Kraliçe - 5 ⚡

4.9K 458 111
                                    

Araba benzinle,
Ocak gazla,
Telefon bataryayla,
BEN YORUMLA ÇALIŞIYORUM SDJFKLDFGDGDF
O yüzden yorum yapın bolca jsdkflsdfds

Şu geçiş bölümleri bitsin aksiyona gircem yine daha ejderhaların sınavları var az dayanın shjdkslfsdf

<<<<<<<<

Pekala, bunu Hope'a rağmen yapmak istemiştim ama pek başarılı olduğum söylenemezdi. Çenesi asla durmuyordu ve ben odaklanamıyordum.

"Daisy."

"Hope, gel dünün rövanşını yapalım." Daisy sadece ismini seslenmemle ne demek istediğimi anlamıştı. O Hope'u alıp oyun konsolunun başına oturturken tekrar odaklanmayı denedim. Kontrol gücümü serbest bırakabildiğim noktaya kadar, yani gücümün tamamı tükenene kadar çalışıyordum. Çalıştığım konu ise zaman kontrolüydü.

Zamanı dondurabildiğimi fark etmiştim evet ama hem çok fazla güç harcıyordum hem de diğer her şeyi kontrol ettiğim gibi tek bir sözümle işleve geçiremiyordum. Normal element kullanıcıları için elementler neyse zaman da benim için oydu.

Zamanı dondurma konusunda ustalaştıktan sonra geriye almak için çalışacaktım. Sonuçta zaman kontrolüydü bu, ilerisi, gerisi, durdurması hepsi içinde olmalıydı. Ben artık geç kalmak istemiyordum.

Kesinlikle abartmıyordum. Bu gerekli bir şeydi. Ya önümde Mina'ya bir şey olsaydı ve ben geç kalsaydım? Düşüncesi bile yerle bir olmama yetiyordu.

Saatlerce çalıştıktan sonra zamanı durdurabilme süremi 15 saniyeye çıkarmıştım. Ben çalışırken Daisy Hope'a bakıcılık yapmış, Allison ve Mina ise basketbol oynamışlardı. Uçak biletlerimizi yarın için almıştık ve Allison'da bizimle geliyordu. Evet, çoğalarak yola devam ediyorduk.

Ben çalışmamı bitirince Daisy ve Hope oyunu bırakmışlardı. Allison ve Mina'ya katılarak basketbol oynadık. Topu potaya sokma yeteneğim olmadığını fark edince topu kontrol ettim ve bu yüzden beni oyundan men ettiler.

Gezinin Allison kısmı da eğlenceli bitmişti. Allison'un bilmediğimiz çok fazla yönünü görmüştük. Mesela kek yapabiliyordu. Parmaklarımızı yiyeceğimiz kadar lezzetliydi üstelik. Eğer normal bir insan olsaydı pastane açmak istermiş.

Kızlar beni tanıyorlardı. Nerede nasıl tepki vereceğimi çok iyi biliyorlardı. Peki ben onları yeterince tanıyor muydum? Sürekli kendisi hakkında konuşan Hope'un bile en sevdiği rengi bilmediğimi fark ettim. Sessiz sakin duran Mina'nın aslında eğlenmeyi çok sevdiğini öğrendim. Utangaç olan Daisy'nin bambaşka bir tarafı olduğunu öğrendim. Allison'un hamur işlerinde çok yetenekli olduğunu öğrendim. Bunun gibi niceleri vardı belki de ama ben bilmiyordum. Neden öğrenmek istememiştim? Neden merak etmemiştim?

Hala bir gün hayatımdan çıkıp gideceklerini mi düşünüyordum? Eskisi gibi yalnız kalacağımı mı düşünüyordum ya da daha fazla hayal kırıklığına uğramamak için kendimi mi bastırıyordum? Artık onları biraz biraz tanımak için çabalayacağım. Nelere kırılırlar, neleri severler hepsini bilmek istiyordum.

Eğer öyle olursa bende onları hissedebilir miydim? Düşüncelere dalmış bir haldeyken kızların etrafıma toplanmasını fark etmemiştim.

"Bugünlerde bir değişiksin." Dedi Hope.

"O nereden çıktı?"

"Sürekli dalıp dalıp gidiyorsun. Ne düşünüyorsun bu kadar? Söyle de biz de düşünelim."

"En sevdiğin renk ne?" Öylece konuya girmeyi severdim.

"Çalışmadığım yerden geldi bir saniye." Dedikten sonra düşünür pozisyona geçti. "Bunu senden beklemezdim Rachel. Mina'yı benimle aldatmayı mı düşünüyorsun?" Düşüne düşüne bu mu aklına geldi gerçekten? Hope'a göz devirdikten sonra Daisy'e döndüm.

Sarsılmaz (GirlxGirl)Where stories live. Discover now