17.Bölüm

14 0 0
                                    

Asel koltuğunda oturup çubuk kırakeri kemirirken kraker paketine yandan bir el dadandı. Asel anında paketi kendine çekti.

"Hey!"

"Acıktım ama..." dedi Kemal, dudağını büzerek.

Asel bir iki dakika düşündükten sonra paketini diğer eline alıp Kemal'in de yemesine izin verdi.

O sırada cam kenarında oturmuş Mayıs kulağına kulaklık takmış camdan dışarıyı izliyordu. Onun yanında Yiğit, Sinem ve onun yanında da Çağın oturuyordu. Sağ kulağındaki kulaklık çıkıp yanağında bir çift dudak hissedince yerinde zıpladı.

Sesini kısık tutmaya çalışarak"Ne yapıyorsun? "

" Sadece yanınımzdakilerin rahatsız olmasını sağlıyorum."

" Ha. Tamam. Eee... Şey... Müzik dinlemek ister misin? "

" Çok sevinirim."

Yiğit elinde olan kulaklığı kulağına takıp kafasını Mayıs'ın omuzuna yasladı. Bu daha hiçbir şeydi. Asıl plan gezide başlıyordu.
***
" Ne izliyorsun? "

" Daha kaç defa sorucaksın? "

" Bilmem. Cevap verene kadar. "

" O zaman sen sormaya devam et. Ne de olsa duyma yetimi gereksiz varlıklara kapatabiliyorum."

Durdurduğu filmi devam ettirirken mesaj kutusuna yeni bir mesaj geldi.

Can:Ne diyor o genetiği bozuk?

Nilay:Hala filmi soruyor.

Can:Pişmiş kelle gibi niye sırıtıyosa...

Nilay: Boşversene onu. Sen bana bir şey diyecektin. Burada söyle istersen.

Can:Burada olmaz. Yüz yüze daha iyi.

Nilay kıkırdadı. Can ile tanışalı uzun zaman olmamıştı ama her gün onu görmek için can atıyordu.

Meyra ise yastıklarına sarılmış, Kerem ile konuşuyordu.

"Bence rüya görmek ile hayal kurmak çok faeklı şeyler Kerem. Nasıl bir tutabilirsin onları?"

"Ama çok benzediklerini kabul et."

"Allah aşkına söyler misin neresi benziyor?".

"İkisinde de ileride olabilecek şeyleri görmüyor muyuz?"

"O kadar yanılıyorsun ki... Rüyalarda gerçek olmayacak şeyleri görebilirsin. Ve onu hissedersin. Ama hayal kurarken gerçeklik dışına çok çıkamıyorsun. Çünkü bilinçli olarak yapıyorsun ve gerçek olmayacağını bildiğin için içinde hissedemiyorsun."

"Sanırım bu bilgece konuşman dolayısıyla ayakta alkışlıyor konu üzerine tartışmayı bırakıyorum."

"Ama ne güzel konuşuyorduk. Ne oldu şimdi?"

"Yahu bütün laflarımı ağzıma tıktın resmen. Ne diyeyim daha."

"Peki, tamam o zaman. Ben uyuyacağım. Rahatsız etme."
****
"Ya Kemal paketi versene ya."

"Ama sonundaki tuzu yemezsem olmaz!"

"Ben yiyeceğim."

"Ben yiyeyim."

"Dayak mı? Hem de benim elimden mi? Tamam memmuniyetle."

Asel Kemal'e yumruk atmaya başladığında Kemal başta neye uğradığını şaşırsada sırf inadına paketi ağzına dikti. Asel'in yumruklarından da kurtulmaya çalıştığı için bütün toz boğazına kaçtı.

Asel hiç dokunmadığı suyunu açıp Kemal'e verdi. Bir yandan da sırtına vuruyordu.

"Yavaş ye, boğuluyodun salak!"

"Dedi daha deminden beri bana yumruk atan kız."

"Onun imtikamını senden daha sonra alacağım."

"Yav he he."
*****
"Bana bak Akın, eğer bir daha filmi bölücek olursan seni şuaraya yatırır evire çevire döverim."

"Sen mi? Tamam belki Sinem'in anlattığı zamanlarda olsa neyse de yani."

"Sinem ne anlattı ki size?"

"Aldatılma hikayenden başlayıp arkadaşların tarafından bile nasıl kullanıldığını anlattı. Tabii o zamanlar fazladan seksen kilon vardı ama işte..."

"Siz.Oturup.Benim.Geçmişim.Hakkında.Konuşma. Hakkını. Nereden buluyorsunuz?" dedi dolan gözlerinin aksine sinirle. Yüzü hem sinirden hem de hatırlamak istemediği geçmişinden utanması yüzünden kıpkırmızıydı.

"Eskilerden konuşıyorduk."

"Bir de rahat rahat söylüyor."

"Neden söylemiyeyim ki? Sonuçta tam bir dram filmi hikayen var. Sen bunu senaryoya dönüştür sat. Tutar."

"Ne diyosun sen ya?! Sen kimsin ki benim hakkımda dalga geçiyorsun!"

Nilay ayağa kalkmıi avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Normalde olsa öğretmenler kızabilirdi ancak varacakları yere gelmişlerdi. Eşyalarını toplayıp otobüsten indiğinde arkasında ki birkaç seslenişe rağmen oradan ayrıldı Nilay. Biraz yalnız kalmak istiyordu.

BELANIN 4 HARFİWhere stories live. Discover now