Part 3

80.1K 494 8
                                    

NEW MEXİCO 2012

Yorucu bir günün ardından yine her zamanki gibi fazla mesai yapmış harap ve bitap düşmüş üzerine birde lanet olası müdürden azar yemiştim. O zamanlarda hayat benim için sadece para kazanmaya odaklıydı. Bir yandan okuyor diğer yandan yaşayabilmek için bir şirkette asistan olarak çalışıyordum. Benim için fazla seçenek yoktu. Bilirsiniz zengin bir aileden gelmediğiniz sürece ya silik bir tip olursunuz yada bir orospu. Kendi başına çabalasanız bile gücünüz en fazla tam zamanlı kendine yetebilecek kadar bir maaşla sıradan bir hayat yaşamaya yeter.

O günlerden birinde alt geçitten metroya geçmek için yürüyordum. Saat gece yarısını geçiyordu. Bu saatlerde hızlı hareket ederdim çünkü mexicoda fazlasıyla bela vardı ve kendimi koruyacak kadar karete bilgim yoktu. Issız ve soğuk olan alan fazlasıyla karanlıktı. Işığın biri patlamış kendini bile aydınlatmıyor, bir kararıp bir ışıltıyordu etrafı. Metronun gelmesine 13 dakika vardı ve huzursuzlanmaya başlamıştım. Etrafta kimse olmaması genelde beni tedirgin ederdi. Gözüm devamlı saate gidip gelirken yan taraftan ufak bir çıtırtı sesi duydum. Kalbim bir anda göğüsümden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı. Dönüp bakmaya bile cesaretim yoktu birkaç kere burada laf yemiştim ama hiç metronun altında yalnız olmamıştım genelde birileri mutlaka olurdu. Yavaş yavaş ileri metro yoluna yürüdüm ve sağa baktım. Karanlık gözümde büyüdü. Arkamdan gelen ayak sesiyle bir anda refleks olarak kollarımı kendime dolayıp hızla arkamı döndüm. Siyah kapşonlu sweet giymiş bir adam tam arkamda duruyordu. Aramızda nerdeyse 3 metre vardı ve korktuğumun her halimden belli olması canımı sıkıyordu. Adam kafasını hiç kaldırmadan öylece olduğu yerde duruyordu. Kanımı donduran bir havası vardı ve yavaşça yan tarafa doğru ilerlemem gerektiğini iliklerimde hissediyordum. Metronun öbür tarafına yürüdüm ve belli etmesemde adımlarımı hızlı atmıştım ki bu onunda dikkatini çekti. İçimden rahatla dedim ve tekrar saate baktım. 7dakika..

Adam, benim olduğum tarafa yavaşça ilerlemeye başladığında artık korkum daha da arttı. Hızlıca merdivenlere doğru yöneldim. Ne olursa olsun burda tecavüze uğramak istemiyordum. Tanrım belkide bir seri katildi. Tecavüz onun yanında iyi bir seçenek gibi geldi. Merdivenlere yönelmemle oda adımlarını hızlandırdı. Artık koşmaya başlamıştım ama tahminimden daha hızlı çıktı ve merdivenin 2. Basamağında beni saçımdan tutarak geri çekti. Karanlık ve sessizlikte çığlığım inanılmaz yankılanmıştı.

Yere düştüğümde gözlerimi sımsıkı kapattım.beynime bir acı saplandığında kafamı yere vurduğumu anlamıştım.Bir an Kalbimin bu kadar korkuya ve acıya dayanamayıp duracağını düşündüm. Adam üzerime kapanırken çığlığım bir anda içimde patladı. Ağzımı sımsıkı tutmuş nefes dahi almamı engellemişti. Ayaklarımla tepinirken gözlerimden yaşlar akıyordu. Oracıkta ölmüştüm benim için hayat bu kadardı demekki. Onca yıl boşa geçmiş bir hayat…

Dakikalar saniyeler içinde herşey bulanıklaşmaya başlamıştı ki Bir anda adamın ağırlığı üzerimden kalktı. Gözlerimi açmaya korkuyordum sadece duyduğum kendi hıçkırarak ağlama sesimdi. Sağ duyum kesinlikle beni uyarıyordu gözlerimi açmam için baskı yapıyordu tüm vucuduma.

