1. Bölüm

28 1 1
                                    

Nilay, Asel ve Mayıs tuvaletin önünde zıplıyorlardı adeta. Meyra neredeyse yarım saattir dışarıdaki kuyruktan habersiz tuvalette uyukluyordu.
"Meyra! Çık artık tuvaletten! Altıma etmeme az kaldı ya!" dedi Asel.
"Meyra! Bana bak hemen çıkmazsan sana Daniel Radcliffe'in fotosuyla kendimi shoplayıp bastırdığım yastıkla dalarım! ÇIK ARTIK!" diye söylendi Nilay.
Mayıs içinden 'Madem tuvalete girmem için daha var. Bari yumurta kırayım.' diye düşündükten sonra mutfağa gitti.
" Sence ne yapıyo bu tuvalette? " diye sordu Asel'e, Nilay.
" Uyumuş olamaz değil mi?"
" Asel. Bu kesin uyudu!" Nilay bunu dedikten sonra kapıya daha çok vurmaya başladılar. Sonunda Meyra içeriden çıktığında Asel, Nilay'dan önce davranıp kapıyı kapattı. Nilay sitemle kapıya tekrar vurduktan sonra beklemeye devam etti. Neyse ki Meyra'dan sonra sıra hızlı ilerlemişti. İşleri bitince Mayıs'a haber vermek için mutfağa yöneldiler. Gördüklerine şaşırdılar. Mayıs, gözlerini yumurtaya dikmiş bakıyordu! Nilay yumurtayı eline alarak konuşmaya başladı. Bir yandan da kahvaltıyı hazırlamaya koyulmuştu.
"Yumurtayı gözlerinden çıkan X-Ray ışınlarıyla mı pişirmeye çalışıyorsun canım arkadaşım? Ama bak uyarayım seni. İlk önce kırman lazım onu." dedi kahkahalar içerisinde.
"Yoksa çıkma teklifi mi edeceksin yumurtya. Çok bakıştınızda. Var mı aşk kırıntısı?" Asel kahkaha atarken mutfağa asıl gelme sebeplerini açıkladı.
"Mayıs. Meyra çıktı. Biz girdik sen de gir." dedi.
Mayıs koşarak tuvalete girdi. Mutfaktakiler hâlâ kahkaha atıyordu.

Herkes masaya oturmuş karnını doyuruyordu. Bugün pazar olduğundan dördününde dersi yoktu.
"Bugün ki planınız ne?" diye sordu Asel.
"Terlik, yatak, Harry Potter Zümrüdüanka Yoldaşlığı filmi ve ben." diyerek göğsünü kabarttı Nilay.
"O filmi kaçıncı izleyişin Nilay?"
"Sanırım bugün ile 27. olacak."
"Oha! Az yavaş. Bunlar benim bugüne kadar sevmediğim yemek sayısının 10 katının 27 fazlası anca ediyor."
"Abartma Asel." Nilay biraz düşündükten sonra tekrar Asel'e baktı.
"Sen bugüne kadar yediğin yemeklerin hepsini mi beğendin lan!" diye bağırdı.
"Bağırmayın ya." diye uyku mahmurluğuyla konuştu Meyra.. Kızlar artık alışmıştı onun bu huyuna.
Mayıs masadan kalkığında hızla ona döndüler.
"Yav sakin. Dudu'ya yem vermeye gidiyorum." dedi ve odasına gitti. Asel ile aynı odada kalıyordu Mayıs. Odalarına koyu renk hakimdi. Masaları ve dolapları koyu bir ahşaptan dış. Mayıs komidinin üzerinde duran fanusun içindeki Dudu'ya gülümsedi. Çekmeceden yemi çıkarıp  kapağına bir tane döktükten sonra kapağın içindekileri fanusa attı. Kaktüsüne de gerekenleri yapıp gerçek kimliğini gösterdiği dostlarının yanına gitti. Asel ve Meyra masada oturup sohbet ederken Nilay bulaşıkları yıkıyordu. Her pazar sabahıydı bu görüntü.
"Hadi bugün birlikte sinemaya gidelim!"diye ortaya fikrini attı Nilay. Bir yandan da ellerini kuruluyordu.
"Bana uyar. Sıkıldım zaten."diyerek onu onayladı Asel.
"Kitap alabileceğiniz bir yerlere de gidelim ama!" diye şartını belirtti Mayıs.
"Filmde uyursam uyandırmak yok. Kabul ise gelirim." diyerek Meyra da şartını belli etti.
"Yemek ve tatlı da yiyeceğiz. Sinemada da patlamış mısır olacak." diyerek Asel de bu şart olayından geri kalmadı.
"Hepsi kabul. Ama benimde bir şartım var. Benim istediğim filme gideceğiz."
"KABUL!" diyen üçlüden çok ses çıktığı için Nilay kulaklarını tıkadı.

  Hepsi yan yana koltuklarda oturmuş farklı şeylerle uğraşıyordu. Nilay filme odaklanmış gözünü kırpmadan izliyordu. Asel bu durumdan faydalanıp elindeki bitmiş patlamış mısır paketiyle Nilay'ın hiç dokunulmamış paketini değiştirdi. Meyra daha filmin ilk saniyesinde uyumuştu zaten. Mayıs ise telefonunda sosyal medyada dolanıyordu. Film bittiğinde Meyra'yı uyandırıp alışveriş merkezinin içinde, sinema salonunun hemen yanında ki D&R'a girdiler. Herkes farklı kısımlara ilerlemişti. Asel yemek tariflerinin olduğu Tara gidip kitapların içinden yemek seçiyordu. Aklında 'Acaba Nilay'ın hangisini yaptırsam?' diye düşünüyordu. Mayıs türk/dünya romanlarının olduğu kısımda kitapları inceliyordu. Meyra ajandaları  karıştırıp sevebileceği bir şey arıyordu. Daha çok sert kapaklı olanları ilgisini çekiyordu. Nilay ise film ve müziklerin olduğu kısımdan kaç zamandır istediği filmleri v albümleri aldıktan sonra filmleri uyarlanan kitapları inceledi. Oradan da birkaç şey aldıktan sonra dergilerin olduğu kısma ilerledi. Mağazadan çıktıklarında hepsinin eli doluydu. Mayıs'ın yüzünün hafifte olsa kırmızı olduğunu fark ettiklerinde yemek sırasına girmişlerdi.
"Vay canına. Kaktüs güzelim izin yüzündeki o utanma kızıllığı da ne?" dedi Meyra.
"Yok ya... İçerisi sıcaktı. O yüzdendir o." diyen Mayıs'a tek kaşlarını kaldırarak baktılar.
"Klimanın daima açık olduğu bir yerde. İyiymiş." diye imalıca konuştu Asel. Ancak sıra onlara verdiği için  dikkatler kasaya döndü. Tepsilerini alıp boş bir masaya ilerlediler. Asel daha oturmadan patatesin yarısını midesine indirmişti. Kendi patatesleri bitince diğerlerininkilerine dadandı. Kızlar daha az önce mısır yedikleri için çok aç değillerdi. Birazını kendi tepsilerine koyduktan sonra Adem'in tepsisine koydular paketleri. Asel'in gözleri parladı. Yemekleri bitince yediklerini eritmek için sahilde yürüyüş yapmaya başladılar.

  "Sonunda! Evimdeyim!" diyerek koltuğa adeta zıpladı Meyra. Hâlâ çok uykusu vardı. Asel mutfağa gidip buzdolabında ki kahvaltılıklardan bir sandviç yaptı. Nilay bugün ki dizisini açmış diğer koltuğa yayılmıştı. Meyra çoktan uyumuştu. Mayıs ise aldıklarını odasına yerleştirip sosyal medyada açtığı fake hesabı yokluyordu. Bir anda telefonundan çıkan bildirim sesiyle gözleri sağ üst köşedeki dm kısmına kaydı. Neredeyse on yıldır dostları , kardeşleri hariç kimse tarafından yokluğu bile fark edilmeyen kıza mesaj gelmişti. O kadar şaşkındır ki içeriden gelen "LAN NE DEMEK AYLİN'İN BEBEĞİ OLMAYACAK!?" Nilay'ın bağıran sesiyle bile kendine gelememişti.

{≠BÖLÜM SONU≠}

BELANIN 4 HARFİWhere stories live. Discover now