14.Bölüm: "Ömrün Kumbarası;Kalp"

9.8K 783 410
                                    

14

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

14.Bölüm: "Ömrün Kumbarası;Kalp"

Zihnimin topraklarında geziniyorsun yalın ayak
Bastığın her yer bahar, bahçe

Ne çok şeyi bekliyorduk değil mi bu hayatta? Ömrümüz hep bir şeyleri beklemekle geçiyordu. Kışın sonunda baharın gelmesini bekliyorduk dört gözle. Ağlayarak uyuduğumuz karanlık gecelerin sonunda gözlerimizi aydınlık ve umut dolu sabahlara açmayı bekliyorduk sabırla. Sevdiklerimizle birlikte geçireceğimiz mutlu günlerin gelmesini bekliyorduk özlemle. Bekliyorduk işte... belki de böyle tüketiyorduk ömrümüzü...beklemekle.

Şu anda da sıramda oturmuş, sağ elimin avuç içini yanağıma bastırmış bir vaziyette hocanın gelmesini bekliyordum. Son dersteydim ve bu dersi de bitirdikten sonra direkt hastaneye gidecektim.

Boşta kalan elimin parmaklarını ağır ağır sıraya vurarak ritim tutturmaya başladım. Nasıl geçecekti bu bir saat? Onsuz geçirdiğim üçüncü günümdü ve vücudumun her bir zerresine onun özlemi dolmuştu. Kafamı eğerek boş sırayı izlemeye başladım lakin gördüğüm boş bir sıra değildi. Göz kapaklarımı yeşillerimin üzerine devirip zihnimde canlanan manzarayı izlemeye başladım. Onun kahvelerini, bana gülümsemesini, gülümserkenki kısılan güzel gözlerini ve dudağının kenarındaki gamzeyi izlerken dudağıma yerleşen gülümsemeyi kapatmak için ellerimi dudaklarıma koydum zira beni böyle gören insanların beni deli sanmasını istemiyordum.

Bekleyeceğim

Bana telefonda böyle söylemişti kalbimi nasıl sevindirdiğini bilmeden. Birinin beklediği olmak... bu çok tarifsiz bir duyguydu. Eymen kalbinin kapısını bir tık daha aralamıştı bana. En azından ben böyle hissediyorum.

Onunla konuştuktan sonra telefonu göğsüme bastırmış salak salak sırıtmıştım. Telefonu öyle bir bastırmıştım ki kendime sanki ona sarılıyormuşum gibi hissetmiştim. Uyuyana kadar attığı mesajı defalarca okumuştum. Hayır, tabiki onun ilk mesajının ss'ni alıp arşivlemedim! O kadar ergen miyim ben desem de siz inanmayın.

Eğdiğim kafamı sıradan kaldırıp cama doğru çevirdim ve masmavi parlak göğü izlemeye başladım. Gökyüzü bize her zaman umudun olduğunu hatırlatan eşsiz bir yaratılıştı. Göğe bakarak hayal kurmayı çok seviyordum ve onunla göz göze geldiğimiz andan itibaren onsuz tek bir hayalim bile olmamıştı. İki kişilik hayaller kuruyordum onu gördüğüm andan itibaren ve iki kişilik umut besliyordum artık kalbimde o hastaneye adım attığımdan beri. O her ne kadar umudunu yitirmiş olsa da onun yerine de umut ediyordum. Umutlarımın kalbimde atan kalbine bulaşmasını bekliyordum umutla.

"Oh, neyseki ders başlamadan girdim sınıfa."

Naz'ın sesi ile camla olan iletişimime son verip kafamı ona doğru çevirdim. İki elini de sıraya koymuş derin derin nefes alıp verdiğini görünce kaşlarımı çattım. "Ne bu halin Naz?" Derken kolundan tutup sıraya oturttum onu. Saçlarını geriye atarak arkasına yaslanırken yönümü iyice ona döndüm. "Arkandan köpek mi kovaladı da böyle koştun sen?"

BENİM İÇİN YAŞA (FİNAL OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin