9. bolum

5.9K 342 52
                                    

Herkese merhaba, nasılsınız? Umarım iyisinizdir? Bu bolum icime sinerek yazdim. Umarim sizde seversiniz. Lutfen okuyan herken bir oy versin ve bolum hakkinda düşüncelerini belirtsin.

Iyi okumalar.

Ayaklarım tabanı parçalanmış bir sekilde arenaya ulaşırken duraksayıp elimi duvara yasladım ve iki büklüm bir hal alıp ciğerlerime havanin dolmasına izin verdim. Kendime geldigimde kolumdaki saate bakıp ne kadar kaldığını bakmak istedim ama gördüğüm manzara ile ayaklarım yine atağa geçmişti.

Ahmet ve Yağız beni gorunce gulumseyerek

"Hocam... geldiniz " dediler. Durmadan konuştum

"Maça yetismem lazım cocuklar, sonra" deyip devam ederek sahaya vardım. Benim ani girişimle tüm gözler uzerime çevrilirken dakika'ya baktım. Tam tanıma otuz saniye vardı. Gözlerimi sahaya çevirdiğimde, topun karşı saha'da ve Ekin' de olduğunu gördüm. Ben yerime gecerken gulme sesleri doldu arenaya, karsi takimin futbolculari bile durmuş, gülüyorlardı, bunu fırsata çevirip maça odaklandım. Ekin karşı saha'da olsa da, önünde engeller vardı. Kisaca göz gezdirip kimin boşta olduğuna baktım. Sadece Ateş' in bos olduğunu gordugumde derin bir nefes alıp bağırarak 

" EKİN, ATEŞ'E PAS VER!" Diye bağırdım. Ekin transta çıkıp dediğimi yaparken herkes' in kahkahasi son bulmuş ve şaşkın gözlerle topu takip etmeye başlamışlardı. Ates topu yakalayarak hizlica karşı takimin kalecisi ile karsi karsi ya geldi ve beklemediği anda şutunu cekerek topun karsi tarafın kalesi ile buluşması izledi. Top file ile buluştuğu anda hakem düdüğünü calarak maçı bitirdi. Karşı takim saskinca bana bakarken sevincle dans etmeye başlamıştım. Benimle birlikte takımımın taraftarıda sevinmişlerdi. Butun futbolcularım yanima kosarak geldiklerinde beni yaklayarak hava'ya firlatmaya başlamışlardı.

"Oley, oley, oley, oley, sampiyon bizim başkan "diyerek tezahürat yaptığında taraftarlarda onlara katılmıştı. Korkarak ve hafifte eglenerek

"Indirin beni yere " dedigimde he.en yere indirdiler beni. Ekin hemen boynuma sarılıp

"Gelmeyeceksin sandim!" Dedi benden ayrılıp. Gulerek

"Bir direktör asla takımı bırakmaz. Biraz gec oldu ama bak buradayım" Ates digerlerini iterek yanıma geldiğinde ondan tarafa bakmadım.

"Tesekkür ederim" Neden teşekkür ettigini merak ettigim icin ona dondum. Ne dediğini, anlamadığımı anlamış olmalı ki açıklamaya başladı.

"Takımı bırakmadığın icin" iğrenirmiş gibi bakıp küçümseyici bir gülüş sundum ona ve

"Bir pire icin yorgan yakmam! Pireyi yakarım. Olur biter!" Dediğimde yuzu sapsarı kesilmişti. Onu umursamayıp futbolcularımın arasindan geçerek  yanindan ayrildim. Taraftarların coşkusu hala devam ediyordu. Kendi evimizde 4-1 yenilmiştik ama sonunda taraftarlara savaşarak kaybettiğimizi gostermistik ve insanlar bunun sevicini yaşıyorlardı. Bundan sonra savas icin değil kazanmak icin oynayacaktık ve kazanacaktık.

Doğruca odama gitmeye başladım. Kapıyı açtığımda koltuğumda yönetim kurulu başkanını gormemle duraksayıp ona baktım. Bana gülerek bakıp

"Duruyor musun tribünündeki sesleri? Bunlar umudun sevinçleri, en başından beri senin bu takım icin en iyi teknik direktör olacağını biliyordum... Gel benimle" deyip koltuğumdan kalkarak pencerenin yanına gidip sahaya çevirdi gozlerini. Yanına adımladım ve camın önünden arenaya baktım.

"Onlar kaybettiğimiz halde bir savaş verdik diye, ne kadar mutlular! Sen suan onlar icin umut parçası oldun. Onlara yeniden hırslanmaları, savaşmaları icin cesaretlendirdin. Sen  bu takım icin en iyi adaysın. Eger bırakıp gidersen ellerindeki tum umut kırıntılarınıda beraberinde götürmüş olursun." Bana dönüp gözlerime bakarak

"Simdi kararın ne? Kalıp onların umudu mu olacaksın? Yoksa onların bitişlerini mi izleyeceksin?" Düşündüm ve gozlerine bakarak

"Kalıyorum" dedim. Rahat bir nefes verip icten bir gülüş bağışladı bana

"Biliyordum, senin hakkında hic yanılmamışım. Tıpkı baban gibi iyi bir Teknik direktörsün" o odamdan ayrılmaya hazırlanırken arkam ona dönük bir sekilde

"Ateş, ben var olduğum sürece asla takımımın bir parcası olmayacak!" Dedim. Sozumle beraber ayak sesleri kesilirken

"Zaman her seyin ilacıdır Yağmur, senin içindeki yıllardır dinmeyen fırtınayı, Ateş bir kıvılcımı ile söndürebilir." Deyip odamdan çıkıp kapıyı kapattı. Sözlerini hazmedemeyerek gözüm dönmüş bir sekilde masama döndüm ve üzerinde ne varsa alaşağı edip nefretimi kusmaya çalıştım. Birden odamın kapısı açılıp iceri biri girdi

"Koç, basın topla..." beni yerde dağılan eşyaların yanında oturduğumu gören asistanım korkarak bana bakıp

"Iyi misin koç?" Dedi. Yerden kalkıp kendimi toparladım ve odadan çıkmaya yeltenerek

"Basın bizi bekliyor, hadi!" Arkamdan hicbir sey demeden gelirken kısa süre de basın toplantısının oldugu yere gelmiştik. Bir cok flas ben yerime gecene kadar patlarken gulumseyip bana ayrılan sandalyeye oturdum.

Ilk basın icin poz vermemi istemişlerdi. Onlar icin poz verirken yüzüme gelen bir şeyle korkup geri cekildim ve ne olduguna baktım. Yumurtaymış, her yerim yapış yapış olurken arkamdaki korumalar yumurtayı atan adamı yakalamak için kostular.

"Kadın koç istemeyiz. Kadın koc istemeyiz" diye devam ederken korumalar onu yakaladı. Hayalkırıklığı ile o adama bakarken elimle korumalara o adamı bırakmalarını söyleyip adamın gözlerinin icine baktım.

"Neden, yıllardır hissetmediginiz gol sevincini yaşattım size!" Adam bir an affallarken cabuk toparlayıp

"Burası bir ev değil, bir saha. Simdi sadece şansın yaver gitti diye havalara giremezsin. Yerini bilip Kadın gibi yaşa!" Neden? Neden insanlar bu kadar acımasız ki?

"Okumayayım yada okuyayım ama ise girmeyeyim, evlenip cocuk yapayım! Onlara bakıp bir ömür boyu eve hapsolayım. Sonra da öleyim. Neden? Kadınım diye mi?... Bir kadının hayalleri olamaz mı? Bir kadından iyi bir koc olmaz mi? Olur! senin gibilere rağmen olur! Hemde bir erkekten daha iyi olur. Ben bu takıma gelirken her seyi göze aldım. Neyle karşılaşıcağımı biliyordum ama yılmayacağim. Size ispatlayacağım. Kadın veya erkek arasında fark olmadığını... Siz futbolun 'f'sini bilmezken ben bu sahada top oynuyordum... Babam Çınar ÖZDEMİR bu takımı kurmak icin elinden geleni yaptı ve ben bu takımı kurduğu gündeki gibi zaferlere götüreceğim. Ve inanın bunu kadın olarak yapacağım. Toplantı bitmiştir." Salonda alkış fırtınası eserken ellerim titreyerek çıkmıştım. Bu cok fazlaydı. Kendimi odama kilitletip aglamak istiyordum. Ellerimle duvardan destek alarak yürürken Ekin karşıma çıkıverdi nefes nefese bir haldeydi. Endise ile

"Iyi misin?" Dediginde daha fazla dayanamayarak ağlamaya başladım. Cok gecmeden bana sarılırken arkasında diger oyuncularımı gördüm. Hepsi bana uzgun bir sekilde bakıyorlardı. Sanırım olanları duymuşlardı. Ekin'e sarılıp yüzümü iyice omzuna gömdüm. Kimsenin yuzunu görmek istemiyordum.

Duygusal bir cokenti yasadığımdan ayaklarım daha fazla beni taşımak istemedi ve bir anda tutmaz oldu. Ekin'de ağırlığımdan dolayı yere çökerken saçlarımı okşayarak teselli ediyordu. Hayatımda hep böyle sorunlar çıkacaktı ve hepsinin üstesinden gelecektim ama simdi aglamalıydım ve rahatlamalıydım.

Ne kadar orada oyle kaldik bilmiyorum ama yavaşca kafamı kaldırıp derin bir nefes aldım. Hala Ekin'in arkasında öylece duruyorlardı. Ayaga kalktım ve onlara bakmadan yanlarına geçmek istedim ama onume gecerek

"Biz size inanıyoruz" dediler. Hepsinin gozlerinin icine baktım. Dogru mu söylüyorlar diye?

"Bu takımı ancak sizin gibi iyi bir Kadın Koc adam edebilir. Biz sizin arkanızdayız." Şaşkınlıktan küçük dilimi yutmak üzeriydim. Ates one çıkıp

"Hadi onlara Kadınların nasıl iyi bir koc olduklarını gösterelim!" Atakan yanıma gelip yine beni havaya kaldırırken diğerleri de ona yardım etti. Beni havaya fırlatarak

"En buyuk baskan bizim baskan! En buyuk başkan bizim baskan!..." sanırım bunu kazanacaktım.

1. Soru: yeni bolum nasıldı?

2. Soru: gelecek bolum nasıl olur?

360 DERECE AŞKWhere stories live. Discover now