1.8

653 48 10
                                    

Hannibal üç hastasından sonra kütüphanesinde çok eski kitapları raflardan çıkarıp yeni ciltlenmişleriyle değiştiriyordu.Bu işi Schubert eşliğinde yapmak ona ayrı bir zevk verirdi.Eski hayatını geride bırakmak zorunda oluşu,her sabah tarifsiz bir özlemle uyanmasına neden olsada tam vazgeçecekken Will Graham ile tanışmasının bir işaretden başka bir şey olamayacağı düşüncesindeydi.

Hannibal bir çok yeri gezme şansına sahipti ve görüp görebileceği her şeyi neredeyse görmüştü.Fakat bu kalabalık şehir hayatından uzaklara saklanmış eski kasaba,hiç görmediği güzelliklerle adeta cennetten bir köşe gibiydi.Onu sakinleştiriyordu.

Ama her zaman bir şey eksikdi.
Ve hiçbir şey bu tarifsiz eksikliğin yerini dolduramıyordu.

Taki elinde oltası ve ayağında sarı botlarıyla ona sersemce gülümseyen ve aynı heycanla kendini ona taktim eden adamı görene kadar.

Ne demişti adı?

Will.
Will Graham.

Biçimli ve keskin hatlı olmasına karşın bir o kadarda yumuşak yüzü tıpkı genç yunan heykellerini andırıyordu.Berrak gözleri,küçük ağzı ve kıvırcık koyu saçları onu çekici yapan şeylerin sadece bir kısmıydı.

Konuşurken çekiniyor,Uzun göz temaslarından kaçınıyordu.

Nasılda parlıyordu.

Kimdi ki bu adam? Bu kasabaya yabancılar gezmeye veya tatile gelmezdi. Burayı bilen kişiler olduğundan bile şüpheliydi.

30'larına yeni bastığını tahmin ettiği adam çekingen oluşuna karşın sıcak bir samimiyetle selamlamıştı onu.

Buraya yeni taşınmışlardı ve bir süre burda yaşayacaklardı.

Evet birde karısı vardı.

Şaşılacak bir şey değildi ama bu Hannibal'ı istemsizce rahatsız etti.

Yeni komşusunun aynı içtenlik ve samimiyetiyle karşılık verdi o da.Oysa yenilerden hiç hoşlanmazdı.Çevresinde hep bildiği insanların oluşuna alışıktı.

Çok kısa bir sürede bir birlerinden çok farklı olan bu iki insan anlaşmanın bir yolumu bulmuş ve arkadaş olmuşlardı.
Hannibal keyifliydi.

Will Graham ile arkadaşlığından memnundu.Will'in ondan öğrendikleri karşısındaki şaşkın yüz ifadelerini,Balığa çıkışlarını,Will'in genç hayat dolu ruhunu izlemek hoşuna gidiyordu.Oysa Will gibi bir sürü kişi vardı bu kasabada fakat Hannibal Will'e çekilmişti.Belkide onun bir yabancı oluşundan,farklı bi yerden gelişinden ve ona özlemini duyduğu hayatı hissettirdiğinden çekiliyordu Hannibal bu adama.Bu kadar basit bir nedenden işte.

Fakat Will'in onun tam aksine olan dedektiflik hayatı,Bay ve Bayan Graham'ın insanın içi içine sığdırmayan sırları...Hannibal uzun süredir ilkkez bir piyesin içindeydi.Tüm bu heycan kanını tazeliyor onu tekrar genç biri yapıyordu.

Hannibal Lecter'da bu oyunun sonunun nasıl biteceğini bilmiyordu.Ama Aile ve sosyal hayatlarını geride bırakıp tanrının unuttuğu bir kasabaya yerleşen bu çifti bıraktıkları yerde kafaya takan kimselerin olmadığıda belliydi.

Will ve Molly Graham.

Özellikle de Will Graham.Hannibal Lecter'ın ilgisini olağan derecede çekiyordu.

Bir süre sonra Will Graham'a saplanan Hannibal Lecter onun ilgisini çekmek için oynunu yazmaya başlarken buldu kendini.Fakat Molly Graham can sıkıcı bir ayrıntıydı.Molly Graham göründüğünden daha zekiydi ve her kadının sahip olduğu o keskin iç güdü ve sezgilere o da sahipti.

Hatta Hannibal'ı çok çabuk farketmişti.

Fakat Hannibal onun aklının karışık oluşunu değerlendirerek bir ağ örmeye başlamıştı bile.
Molly Graham,Will'in tüm umursamazlıklarına karşın onun için önemli biriydi.Tanışmaları çok eskilere dayanıyor olabilirdi.Bu yüzeden Hannibal kazanabilecek mi görmek istiyordu.

Kapı çaldığında kalan son kitabıda rafa koydu Lecter ve kapıya doğru ilerledi.Aynada sırıtarak son kez üzerini ve saçını düzeltti ve usulca kapıyı açtı.

Karşısında kendinden emin ve keskin bakışlarını ona doğrultmuş bu savaşa hazır fakat bir o kadarda yorgun kadına gülümsedi,"Neredeyse gelmeyeceksiniz diye korkmaya başlamıştım bayan Graham.Lütfen içeri girin."

Molly etrafa hızla bir göz atarak temkinli bir şekilde içeri girdi.
Will'den daha baskın olduğu belli bir aurası vardı ve bu Hannibal'ı gülümsetti.

"Söylendiği kadar beceriklimisiniz görelim dedim,"dedi Molly samimi bir şekilde."Sizin hakkınızda biraz araştırma yaptım Bay Lecter.Bir çok yerde adınız geçiyor gerçekten taktire şayan bir öz geçmişiniz var."

Molly bir araştırmacıydı ve kolları kolayca istediği her yere uzanabilirdi.Bu dezavantaj Hannibalı fazlasıyla rahatsız etti fakat bir şeylerden şüphe etmesini istemiyordu,Molly'nin onun hakkında ne kadar şey bildiğini bilmiyordu.Bu yüzden soğuk kanlı bir tavırla gülümsemesini bir nebze düşürmeden davam etti,"Övgüleriniz için teşekkür ederim,bu kadar sade bir teşekkürü mütevazılığıma verin lütfen,işin aslı sürekli konuşulmakdan ve övülmekden pek hoşlanmam."

Molly bu adama imrendiğini inkar edemezdi.Onun kadar konuşulmuş biri olmayı her şeyden çok isterdi oysa karşısındaki adam bunlardan hoşlanmadığını söyleyip tekrar canını sıkmıştı.

"Size gerçekten yardımcı olabilecekmiyim bilmesem bunu teklif etmezdim bayan Graham ama sizinde zihninizi boşaltmaya ihtiyacınız var aksi taktirde işe kendinizi veremeyecek ve başarılı bir sonuç elde edemeyeceksiniz.Lütfen ilişkimizin bu boyutunu hasta-doktor olarak adlandıralım ve başka hiç bir mevzunun aramıza girmesine izin vermeyelim."

"Ne demek oluyor bu yani?" Diye sordu Molly şaşkınca fakat şaşkınlığı yersizdi.

"Yani bayan Graham oldu da büyük bir tartışma içine girdik,siz her zaman gününüzde kapımı çalıp hastam olmaya devam edin bende doktorunuz olayım.
Kişisel hayatınızla bu önemli psikolojik süreci bir birlerine bağlamayın.Beni yanlış anlamayın bu tüm hastalarıma koyduğum önemli bir kuraldır."

"Ah,anlıyorum." Dedi Molly.Mantıklı gelmişti.

"Peki o zaman size bir bardak şarap ikram edeyim
ve başlayalım."

𝘭𝘢 𝘷𝘪𝘦 𝘦𝘯 𝘳𝘰𝘴𝘦 | 𝘩𝘢𝘯𝘯𝘪𝘨𝘳𝘢𝘮Where stories live. Discover now