"Şşt..." diye fısıldadı, göz yaşları Taehyung'un bedenini ıslatırken. "Asıl sen ağlarsan ölürüm ben."

Sonunda Taehyung, ellerini kendi isteğiyle sıkılaştırdı. Jin'in saçlarının arasına elini attı ve kafasının arkasını okşadı yavaşça. Elini Jin'in yumuşak saçlarında gezdirirken, eli bir şeye değdi. Yumuşak saçlarının arasında sertleşmiş saç telleri olduğunu fark ettiğinde durdu orada. Bir yara hissetti, Jin'in kafasında. Kurumuş kan, onun yumuşak saçlarını birbirine yapıştırmış, sertleştirmişti.

Hızlıca ayrıldı Jin'den. Jin daha ne olduğunu anlayamadan onu ters çevirdi. Jin'in kafasındaki yarayı gördüğünde tekrar titredi kalbi. Taehyung, ona bakmaya bile kıyamıyordu. Jin çok güzeldi; Taehyung'a yakışmayacak kadar çoktu güzelliği. İşte bu yüzden gitmişti ondan. Kıyamamıştı ona... Fakat bir gecede ona olanları görünce yutkunamadı binlerce kez olduğu gibi. Sertçe annesine dönerken, gözlerinden ateş çıkıyordu.

"Sen..." derken sıktı dişlerini. Annesine ilk defa böyle nefret dolu bakıyordu. Hyejin Hanım suçlulukla ıslattı dudaklarını. Onların bu hallerini utanarak izlemişti. Yaptığı şeyden pişman olmuştu çoktan. Taehyung'un onu gerçekten çok sevdiğini fark etmiş, tüm tüyleri diken diken olmuştu.

"Nasıl bunu yapabildin?!" diye bağırarak üzerine yürüdü, annesinin. "Nasıl onu öldürmem için çabalayabilirsin?! Ne hakla?"

"B-ben..." diye kekeledi, Hyejin Hanım. Diyecek bir şey bulamadı. Şu an pişman olduğunu söylese, komik duruma düşeceğini biliyordu.

"Yanlış bir karar verdim. Üzgünü-" diyecekken kesti Taehyung, onun sözünü.

"Yanlış karar, ha?" dedi sinirle. Gözlerinden çıkan ateş yaktı Bayan Kim'i. Odadaki her şey kül oldu, Taehyung'un bakışlarıyla.

"Bir kere denediğinde, bunu yapmayacağımı söyledim sana! Sense sikik bir plan kurdun."

Hyejin Hanım'ın gözlerinden yaşlar süzüldü. Sadece oğlu yaşasın istemişti. Fakat aslında onu öldüreceğinden bihaberdi bu planı yaparken.

"Hatalıydım!"

"Tırnağının ucu kırılsa hıçkıra hıçkıra ağlayabileceğim bir adamı, öldürmemi mi istedin gerçekten? Ona bir şey olacak diye korktuğum için aşkımı bile yaşayamadım ben! Ne hakla... Ne hakla ona zarar verirsin?! Dokunmaya kıyamadığım saçlara ne hakla kan bulaştırırsın sen?!"

Jin dizlerinin üzerine çöküp ağlamak istedi. Çok kişi ona olan aşkını dile getirmişti. Çok insan onun yakışıklı olduğunu dile getirmişti. Fakat Taehyung... Taehyung'u bir itiraf değildi, bir yakarıştı. Jin'in hayatı boyunca kimse hiç bu kadar güzel endişelenmemişti onun için. Kimse böyle güzel sevmemişti.

"Taehyung... Ben iyiyim, yemin ederim. Canım acımıyor." dedi sessizce, Jin. Taehyung duruldu yavaşça. Az önce onu öldürecek oluşu nefes almasını engelliyordu. Gerçek yine çarptı suratına, yüreği yandı.

"Babanı bu hale getirdiğini duyduğunda zaten seni bırakacaktı!"

O anda bir sessizlik oldu. Taehyung, üst üste yediği darbelerle düşecek gibi hissetti. Annesinin bunu söylediğine inanamıyordu.

"Yapma." diye fısıldadığında, Hyejin Hanım kafasını iki yana salladı. Şu an her şey bitecekti. Bu doktor her şeyi öğrenecek, Taehyung'u bırakacaksa şimdi bırakacaktı. Taehyung ise bugün üzülecek, ertesi gün yeni bir hayata başlayacaktı.

"Onu evlat edindiğimizi anlatmıştım, doktor. Onun 5 yaşına kadar ne kadar neşeli olduğunu, güzel gülüşünden bahsetmiştim sana. Fakat bahsetmediğim bir şey vardı. Beşinci yaşının ilk gününde olan bir şeydi bu."

CREATURA -TAEJIN-Where stories live. Discover now