Part 8

50.7K 426 8
                                    

Gözlerim bir oraya bir buraya hızla hareket ediyordu. Heyecandan boğuluyordum sanki ve ciğerlerime yeni yeni hava giriyordu. Nası bir pozisyonda olduğumdan çok içimdeki tuhaf his ve duyguya odaklanmıştım. Kılımı kıpırdatmıyordum çünkü bu pozisyonda ilk uyanan kesinlikle ben olmamalıydım. Yada uyuyanmı olmak daha saçmaydı Bilemiyordum. Sıcak nefesim jasonun çıplak göğüsünü terletirken asıl tüm vucudu arkama dayalı olan alexten tedirgin oluyordum. Adamın her hücresi bende saklanmıştı nerdeyse. O sırada kalbimi ağzıma getiren bir kıpırtı jasondan geldi. Refleks olarak başımı kaldırıp yorganı üzerimden hızlıca attım. Yatakta bir anda olan hareketlilik alexide uyandırmıştı. İki ayağımın üzerine yataktan hızlıca atlarken :

“lanet olsun ne yapıyorsun sen!” diye arkamdan kızan jasona aldırmadan tuvalete doğru koştum.

“üzgünüm. Çok sıkıştımda” kapıyı arkamdan kapatıp klozete kendimi bırakıverdim. Yüzüm kanter içinde kalmıştı. Çok şükür o pozisyonda uyanmamıştık. Rezil olmama ramak kalmıştı çünkü.

Elimi yüzümü yıkarken tuvaletin kapısı yumruklanmaya başladı. “lanet olsun küflü prenses çık oradan yoksa bu kapıyı kafanla beraber kıracağım!” jasonun tehditine aldırmadan yüzümü havluya kuruladım ve kendime alıcı gözüyle baktım. Yüzümde hiç makyaj kalmamış hatta ölü balık gibi gözlerim neredeyse renksizlikten solmuştu. Neyse ki çantam yanımdaydı bu iğrenç görünütüden kurtulabilirdim.

“çıktığında yüzüne işememi istemiyorsan 5 saniye içinde kapıyı açarsın ariana!” gözlerimi devirip saçlarımı parmaklarımda hafifçe düzelttikten sonra kapıyı açtım.

“çok kibarsın” jason yanından geçerken bana gözlerini bana dikmiş hiddetle bakıyordu. Ama ona değil önümdeki alexe odaklanmıştım. Sanırım giyinecekti ve elinde tşörtün arkası ve önünü karıştırdığı için elin de çevirip duruyordu. Jason arkamdan tuvalete girip kapıyı neredeyse tüm pansiyonu dağıtacak şekilde kapattı. Arkama dönüp bakmadan alexe yürüdüm ve elinde tşört alıp doğru yüzünü bulup ona doğru uzattım. Sıcak ve derin maviliklerle bana gülümseyerek üzerindeki tşörtü çıkarıp elimdekine uzandı. O esnada uzun zamandır bir erkekle beraber olmadığım için kendime lanet ettim. Beyaz teninden ve kaslı kollarından etkilenmemek için 5 saniye önce orgazm olmam gerekiyordu. Yada yine de etkilendirdim. Bilemiyorum.onun vucudunu incelerken dalmış olduğumu farkedip alexin gülmesiyle kafamı yüzüne çevirip surat astım. Çok şükür üzerimdekileri çıkarmak zorunda değildim zaten dün gecede bunlarla yatmıştım.

“bugün buradan ayrılıyoruz ariana… yolculuk tekrar başlıyor” alex bunu keyifsiz  bir şekilde söylemişti. Sanırım oda yolculuktan, boş tarlalar, sarı kütleler halinde ki otlardan benim gibi hoşlanmıyordu. Arkadan sinsice yaklaşan jason yüreğimi ağzıma getirdi.

“plan şu..” dedi alexe bakarak. “ sen kızı alıp yola çıkıyorsun… saat 7 de herial sınırında beni bekliyorsun. Eğer yarım saat içinde gelmezsem onu alıp en yakın hava alanından kanadaya uçacaksın.” Dedi beni göstererek. Şaşkınlıktan jasonun yüzüne odaklanmıştım. İçimi tuhaf bir his kaplamıştı. Ondan nefret etsemde, öldürmek hatta ölüsünüde öldürmek istesem bile gitmesini istemiyordum. Tuhaf bir şekilde onun yanında güvende hissediyordum kendimi. Jason beni dışardaki şeylerden koruyordu  alex ise jasondan J

jason taştı, soğuktu, acımasızdı ve katildi.. alex ise duygulu, sıcak, yoğun ve katildi.

Tek ortak noktaları katil olmalarıydı. Ve ben bu iki katille beraber kaderime karşı koymadan yürüyordum. Çırpınmıyordum kabulleniyordum. Tepinmiyordum uyuyordum. Huzursuzlanmıyordum çünkü güveniyordum. Bunları okuyan sizler belki bana gülüyorsun hatta küfrediyorsunuz. Evet üç gündür gördüğüm adamlara büyük bir içgüdüyle güveniyordum. bu iki oyun oynayan çocukların hiç varolmamış evcil hayvanlarıydım.  Beni besliyor, gezdiriyor ve seviyorlardı. En azından sonuncusunu o zamanlar biliyordum.

İKİ ADAM BİR KADINWhere stories live. Discover now