chapter, 6

371 62 2
                                    

*hayatını 'dispute,' eşliğinde yitirmek; Yann Tiersen'in ısmarlamış olduğu, "tout est calme/her şey sakin."

Bugün erken saatlerde sahilde indim; balıkçı tekneleri hâlâ yerli yerindeydi, adalı halk körfezde koşuşturuyordu; teknelerini balık tutmak için hazırlayanlar, uçsuz bucaksız okyanusu izlerken usul usul tütününü tüttüren yaşı geçmiş amcalar.

Denize ve insanlara uzak bir köşede, yere/serin kumların üzerine çökmüş, denize açılacak ilk balıkçı teknesinin hangisi olacağını öğrenmek için sakin sabahı dingince izliyordum. Arada sırda önümden geçen yerli halk sakinleri ses etmeden bana hafif bir baş selamı veriyor, üzerime gölgelerini bırakıyor; ardından ise yine işlerine dönüyordu. Soru sormuyorlardı, bunca yıl nerede olduğum ve ne yaptığım onları ilgilendirmiyordu, onlar için hiçbir şey değişmemişti.

Ben onlar için hâlâ on altı yaşlarında tepede her şeyini yitirmiş olan küçük bir oğlandım.

Bunca yıl en fazla ne yapmış olabilirdim ki? Her şeyimi daha o yaşlardayken yitirmiştim.

Denizin sessizliği körfezdeki ılık sessizliği bastırmışken on iki yaşlarında bir oğlan yanıma yanaştı, çekik gözlerinden bir tanesinin rengi gri, ötekisi ise koyu kahveydi. Çekingen bir ifadesi yoktu, sanki yıllardır bu günü beklemişti.

Koyu teni üzerinde/derisi soyulmuş çıplak kollarına yapışmış olan kumları nasırlı elleriyle sirkeledi, sanki bütün bir geceyi sahilde; kumların altında geçirmiş gibi bir hâli vardı.

Güneş kıyıya vurana dek sessiz kaldı, balıkçı tekneleri tek tek denize inerken o denizi kısık gözleriyle izliyordu. Fısıldadı;

"Sen şu boğulan çocuk musun?"

Cevap vermek yerine kendime doğru çekmiş olduğum çıplak bacaklarıma cılız kollarımla daha sıkı sarıldım.

Benim ona cevap vermediğim birkaç dakika içerisinde yanıma çökmüş, tıpkı benim gibi o da cılız bacaklarını kendisine çekmişti.

'Artık on altı yaşında değilim.' dedim kısık ve ağlamaklı bir sesle, yüzüme bakmadı.

Kızıl boyası sökülmüş eski bir teknenin üzerinde, "maske," yazıyordu. O tekne ben kendimi bildim bileli kayalıkların oradaydı; sahibi kimdi, kimin nesiydi kimse bilmiyordum. Jeon Jeong-guk'un en sevdiği tekne oydu, kimseye ait olmadığından ötürü onu ben de severdim.

Çocuk çok geçmeden ayağa kalktı ve bana sessiz bir baş selamı vererek gemilerden bir tanesine doğru ilerledi.

Yann Tiersen'in bizlere armağan ettiği, "sakin bir gün'ü" günü on altı yaşında bir çocuk olarak, ağlayarak bitiriyorum.

son,

"Au revoir değil, hoşçakal

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Au revoir değil, hoşçakal."-tae.

submarine, taekook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin