Trouble

1.7K 105 1
                                    

Elimdeki kupayı evirip çevirirken onu hangi bahaneyle kardeşinin yanına götürecektim hiçbir fikrim yoktu. Ne bok yemeye akşamında dövüş olacaktı? Ne diyecektim? Dayak yemeden önce 16 yıldır görmediğin kardeşini ikinci defa görmek ister misin? Belki adını öğrenirsin.

Sikeyim.

Soğumuş kahvemi tezgaha bıraktım ve mutfakta dikilip durmayı keserek yatak odasına geçtim. Hala uyuyordu. Beni o gün dürten şeytan bugün de yaptıklarımı hatırlatarak gözüme bir gram uyku sokmamıştı. Sabah 7’sinde beni ayağa dikmiş, tekrar yatmamam ve düşüncelere dalmam için bir fincan kahve de içirmişti. Saat şimdi 10’u gösteriyordu. Onu şimdi uyandırmaya çalışsam ancak yetişirdik.

Yatağa oturarak bir süre bana dönük olan suratına baktım. O kadar güzeldi ki! Dudakları dün geceden pembeleşmiş sağ tarafına yattığı için büzülmüştü. Açık kumral kirpikleri elmacıklarına gölge düşürüyordu. Alnına düşen saçlarını geriye iterek eğilip şakaklarını öptüm. Tüy gibi bir öpücüktü ama hafifçe mırıldanarak kafasını daha çok yastığa gömmesine neden olmuştu.

Bu sefer açıkta kalan boynunu öptüm. Eli boynuna gitti.  Gelmesi için kredimi artırmaya çalışıyordum.

“Leona,” diye homurdandı gözleri hala kapalıyken. “Uyumaya çalışıyorum.”

“Acıktım ben.” Boştaki yastığı alıp kafasına bastırırken ofladı.

“Bakıcın mıyım kızım ben?”

Yastığı çekmeye çalıştım ancak bırakmadı. Diz kapaklarımı yatağa yaslayarak sırtına çıktım ve yastığı daha şiddetli çektim. Dönerek beni sırtından atınca yastıkla beraber yan tarafa savruldum.

“Git başımdan.” Hala açmadığı gözleriyle bana arkasını döndü. Düştüğüm yerden kalkarak tekrar ona sokuldum. Omzunun üzerinden uzanarak çenesinden öptüm.

“Çok yaklaştın.” diye mırıldandı boğuk çıkan sesiyle. Hafifçe gülümseyerek dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Tek kolunu belime sararak beni arkasından önüne çekti. Kısa süreli ayrılan dudaklarımızı tekrar birleştirdi.

Bacaklarımı bacaklarına dolarken elini saçlarımın arasından enseme götürdü. Bir elim kolunu sıkıca tutarken diğeri göğsünde duruyordu. Dilimi aralanan dişleri arasından iterek diline geçirdim. Artık kaçmış olan uykusuyla kendini zorlukla geri çekti.

“Sadece karnının aç olduğuna emin misin?” Kaşlarını çatarak alaylı bir yüz ifadesiyle suratıma baktı.

"Çok komik aslında, bunun dün gece de muhabbeti geçmişti sanırım." Tıpkı onun gibi alaya alarak çenemi ovuşturarak düşünüyormuş gibi yaptım.

Güldü ve birbirine girmiş bedenlerimizi ayırarak yatakta oturur pozisyona geçti. Elleriyle yüzünü ovuşturarak gerindi.

"Kahve ister misin?" diye sordum haline karşılık.

"Sayende içmiş kadar oldum."  Gözlerimi devirdim ve kalçalarının üzerinde kayarak yataktan inişini seyrettim.

"Kahvaltıyı dışarıda yapalım. Evde bir şey kalmamış."

"Olur. Dönüşte alışveriş yaparız." Kafamı hafifçe salladım. O banyoya girer girmez dolabın kapağını açtım ve kenarda duran mom jeans'i ve onun gri sweatlerinden birini aldım. Biraz boldu ama idare ederdi. Saçlarım şanşıma bugün kabarık değildi. İri dalgalar halinde belime değiyordu. Bir ara kestirsem iyi olacaktı. Dudaklarımı nemlendirdim ve başka hiçbir şeye dokunmadan yatağı toparladım.

Komodinde duran telefonu titrediğinde hızla elime aldım ve kalbim ağzımda gelen mesaja baktım. Gelip gelmeyeceğini soruyordu. Ona geleceğini yazdıktan sonra her zamanki gibi mesajları sildim ve yerine baktım. Eş zamanlı olarak suyun sesi kesilmişti.

PARADISE LOST \\IrwinWhere stories live. Discover now