13.Bölüm-Hastane

225 29 0
                                    

Gözlerimi belli belirsiz aralamaya çalıştım,kirpikleri açılmak istemiyordu sanki.Kendimi feci yorgun hissediyordum.Bir şey ötüyordu,gözlerimi araladım.Elimin üzerindeki sıcaklık kayboldu.Beyaz bir tavana bakıyodum ve içerisi dezenfekte kokuyordu.Birisi heyecanla konuştum.

''Tanrım!Sonunda'' Ses babama ayitti,görüş alanıma girdi ama yüzünü bulanık görüyordum.Sonrasında gözlerim kapandı...

Yine aynı mezarlıktaydım.Karşımda yine o mezar taşına bakıyordum.Yanağımdaki ıslaklığı hissettim,kim için alıyordum ? Mezar taşına iyice eğildim yazan yazı hakkında hiç bir fikrim yoktu.Parmaklarımı yazıya sürdüm,buz gibi mermere dokunmak bende şok etkisi yarattı...

Birden açılıverdi gözlerim.Nefes nefeseydim.

''Hey!Alcyone,geçti, geçti rahatla sadece rüya.'' Andrew başımı yavaşça okşadı ve uzattığı suyu içtim.

''Nasılsın ?'' Boğazımdan su akana kadar kuruduğunu bile fark etmemiştim.Kana kana içtim suyu.

''Neyse,en iyisi dinlen biraz daha.''Ona başımı salladım .Dileğim rüyasız rahat bir uykuydu.

                                                                    ****

Tavan seyrim içeri giren doktor ve hemşire ile son buldu.

''İyi dinlendinmi bakalım tatlım.'' Kadın sevecen bir gülüşle yaklaştı.Hemşire serumu kontrol ederken kulağıma eğildi.

''Sana bir çiçek geldi.''

''Ah,kimden ? ''

''Birazdan getirince görürsün.'' Hemşire odadan çıkarken doktor Olivia konuşmaya başladı.

''Sen sormadan ben söyliyeyim,zehirlenmişsin mideni yıkadık şanslısın ki zehir kanına karışmadığını fark ettik dolayısıyla sabaha taburcu olabilirsin.İyi istirahatler'' .Bana söz hakkı tannımadan çıkıp gitti ama en azına sorularımın çoğunu bir cümlede yanıtlamıştı.Doktorun ardından hemşire elinde beyaz orkidelerle geldi.Tanrım kesin babamdandı ,en sevdiğim çiçek.

''Eh,şimdiki gençliğe imreniyorum açıkçası,çiçekler, çikolatlar sevgililerine ne çok değer veriyorlar.Bizim zamanımızda ayda bir kere sinemaya gidersek halimize şükrediyorduk.'' Çiçek sepetini elime verdiğinde üzerinde kart aradım.Kadın sevgiliden bahsetmişti babamı kast etmiyordu umarım.Derken kartı buldum.

Yanında olamadığım için üzgünüm.Keşke olabilsem...

                                                  -James Cherub-


Artık karkta nasıl baktıysam,kadının baya hoşuna gitmişti.

''Ne o yoksa sevgilinden değil mi ? ''

''Sevgilimi ? Benim mi ? Benim sevgilim yok ki.''

''Anlaşılan sana değer veren biri demek ki,üstelik hangi çiçeği sevdiğini bilen biriyse.Benden söylemesi kaçırma onu.''

''Bir dakika bu çiçeği sevdiğimide nerden çıkardınız ? ''

''Genç adamın söylediğine göre senin kendin gibi  doğal güzelliği ile dikkat çekme de özel bir hünere sahip olan bir çiçekten hoşlanacağını söyledi.Bu yüzdende beyaz  orkide  almış,tekrar ediyorum o çoçuğu kaçırma onun gibilerinin nesli tükendi.''

Bu sözlerden sonra şok olma seviyem iki katına çıktı.İyide James benim en sevdiğim çiçeği nerden biliyordu ki,şok etkim babamın gelişiyle gitti.Kim bilir nasıl endilenmişti.

''Tanrım A.senin için o kadar çok endişelendim ki '' bana sesleniş şeklini tekrardan duymak beni iyi hissettirmişti.''

''İyiyim baba,sadece kesin bozuk bişeler yedim.Alt tarafı midem yıkandı bu kadar.''Babam sanki aslında bu kadar değilmiş der gibi bakıyordu.

''Taburcu olduktan sonra yanıma geliyorsun,seni çok özledim orada daha faz...

''Eminim ki sword&cross'tan daha fazla zaman geçirmeli değilmi A .'' Mrs.Julian'ın bu şekilde hitap ederek içeri girişiyle şaşırıp kalmıştım.

''Doktarlar ziyareti kısa tutmamız gerektiğini söylemişti,bırakalımda Alcyone dinlensin.''

Buda neyin nesiydi.İkisi çıkarken aslında gerçektende yorgun olduğumu fark ettim.Tam gözlerimi yummuştum ki..

''Hey,bebek bizleri görmeden uyuma! '' Mia bütün neşesiyle içeri daldı ve beraberinde Andrew,Ana ve JAMES! ah tanrım onunla sonra konuşucaktım.

''Selam millet.''

''Aslında Mia'ya dinlenmen gerketiğini söylesekte, durduramadık onu bende şuan fikrimi değiştirdiğim için mutluyum senin için endişelendim Alcyone.'' Andrew'ın sözlerine kızarırken ne ara bu kadar samimi oldukları sorusu kafama takıldı.Sonrada James'e bir bakış attım.Andrew'ın sözlerinden rahatsız olmuşa benziyordu.

''Ama şimdi iyisin değilmi.'' Ana endişeyle beni süzdü.

''Öyle hissediyorum.'' Bu cevap pek tatmin edici olamıştı sanırım.''Hadi ama Millet iyiyim ben.'' Mia gülümsedi ve sonra boynuma atladı.''Tamam,fikrimi değiştirdim.Ölüyorum şuan!''

James dışında hepsi çıkmıştı.Gözümün içine bakıyordu.Sonra gelip yatağa oturdu.Hiç beklemediğim bir şey yaptı.Elimi tuttu.

''Sana bir şey olmasından korktum.O kadar çok korktum ki Alcyone seni odanada yerde öyle görünce... kafayı yiycektim.'' Demek beni bulan oydu.Odama nasıl girdi acaba diye..

''Kapı aralıktı,seslendim ses gelmeyince içerim girdim.Seni öylece hareketsiz yatarken görünce ne yapacağımı bilemedim.Sonrada sesimi duyan Andrew yardıma geldi.'' Bir dakika Jesiica gittikten sonra kapının kapalı olduğuna emindim.Yoksa ben duştayken...Tanrım biri odama girmişti.

''James,birisi odama girmiş.''

''Ne!''

''Jessica ile şarap içtik sonra o gitti,bende duşa girdim tam çıkarkende bayıldım.''

''Jessica ile şarap mı içtiniz '' Ne vardı bunda sanki suç ilemiştik.Hem şuan önemli olan odama biri girip girmedimi onu tartışmalıydık.

''Evet,ne var bunda.''

''Şarap hala odandamı ? ''

''Evet,evet tabi odama giren onu almadıysa eğer.'' James elimi bırakıp bir hışımla odadan çıktı.Neler oluyor böyle bu çoçuğa...

Black & White #WATTYS2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin