isimsiz telefonların sebebini. Yakında karşına çıkacağım oğlum, şimdi değil ama en kısa zamanda çıkacağım karşına. Mirza'yla bir alakam yok. Ben senin gerçek babanım."

"Sen kimsin ne saçmalıyorsun bilmiyorum ama benim babam Mirza Eroğlu." diye bağırdı Muhammed Emin. Geçmişi hep geleceğinin katili olmak zorunda mıydı? Daha kaç kez yıkılacaktı? Her ayağa kalktığında bir el onu tekrar alaşağı ediyordu.


***

Sizce bu adam kim? Ve söylediği şeyler gerçek mi? Peki Muhammed Emin ve Asi arasında neler olacak? Yorumlarınızı bekliyorum. 💜💘🌸❤

KÖRDÜĞÜM Where stories live. Discover now