Suratına öylesine bir ifade yerleşmişti ki, bana bakan herkese 'O benim karım, 5 çocuğumuz var, aşiretiz oğlum biz.' Diyecekmiş izlenimi veriyordu.

Umarım Yağmur'un bu yaklaşımıyla kendini kızların eniştesi olarak görmezdi..

Yağmur bana da öpücük atıp masadan uzaklaşırken Giray'la baş başa kalmanın verdiği gerginlik hissiyatı yerleşti üstüme.

Üstünde lacivert, salaş bir tişört vardı. Saçları rüzgarın vermiş olduğu hafif esintiyle sağa sola ufak kıvrımlarla savruluyordu fakat bariz bir uçuşma değildi bu. Belirgin yüz hatları yoktu, ama yanakları etli butlu olan bir çocukta değildi.

"Yağmur yüzünden çok muhabbet edemedik," diyerek ufak bir tebessüm yerleştirdi dudaklarına ve ardından hızla devam etti. "İtalya'ya neden gittin Hazal?"

Tükürüğüm boğazıma kaçarken, öksürüpte yalancı imajı çizmemek için zorla yutkundum.

"Eğitim için. Bunu herkes biliyor?"

Dudaklarını büktü, "Ben Hakan Abinin seni çok sıktığını ve senin de kaçtığını düşünüyorum."

Ağız dolusu bir kahkaha patlatıverdim.

Gerçekten neden birisiyle tanışıp, flört dönemi yaşayıp, sevgili olmadığımı tekrar anlamıştım.

Baştan bir ilişki temeli kurmak kesinlikle zahmetli bir işti.

Giray beni biraz tanıyor olsa abimin bana çektirdiğini, ama onun aksine benim acımayıp kök söktürdüğümü bilirdi. Ben dik başlı bir kızdım.

"Hayatıma sadece benim istediğim karışabilir," dedim tebessüm ederek. "Ne kadar kaldı üniversitenin bitmesine?" Dedi bu sefer merakla.

Konudan konuya atlıyordu, bana öyle gelmişti?

"Son senem," dedim.

Derin bir nefes aldı ve sade Türk kahvesinden bir yudum aldıktan sonra dudaklarına yaramaz bir gülümseme yerleştirdi.

"Tuzlusunu ne zaman yaparsın?"

Duyduğum cümlenin etkisiyle sarsıldım ve sanki bir rüyadan uyandım. Ben ne yapıyordum? Burada işim neydi?

Kaan'ı gerçekten unutmayı istiyor muydum?

KAAN'I ARTIK ÇIKAR AKLINDAN! ÇIKAARRR!!!

Hızla irkilerek kendime geldim ve vicdanım ile sesimin ittifakından çıkan bir takım sesleri görmezden gelerek ayağa kalktım.

"Ben gitsem iyi olacak,"

Ben ondan başkasını düşünemiyorum.

"Pek iyi hissetmiyorum."

Ona değil de kendime, kalbime ihanet ediyormuşum gibi hissediyorum.

"Sadece arkadaş olduğumuzu söylemiştim."

Umarım benim o'nu sevdiğim gibi, seni seven birileri çıkar karşına.

Giray'ın ne olduğunu anlamayan şaşkın bakışları eşliğinde hızlıca küçük çantamı aldım ve masadan kalktım.

Kaan'ı unutmaya çalıştığım süreçte elbet ki birileriyle denemeye çalışmıştım. Fakat hiçbirinde Kaan'la aynı şehirde oksijen solumuyorduk.

Ve bu benim istemsizce de olsa kalbimi acıtıyordu.

Tam çıkışa yaklaşmıştım ki, önce bileğimi bir el yakaladı.

Bileğimi geri çekemeyeceğim kadar beni afalattan şey ise, karşımda ki görüntüydü.

Olduğum yerde çivilendim.

Çünkü yapabileceğim tek şey buydu. Her zaman da bu olacaktı.

Ben olduğum yerde saymaya mahkûmdum.

Pembe Düşler Mahallesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin