19.Bölüm: "Hatıra Kutusu"

9.8K 775 415
                                    

19.Bölüm: "Hatıra Kutusu"

Mesafelerin aşka engel olduğunu söyler bazı insanlar. İki insanın arasına giren yollar ve yıllar aslında iki kalp arasına girmiş, o kalbi birbirinden kilometrelerce uzağa itmiştir kimilerine göre.

Lise ikide tanıdığım, lise üçe geçtiğim zaman okuldan hatta yaşadığım şehirden başka bir şehire giden o güzel kalpli güzel çocuk... Eymen... Lise sonu başka bir şehirde okumaya başladığında ayrılmıştı yollarımız onunla.

Oysaki Eymen ile benim arama giren mesafe ve yıllar ona olan aşkımı azaltmak yerine çoğaltmıştı çünkü ben onun kalbiyle kendi kalbim arasına mesafelerin ve yılların girmesine müsade etmemiştim ve hayat bizi tekrar karşılaştırmış, aramızdaki mesafeleri bir buz gibi eritmişti.

Eymen'in odasına girdiğim ilk gün, onunla konuşmaya çalıştığımda sert bir kayaya çarptığımı düşünmüştüm ama pes etmeyerek onun kabuğunu kırmayı başarmıştım. Güzel kalbinin bana her geçen gün daha da yakınlaştığını hissediyordum ve bu his müthiş derecede mutlu ediyordu beni.

Geldiğimiz noktayı düşündüğümde epey bir yol kat ettiğimizi fark ediyordum. Dün gece mesela, ıslanan saçlarımı o güzel elleriyle kendisi kurutmuştu. Hasta olmamı istemediğini söylemişti. Bu cümle 'Seni seviyorum' cümlesinden daha kıymetli daha anlamlı değil miydi?

"Didem uyanmadın mı hala kızım?"

Annemin sesini duyduğumda Eymen ile olan düşüncelerime ara verip yattığım yerden doğrularak kapıya doğru baktım. Annem kapı eşiğinden kafasını uzatmış uyanıp uyanmadığımı kontrol ederken "Uyandım anne." Dedim uykulu bir sesle. "Kalkıp hazırlanıyorum şimdi."

Annem gülümseyerek "Tamam ama acele et biraz. Geç kalma." Dediğinde kafamı salladım aşağı ve yukarı doğru. "Vaktim var daha... geç kalmam merak etme."

Annem kapıyı kapatıp giderken ben de üzerimdeki pikeyi sıyırarak ayaklarımı parkeye bastım. Yüzümü kendime gelmek adına ellerimle ovuşturduktan sonra saçlarımı geriye atarak yataktan kalktım. Esneyerek yatağımı düzelttim ve sarsak adımlarla lavaboya doğru ilerledim.

Lavabodaki işlerimi halledip tekrar odaya geldim ve giyeceğim kıyafetleri çıkarmak için dolabıma yöneldim. Dolabın kapağını açtım ve tek elimle askıları sağa ve sola doğru kaydırıp giyeceğim kıyafetler konusunda karar vermek için birazcık düşündüm ve toz pembe lakos tişörtümde karar kıldım. Ne giyeceğini saatlerce düşünen kızlardan olmamıştım hiçbir zaman.

Lakosu ve kot pantolonumu yatağa gelişigüzel bir şekilde bıraktım ve dolabın kapağını kapatacakken aklıma gelen şeyle bundan vazgeçtim. Dolabın en alt bölmesine doğru eğilip Eymen'in piknik yaptığımız gün bana verdiği sweatshirtü aldım ve yere oturdum. İki elimin arasındaki sweatshirtü burnuma götürerek gözlerimi kapattım ve onun kokusunu içime çektim.

Daha dün beraber olduğum çocuğu bu kadar özlemem normal miydi?

Gözlerimi tekrar açarak sweatshirtü burnumdan çekip göğsüme bastırdım bu sefer. Sanki ona sarılıyormuşum gibi hissetmiştim. Aslında bu sweatshirtü ona geri vermem gerekiyordu ama içimden hiç gelmiyordu bunu yapmak. O yanımda yokken onun bir eşyasıyla kendimi avutmak daha cazip geliyordu çünkü. Bu yüzden vermeyecektim işte. Bana ne?! Bu sweatshirt artık benim!

Sweatshirtle bu kadar aşk yaşamak yeter diyerek onu aldığım yere koyarken hatıra kutum gözüme çarptı. Kutuya uzanarak onu elimle kavradım ve elimdeki kutuya baktım.

İçinde çok sevdiğim iki insana ait eşyaların bulunduğu kutu... Kalbimden bir parça koyup sakladığım, içi değerli anılar kokan, küçük ama kalbimde yeri büyük olan kutu...

BENİM İÇİN YAŞA (FİNAL OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin