24.Bölüm: "I. Kısım: Bir Evin İçinde Evsiz..."

9K 676 237
                                    

24

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

24.Bölüm: "I. Kısım; 'Bir Evin İçinde Evsiz"

Uçsuz bucaksız gökyüzünü andıran gözlerinde hayallerimi kuyruğuna bağladığım kırmızı bir uçurtma uçuruyorum senden habersiz.

Yeni bir güne uyandım bugün. Umutlu yepyeni bir güne... ve şimdi okulun kantinine doğru yürüyorum. Aslında şu an tek isteğim hastanede olmak ama geleceğim ve ailemin çabalarını boşa çıkarmamak için okula gelmek mecburiyetindeyim. Neyseki bugün dersim azdı. Bu yüzden hastaneye yani diğer evime daha erken gideceğim için seviniyordum çünkü onları her zamanki gibi çok özlemiştim. Ama Eymen'i daha çok özlemiştim ve bu özlemimi bir an önce dindirmek için okulda geçireceğim zamanın su gibi akmasını diliyordum.

Çok tuhaf değil mi? Zaman bir şeyleri beklerken kaplumbağa gibi yavaş hareket ederken aynı zaman sevdiğimiz birinin yanındayken ya da sevdiğimiz bir işle uğraşırken bir çita kadar hızlıydı.

Etrafıma bakına bakına yürürken çardakta dalgın bir şekilde oturan Ali'yi fark ettim. Derse girmek için henüz vaktim varken onunla şu dünkü meseleyi konuşmak istiyordum çünkü onun neden rehabilitasyon merkezinden çıktığını merak ediyordum. Bir sorunu var mı yok mu öğrenmek istiyordum çünkü o benim arkadaşımdı. Her ne kadar Seda'dan ayrıldığı için ona kızgın olsam da ondan nefret etmiyordum ki bir sorunu varsa eğer üzülürdüm elbette.

Onun yanına gitmeden önce kantinden çay almak niyetindeydim. Bu yüzden Ali'nin beklemesi için gür bir sesle "Ali!" Diye seslendiğimde kafasını yerden kaldırıp etrafına bakındı. Elimi sallayarak "Burdayım." Dediğimde beni fark edip etrafına bakınmaya son verdi. "İki dakika bekler misin? Kantine gidip geliyorum. Seninle konuşmak istediğim bir konu var."

Ali kafasını sallayarak "Tamam, bekliyorum." Dediğinde ben de kafamı sallayarak kantine doğru yürümeye devam ettim.

Kantin kapısından içeri girip direkt kantin tezgâhına doğru yöneldim. Kantin tezgâhının önüne geldim ve beni fark eden kantin görevlisi bana doğru yaklaştı. "İki tane çay alabilir miyim?" Dediğimde görevli abla gülümseyerek "Hemen veriyorum." Dedi. O çayları hazırlamak için uzaklaşırken ben de cebimden para çıkarıp beklemeye başladım. Beklerken de etrafı inceliyordum. Gözüm masada oturan kıza takılırken onun önündeki sıcak içeceğe tam üç tane şeker attığını görünce istemsizce gülümsedim.

Gülümsedim çünkü bu manzara bana Eymen'in de çayını üç şekerli içtiğini hatırlattı. Evet, Eymen çayını tam üç şekerli içiyordu ve ben bunu kantindeki masamda onu izlerken öğrenmiştim.

Gülümsememi yüzümden gram eksiltmeden gözümün önünde canlanan anıyı izlemeye başladım.

"Oha lan çüş! Sütlaç mı yapıyorsun Eymen? Çaya üç şeker atılır mı?"

Duyduğum aşırı tepkiyle göz kapaklarımı hafifçe kaldırıp Eymen'in olduğu masaya baktım. Eymen üç arkadaşıyla birlikte karşımdaki masada oturuyordu ve ben de belli etmeden onları dinliyordum. Ara ara da kafamı kaldırarak Eymen'e kaçamak bakışlar atıp kafamı tekrar yalandan okuduğum kitabıma indiriyordum zira Eymen'in beni fark etmesini istemiyordum.

BENİM İÇİN YAŞA (FİNAL OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin