ROSE'NİN AĞZINDAN
Lisa da son zamanlar da bir şeyler olduğunu Jisoo ile anlamıştık fakat bize neden söylemediği hakkında en ufak bir fikrimiz yoktu. Bu gece her şeyi öğrenebiliriz umuduyla odaya çekilip uyumuş numarası yapmaya karar vermiştik. Kapı sesi duyduğumuz gibi Jisoo ile evden çıkıp giden Jennie yi takip etmeye başladık. Geldiği yer tanıdıktı fakat gecenin bu saatinde buraya neden geldiğini hiç anlamamıştık. Biraz daha takip ettikten sonra büyük korkutucu bir evin içine girdiğinde duraksadık. Arkadan gelen sesle bir ağacın arkasına saklanıp gelen kişiyi görünce şaşırmıştık. Yoongi, Jennie ve Lisa ne karıştırıyordu? Sessiz adımlarla eve girdiğimiz zaman olan biteni öğrenme fırsatı bulmuştuk. Gerçekten hayal kırıklığına uğramış bir vaziyette ortamı terk ettikten sonra Jennie ve Yoongi peşimizden gelmiş durdurmuşlardı.
-Biraz durur musunuz lütfen!? (Jennie)
-Bugün konuşmak istemiyorum Jennie lütfen sadece gitmek istiyorum. (Rose) diyerek arabaya bindim. Jisoo da 5 dakika sonra bindikten sonra Jiminlerin evine doğru yola koyulduk. Bugün evde kalabileceğimi sanmıyordum.
...
LİSA'NIN AĞZINDAN
Rose ve Jisoo evde yoktular. Jennie koltukta oturmuş beni bekliyordu.
-Rose ve Jisoo nerede? (Lisa)
-Onları dert etme sen şimdi. Çocukların evde kalacaklar bugünlük. Yarın oturur hepsiyle konuşuruz şuan sadece uyumalısın. (Jennie)
-Yapamam. (Lisa)
-Lisa eğer her şeyin düzelmesini istiyorsan şuan sadece uyumalısın. Yarın hep birlikte konuşup olan biteni anlatırız. (Yoongi)
-Ama...ama bana öylesine kırgın kalmalarını istemiyorum. (Lisa)
-Ben onları biraz da olsa yumuşattım merak etme ve yat uyu. (Jennie)
Daha fazla diretmeyerek olduğum yere uzandım. Gözlerimi kapattım ve zihnimde dönen düşüncelere kendimi esir ettim.
...
Gözlerimi araladığım da sabah olmuş Jennie telefonda biri ile konuşuyordu. Halimi bozmadan dediklerine kulak verdiğimde bir kaç konuşmasını duymayı başarmıştım. "Ne yapacağız?" "Olabilir aslında." "Lisa'ya yumuşattığımı söyledim. Evet ama yalan konuşmak istemiyorum." "Eğer öyle demeseydim uyuyamayacaktı." "Ah fa-"
Lafının bölünmesine benim çarpıp düşürdüğüm kitabın sesi sebep olmuştu. Ah hadi ama sakarlığım her zaman olmak zorunda mıydı ki? Bin kez aklıma tükürüp söverken Jennie telefonu kapatıp yanıma gelmişti.
-Ne zaman uyandın? (Jennie)
-Az önce. (Lisa)
-Benim sesime mi uyandın? (Jennie) Telefon konuşmasını duyup duymadığımı öğrenmeye çalıştığı her halinden belli oluyordu.
-Hayır uyandığım da konuşuyordun zaten. (Lisa)
-Onları yumuşatamadığını biliyordum. Bir ihtimal sadece bir ihtimal umarak gözlerimi kapatmıştım. (Lisa)
Bir şey demeden sadece yere bakıyordu.
-Hadi kalk çocukların evine gidiyoruz. (Jennie)
Odama çıkarak üzerimi değiştirmek için dolabı açtım.


Üzerimi değiştirdikten sonra hafif bir makyaj yapıp saçlarımı salık bıraktım. İçime işleyen tedirginlik hiçbir şekilde gitmiyor gittikçe artıyordu. Gittiğim zaman kızlar yüzüme bakmaz veya affetmezlerse ne yapardım? Nasıl hayatıma devam ederdim? Onlarsız hayatımda bir anlam kalmazdı. Onlar benim ailem, kardeşim her şeyim olmuşlardı. Tedirgin adımlarla yavaş yavaş merdivenleri inerek aşağı kata inmiştim. Jennie de hazır olduğu zaman Yoongi ile beraber onların evine doğru yola çıkmıştık.
...
Eve geldiğimiz de bir ayağım geri tepiyor diğer ayağım girmek için canla başla savaşıyordu. Jennie'nin elimi tutması ile kendime olan güvenim bir nevi artmıştı. İçeri girdiğimiz de Rose ve Jisoo görünür de yoktu.
-Ooo kızlar hoşgeldiniz. (Taehyung)
-Hoşbulduk hayatım. (Jennie)
-Kızlar nerede? (Lisa)
-Yukarıda yatıyorlar. Hastalar galiba dün gece geldiklerinden beri ikiside odalardan çıkmadılar.(Taehyung)
İçimi kaplayan buruk bir his ile dengemi kaybedecek gibi olsam da Jennie sayesinde dengemi tekrar kurmuştum.
-Ev halkını salona toplayalım açıklayacağımız bir şey var. (Lisa)
-Ne gibi? (Jin)
-Herkes geldiği zaman konuşsak daha iyi olur. (Lisa)
-Ben kızları alıp geliyorum o zaman siz salona geçin. (Jimin)
Onaylayıp salona geçtikten sonra olayların geldiği bu haline bin kez lanet okudum. Jennie, Yoongi, Taehyung ve Jin koltuklara geçmiş ben ise ayakta durmuş tir tir titriyordum. Kimse gelmeden yukarı banyoya çıkıp yüzüme bir su tutmam gerekiyordu. Merdivenleri adım adım çıktıktan sonra karşıma çıkan Jungkook bir anda ödümü koparmış ağzımdan küçük bir çığlığın çıkmasına sebep olmuştu. Tam yanından geçip gidecekken cebinde olan eldiven gözüme çarpmıştı. Düz siyahtı. Bendeki eldiven ile uyuşması mümkün müydü?
-Hey sen! (Lisa)
Kafasını 'efendim' anlamında sağ sola çevirip bana bakmıştı.
-Yoksa sen diyerek kolunu tuttum.
-Yoksa sen-
Lafımı bölen şey Jennie'nin sesi olmuştu.
-LİSA HAYDİ HERKES SENİ BEKLİYOR! (Jennie)
Boşluğumdan yararlanarak kolunu ellerimin arasından kurtaran Jungkook söze başladı.
-Aşağıda bekliyorlar her ne diceksen ya çabuk de ya da aşağıya indikten sonra de. (Jungkook)
-Sonra derim inelim şimdi. (Lisa)
Diyerek merdivenleri tek tek inmeye başladım. Jungkook olamazdı, sonuçta eldiven siyah bir eldiven herkeste olabilecek türden bir eşyaydı. İyice paranoyak olmuş düzgün düşünemez olmuştum. Salona geldiğimiz de Jungkook ta peşimden gelmiş ve kendine bir yer bulup yerleşmişti. Rose ve Jisoo bana bakmıyor sadece yeri izliyorlardı. Şimdi tek yapmam gereken gerçekten gerçekleri anlatmamdı. Yalan olmadan sadece olan şeyleri anlatmam lazımdı...

Cursed LoopWhere stories live. Discover now