Part 1

112K 643 43
                                    

arkadaşlar selammm :) hikayeden küçük bir parça yayınladım. klavyem bozuk olduğu için çok geç yazabildim. ilerde daha uzun yazacağım bölümleri. ayrıca ileriki bölümler gerçekten 18 yaş altı için uygun değildir. iyi okumalar.. :)

“ariana ligthwood sizin sıranız” dedi hafif bıyıklı kısa boylu adam. Yan gözle vucuduma baktığını hissediyordum ama umursamadım. Uzun ve bol yapraklı bitkilerle donatılmış küçük bir poliklinikti burası. Ağır adımlarla yerimde kalkıp bıyıklı adamın gösterdiği yere doğru yürüdüm. Ya taraftaki şişman kadınları görmek istemiyordum. bİr zamalar güzel olabilirlerdi ama şuan da gerçekten görüntü kirliliği yaratıyorlardı.odaya girerken aslında hiç te heyecanlı olmadığımı farkettim. Hayat beni çok farklı yerlere sürüklemişti. bAşarılı bir üiversite öğrencisiyken şimdi miamide bir sahilde iki adamla birlikte yaşıyordum ve başka hiç bişey umrumda değildi. Bu uğurda geride bıraktıklarımın yasını tutma zamanı değildi. Asıl konu bu hale nasıl geldiğimdi. Düşüdüm ama hatırlamadığımı farkettim. Hayatımın önceki dönemini tamamen aklımdan silmiş hatta üzerine sünger değil mider çekmiştim. 

Odadan içeri girdiğimde kır saçlı yakışıklı sayılabilecek doktora bakıp gülümsedim. 

“hoşgeldiniz bayan lightwood lütfen oturun” dedi gülümserken.Karşısındaki koltuğa otururken gözlerim yan taraftaki kadınların organ şekillerine ve bazı tuhaf simgelere kaydı. Gerçekten bu iş bir erkek için iğrençti. Hayatındaki tüm erotizimi yitiren bir kocayı kimse istemezdi sanırım. Sevişirken karısının içindeki miyomu bile keşfeden adamlar vardı.

“test sonuçlarınız çıktı” dedi elindeki kağıtlara odaklanırken. Kağıtın çıkardığı seslerle irkilip kafamı doktora çevirdim. Gerçekten hamile olup olmamam umrumda değildi. 

Adam elindeki kağıdı incelerken gözlüğünü indirip yüzüme baktı. 

“evlimisiniz bayan ligthwood?”

Bu soru karşısında güneş gözlüğümü indirip adamın yüzüne anlamsızca baktım. Evlemekmi. Gerçekten bu insalar beni güldürüyordu. Ellerimi yana doğru açıp “ burası miami” diye sırıttım. Sesim fazla coşkulu çıkmıştı. Kendimi toparlayıp bana tuhaf gözlerle bakan doktora  :

“testin sonucunu öğreneilirmiyim!” dedim hızlıca gerçekten sıkılmıştım bu durumdan. 

Bir an hamile olsam ne olur diye düşümeden edemedim. Sorun hamile olmam değildi. Asıl soru bebek kimdendi. 

Sesiyle içimi okşayan, benzersiz dokunuşlarıyla tüm vucuduma can veren alex mi, yoksa sert ve güçlü jason mu?

Tüm bu sürede adam yüzüme tip tip bakmış ve birşey dememi beklemişti.

“söyle artık şu lanet olası sonucu” dedim adamın yüzüne çemkirerek. 

Kağıt sesleri havada uçuşurken kır saçlı doktordan sadece “negatif” sesini algılamıştım. 

Belli etmesemde yüzüme bir gülümseme gelmişti. Adam birşeyler söylüyordu fakat umrumda bile değildi. yan taraftan deri beyaz deri çantamı kapıp seksi doktora göz kırpıp odadan çıktım.

Dışardaki tombul sosislere fit vucudumu gözlerinin içine soka soka yürüdüm. Ne zaman bu kadar acımasız sorumsuz gamsız ve iğreç bir insan olmuştum ben. Sahil kenarında yürürken düşüdüğüm şeyleri bir kenara bırakmaya karar verdim. BUgün kedimi ödülledirmeliydim. Ve ayrıca bu düyaya bir fahişe daha getirmeyeceğim için kutlama yapılmalıydı. Palmiye ağaçlarıyla kaplı sahilin ortasındaki bara girdim. 

Etraftaki kadın ve erkekler futursuzca içip eğleniyorlardı. Son ses müzikle denizin içide erotik bir film edasıyla inleyen gençleri görüce kafamı çevirdim. Çantamı barın içine atarken siyahi güzel miranda gelmiş ve popoma bir şaplak atmıştı. Kıkırdayarak “naber kaltak” dedim.

Üzerinde yeşil küçük bir etek ve üzerinde sadece bikini vardı. Buraya kendisi ve büyük erkek kardeşiyle beraber işletiyorlardı. Miamiye geldiğimden beri  tanıştığım tek gerçek arkadaşımdı. 

“ şu karşıdaki bombayı görüyormusun” dedi bana sol taraftaki kaslı iri zenciyi göstererek. Kafamı sallayarak tekrar miradaya dödüm. “ gece uzun olacak bebeğim” dedi bir yandanda poposu kaldırıp bir öne bir arkaya oynatıyordu. Gülümsede duramadım. 

“herkes senin kadar şanslı olmuyor tatlım ben bir tanesini zor buluyorum”

Elindeki tabakla yuvarlak bara doğru yürüdük. 

“hey mike bana mocha ver” diye seslendim. Miami müzikleriyle herkes havasını bulmuşa benziyordu. 

“al bakalım tatlım” 

Mike’ın yaptığı mokayı pipetle çekerken belimde bir ürperme hissettim. Ve gözlerimi kapattım.

“bu hissi biliyorum” dedim. Sıcaklığı daha da yakına geldiğinde kafamı geriye doğru atıp onun göğüsüne yasladım. 

kulağıma güzel sesiyle “bu hissi biliyorum”diye tekrar etti. Ellerini elime yerleştirirken kedimi ona bıraktım. Kafamı geriye biraz daha çekip bana daha çok yaslandı ve kendine doğru çekti. Nefesi boyumu gıdıklarken ağzım kendiliğinden açılmıştı. Küçük bir öpücükle sakallarını boynuma sürttü.

“alex” dedim gülümseyerek. 

“özledim” dedi boynuma doğru nefesini bırakarak. 

“kokunu nerde olsa tanırım” diye ekledi. Gözlerimi açıp etrafa baktım. Yüzünü boynuma gömmüş kokumu içine çekerken karşıdan mavi gözleri ve delici bakışlarıyla jason’ın bize doğru yürüdüğünü görebiliyordum. Ona elimi uzatırken alex kafasını kaldırırarak jasona baktı. Sağdaki ona doğru oynayan kıza hiç bakmadan eliyle itip uzattığım eli tuttu.

Ve hiç birşey söylemeden beni sertçe öpmeye başladı.alex tekrar kafasını boynuma gömüp diliyle boğazımı okşadı. 

Ağzımdan çıkan iniltiye egel olamamıştım. İkisinede geri dönülmeyecek bir şekilde aşıktım ve bu delilikti.

İKİ ADAM BİR KADINWhere stories live. Discover now