I protect you!

13.3K 397 55
                                    

"Bayan Price rehberlikten çağırılıyorsunuz." Nöbetçi öğrencinin duyurusuyla elimdeki kalemi defterimin üzerine düşürdüm. Bayan Hood'u görmek istemiyordum. Bu onun suçu değildi, biliyordum. Ancak sözünü çiğnediğini bilmek kalbimi kırıyordu.

"Ne duruyorsun? Gitsene Price." Bay Watson bir elini gitmem için salladı. Kitabımı hızla çantamın içine koydum ve oturduğum sandalyeden kalktım.

Hızlı adımlarla sınıftan çıkarken dudaklarımın etini stresten soyuyordum. Merdivenleri ağır aksak adımlarla indim.

Odanın kapısını hafifçe tıklattım ve 'gir' sesinden sonra kapıyı araladım. Yutkunarak birkaç adım attım. Deri koltuğun hemen yanında durdum ve bakışlarımı birleştirdiğim ellerime diktim.

"Beni çağırmışsınız, efendim." dedim mırıldanarak.

"Otursana." dedi eliyle deri koltuğu işaret ederek. Hiç canım istemiyordu. Eskisi gibi oturup içimi ona dökecek kadar yakın hissetmiyordum. Ama emrine itaat etmekten başka çarem olmadığını biliyordum.

Koltuğun kenarına iliştim ve çantamı kucağıma bıraktım. Ona bakmamakta hala kararlı gibiydim.

"Son zamanlarda seanslarımızı hep aksatır oldun." dedi. Dikkatli bakışları bir diken misali bana batıyor, rahatsız ediyordu.

"Ders çalışmam gerek, efendim." dedim ağzımın içinde geveleyerek. İç geçirdiğini duydum.

"Neden bana bakmıyorsun, Leona?" diye sordu.

"Farkında değilim, efendim." dedim sessizce. Bakışlarımı utançla kaldırdım ve yüzüne baktım.

"Bak," diye mırıldandı sandalyesini masaya biraz daha yaklaştırarak dirseklerini masaya yaslarken. "Durumun hiç iyiye gitmiyordu. Son zamanlarda çok fazla içine kapanmaya, arkadaşların tarafından ezilmeye başlandın. Bunları ailene açıklamak zorundaydım. Ben senin hayatına bir yere kadar dahil olabiliyorum. Ama onlar senin bir parçan."

Gülmek istiyordum, ancak yüzümde tek bir mimik dahi kıpırdamadı. Onlar benim bir parçamdı, evet. Ama onlar beni parçaları olarak görmüyorken ben daha fazla ne yapabilirdim ki?

"Anlayamayacağınız şeyler var." dedim sönük bir sesle.

"Bana anlatabilirsin. Gereken her ne ise bunu yapmaya hazırım." diye atıldı. Bu kadar iyi olması onu suçlamama engel oluyordu.

"Henüz ben bile anlamamışken size nasıl anlatabilirim ki?" dedim omuz silkerek. Sandalyesinden kalktı, hafif topuklu botlarının sesinden başka ses yoktu. Gelip yanıma oturdu ve kucağımda birleştirdiğim ellerimi elleri arasına aldı. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilmiyordum.

"Şiddet mi görüyorsun?" diye sordu yüzüme anlayışlı bir tavırla bakarken. Tüylerim diken diken oldu ve bir anda rengim attı. Kafamı hafifçe iki yana salladım. "Bana doğruları söyle, Leona. İyi bakılmayan çocuklar için koruyucu aileler var."

Göz bebeklerim şokla genişledi. Ancak kendimi sakin tutmayı becerebildim.

"Hayır, efendim. Sorun tamamiyle bende. Bazen sevgi doyumsuzu olabiliyorum." diye mırıldandım güçsüzce. Tadını bilmediğim bir şeyi nasıl tekrardan isteyebilirdim ki?

"Pekala, seni zorlamayacağım. Ancak bana karşı anlayışlı olmanı istiyorum. Benim istediğim öğrencilerimin daha iyi koşullar altında eğitim görmesi. Ruh sağlığınız eğitiminizi etkileyen faktörler arasında ve bunun altında aileleriniz var." dedi bana bir şeyleri açıklamaya çalışarak. Benim annem bile benimle bu kadar ilgilenmiyor, dertlerimin üzerine gelmiyordu.

PARADISE LOST \\Irwinحيث تعيش القصص. اكتشف الآن