“seni bulamayacağımızı mı sandın”

Uzun saçlı olan tuhaf bir şekilde gülümsedi. Bana saldıran adam ayaklarının dibindeydi.

“sana her ne olursa olsun seni bulup o lanet hayatına son vereceğimi sölememişmiydim” dedi benim arkamdan gelen kısa saçlı iri yapılı olan.

Adamın kapşonunu açtıklarında iğrenç yüzünün yaralarla dolu olduğunu gördüm. zeminde bıraktığı yerde yatıyordum kılım bile kıpırdamıyordu.. sanırım şok geçiriyordum.

“sadece ölmeden önce son kez aletimi köklemek istemiştim” dedi ellerini kaldırıp iğrenç dişleriyle bana doğru gülümseyerek.

Tecavüzcü pisiğin sözleri beynimde yankılanırken gözlerim tekrar yaşlandı. Ayaktaki iki adam bir anda benim orada olduğumu hatırlayıp kafalarını benim olduğum yere çevirdiler. İçimdeki ses buradan kaçmam gerektiğini söylüyordu ama bedenime hakim olamıyordum. Ayaklarım dediklerime itaat etmiyor kollarım sanki bütünleşmişçesine zemine yapışmıştı.

Kısa saçlı olan kafasını tekrar adama çevirip boğazından tuttu ve benim olduğum yere doğru sürükledi.

Uzun saçlı olan gözlerini benim üzerimden ayırmadı. sadece gözlerime bakıyordu. İlginç bir şekilde onlardan korkmuyordum. Sonuçta beni kurtarmışlardı. Ama o an ne kadar mantıklı düşünüyorum onuda bilemiyordum.

Adamı tam önümde dizlerinin üzerine çöktüren kısa saçlı olanı kaşlarını çatarak benim yüzüme baktı.

“onun ölümünü görmek istermisin?”

Tecavüzcü adam yüzüme sırıtırken uzun saçlı olan itiraz etti.

“ne yapıyorsun jason!!”

Jason ona aldırmadan bana bakmaya devam etti.

“cevap ver onun öldüğünü görmek istermisin!!”

Korku yine tüm bedenimi kaplamıştı. Konuşamıyordum ağzımdan tek kelime bile çıkmıyordu ama tecavüzcü sapık gözlerime bakıp utanmadan sırıtıyordu.

“saçmalama jason!! Hadi kızı çıkarda işimize bakalım”

“onunda görmesini istiyorum”

Bakışlarım ikisi arasında gelip giderken ölmek üzereyken bile bakışlarını sapıkça üzerimde dolaştıran iğrenç herife yumruk atmak istedim. Ama kollarım buna izin vermedi.

“kızı bu işe bulaştırma.. ya polise giderse bunu hiç düşündünmü?”

“kes şunu alex tüm kameraları hallettim. Tecavüzcüsünün öldürdüğümüz için bize minettar olur heralde” kafasını bana çevirdi ve tek kaşını cevap beklercesine kaldırdı.

Uzun saçlı alex olduğunu anladığım diğer çocuk hala gözlerimin içine bakıyordu. Beni burdan götürmek istiyordu bu adamı öldüreceklerdi ve benim orada olmamı istemiyordu. Onun gözlerinde gördüğüm birkaç kelime vardı…Koruma… şefkat…

Ama diğeri.. jason onda daha başka bir şey vardı. Nefret… intikam.. anlam veremediğim birkaç duygu yoğunluğu..

Benden cevap beklemeden belinden silahı çıkarıp gözlerimin içine bakarak tecavüzcünün kafasına sıktı. Duyduğum tek şey susturuculu silahın çıkardığı ufak bir gürültüydü. Adamın sapık bakışları kalçama odaklandığı sırada kafasına bir kurşun gelmişti ve az önce ki bakışları bomboş olmuş ve yavaş hareketlerle zemine düşmüştü.

Gözlerim irice açılmış çenem kitlenmişti. Olaylar ağır çekimde gerçekleşiyordu. Kafam bu kadar stres ve korkuya daha fazla katlanamamıştı. Her yer karardı. Ve karanlık beni içine, onların kollarına çekti.

İKİ ADAM BİR KADINWhere stories live. Discover now